Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
10201 yağ bağlamak1) üzerine yağ birikmek 2) semirmek.
10202 yağ bal olsun“yenen, içilen şeyler helal ve afiyet olsun” anlamında kullanılan bir söz.
10203 yağ basmak1) büyük bir kaba yağ yerleştirmek 2) mec. çok yağlanmak, semirmek.
10204 yağ çekmek (yapmak) argo gereksiz biçimde övmek, dalkavukluk etmek.
10205 yağ gibi kaymakkızak, taşıt vb. sarsılmadan hızla gitmek.
10206 yağ yakmak1) tavada yağı çok ısıtmak 2) mec. dalkavukluk etmek.
10207 yağ yedirmekyağı bir şeyin içine azar azar ekleyerek belli olmaz duruma getirmek.
10208 yağa bala batırmakbol bol yedirip içirmek, çok iyi ağırlamak.
10209 yağıp gürlemekbirine çok sinirlenmek. Örn: “Ne diyor, arkamdan yağıp gürlüyor mu?” -O. Kemal.
10210 yağlayıp ballandırmakçok överek anlatmak.
10211 yağlı ballı olmakaraları çok iyi olmak, içli dışlı olmak.
10212 yağlı kapıya konmakrahat, sıkıntısız bir yere girmek, geçimini başkasının üstüne yıkmak. Örn: “Kondu, namussuz, yağlı kapıya, diye, hasedini belli ediyordu.” -H. Taner.
10213 yağma gitmekbir şey çok alıcı bulmak, çok satılmak.
10214 yağma Hasan’ın böreği“hakkı olan veya olmayan herkesin yararlandığı kaynak” anlamında kullanılan bir söz.
10215 yağma yok tkz. “öyle şey olmaz, buna razı olunmaz” anlamında kullanılan bir söz. Örn: “Olur mu hiç? Bırakır mıyız sizi biz, yağma yok kuzum, yağma yok!” -H. R. Gürpınar.
10216 yağmasa da gürlemekelinden bir şey gelmese de sözle destek vermek.
10217 yağmur boşanmakbirdenbire çok yağmur yağmak.
10218 yağmur olsa kimsenin tarlasına düşmez (yağmaz)elinden geldiği hâlde kimseye iyilik etmeyenler için kullanılan bir söz.
10219 yağmur yağarken küpünü doldurmakfırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.
10220 yağmur yemekyağmurda iyice ıslanmak, sırılsıklam olmak. Örn: “Ben önde, Nezir arkada, çamurlu yoldan, yağmur yiye yiye elimdeki pilli fenerin ışığında yürüyoruz.” -R. H. Karay.
10221 yağmurdan kaçarken doluya tutulmakgüç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak.
10222 yaka bir tarafta, paça bir taraftakılığı kıyafeti dağınık bir durumda.
10223 yaka ısırmakşaşırarak “Allah esirgesin” demek.
10224 yaka paça etmek (götürmek)hiçbir itiraz dinlemeden ve zorla, apar topar götürmek.
10225 yakadan atmaksavıp kurtulmak.
10226 yakadan geçirmek esk. evlatlığa kabul etmek.
10227 yakası açılmadıksöylenmesinden kaçınılan (söz, sövgü veya açık saçık nükte). Örn: “Bir yandan yakası açılmadık küfürler, bir yandan dedikodu ve türküler.” -B. R. Eyuboğlu.
10228 yakasına çökmekzorlamak, baskı yapmak. Örn: “Bereket versin hekimler sıkı bastılar, yengem de yakana çöktü de seni biraz hizaya getirdiler.” -M. Ş. Esendal.
10229 yakasını kaptırmakbir şeyin, bir kimsenin etkisinden kendisini kurtaramamak. Örn: “Ooo ... dedi, konukların en yaşlısı, sen yakanı iyice kaptırmış gibisin.” -N. Araz.
10230 yakayı (yakasını) kurtarmak (sıyırmak)bir işten kurtulmak. Örn: “Pek sıkboğaz ederlerse bakalım bir sırasını düşürebilirsek yolunda bir yalanla yakamızı kurtarırız.” -R. N. Güntekin.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir