Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
10381 yaza çıkmakyaz mevsimine ulaşmak.
10382 yazboz tahtasına çevrilmek (döndürmek)bir konuda art arda birbirini tutmayan kararlar alınmak. Örn: “Millete mal olmuş şehitlerin, büyük hizmet sahiplerinin saygınlığı ulu orta yazboz tahtasına çevrilemez.” -H. Taner.
10383 yazı getirmekyazlık giysiler giymek.
10384 yazı tura atmakbir oyunda ilk başlayacak olanı tespit etmek amacıyla veya girişilen bir iddiada kazananı belirlemek için metal parayı havaya döndürerek atmak ve yere düştüğünde hangi yüzün üste geldiğine bakarak karar vermek.
10385 yazıklar olsunüzüntü ve kınamanın çokluğunu anlatan bir söz. Örn: “Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere ey gamlı ülke!..” -Y. K. Karaosmanoğlu.
10386 yazının cahili olmakokuma yazması olmamak, bilgisiz olmak.
10387 yazıya dökmekherhangi bir konuyu yazı ile anlatmak.
10388 yazıya geçirmekyazmak, yazılı duruma getirmek. Örn: “Dün anlattıklarımı yazıya geçirirken bir yığın yazım yanlışı yapmışlar.” -İ. Aral.
10389 yazıya gelmemekyazı ile anlatılamamak.
10390 yazıyı çıkarmak (sökmek)okuyabilmek. Örn: “Benim yerinden dahi kımıldatmaya gücümün yetmediği Afrika seyahatnamesini yere indirtir, kendim de yere uzanır, gözlerim ağrıyıncaya kadar yazıları sökmeye çalışırdım.” -H. Taner.
10391 yazlığa çıkmakyazı geçirecek bir yere gitmek. Örn: “Bu sene yazlığa çıkmışlar, Boyacıköyü'ndeki yeni yalıya taşınmışlar.” -S. M. Alus.
10392 ye kürküm ye!gösterilen saygının kişiliğe değil, giyim kuşam düzgünlüğüne olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz.
10393 yedeğe almak (takmak)1) bağlayarak ardından çekip götürmek. Örn: “Sonra otomobili yedeğe takıp götürdüler.” -R. H. Karay. 2) destek verip yanında yürümek, yürümesine ve hareketine yardımcı olmak. Örn: “Bunlardan yürümeye mecali olmayan bazılarını erkekler iki taraflarından
10394 yedek (yedekte) çekmekakıntılı suda kayığı karadan iple çekmek.
10395 yedi düvelle barışıkherkesle iyi geçinen kimse.
10396 yedi kat yerin dibine geçmek1) çok güçlü olarak yere çakılmak 2) fazlasıyla utanmak, mahcup olmak.
10397 yedi kubbeli hamam kurmakbüyük hayaller peşinde koşmak.
10398 yediği naneye bak!“yaptığı yersiz, uygunsuz işe bakın” anlamında kullanılan bir söz. Örn: “Yediği naneye bak! Hanımın kocası uyanmasın diye gelip beni uyandırıyor.” -M. Ş. Esendal.
10399 yediği önünde, yemediği ardındabolluk, refah içinde yaşayanlar için kullanılan bir söz.
10400 yedikleri içtikleri ayrı gitmemekher zaman bir arada olmak ve sıkı ilişki içinde bulunmak.
10401 yedirip içirmekbeslemek.
10402 yeğ tutmakyeğlemek.
10403 yeis duymaküzüntü çekmek, kahrolmak. Örn: “Bu kelimeyi işitince derin bir yeis, anlatılmaz bir elem duyarım.” -Ö. Seyfettin.
10404 yeise bürünmekumutsuz, üzüntülü olmak. Örn: “Omuzları bir ihtiyar gibi çökmüş, sesi yeise bürünmüş, kendi kendine söyleniyordu.” -H. E. Adıvar.
10405 yeise kapılmakçok üzülmek. Örn: “Şimdi bu ümidin boşa çıktığını anlayınca birden yeise kapıldı.” -R. H. Karay.
10406 yekûn çekmekkonuşmaya son vermek.
10407 yekvücut olmakbirleşmek, tek bir yürek olmak.
10408 yel gibiçok hızlı bir biçimde, çabucak, hızla.
10409 yel vermekrüzgârı veya havayı herhangi bir şeyin üzerine yöneltmek.
10410 yel yeperek yelken kürekaceleyle, telaşla. Örn: “Kızım çıldırdın mı? Böyle yel yeperek yelken kürek, sağını solunu görmeden nereye gidiyorsun?” -H. R. Gürpınar.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir