Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
10711 yüreğine kurt düşmekşüphelenmek, içine kurt düşmek. Örn: “Reyhan'ın yüreğine küçük bir kurt düşmüştü.” -M. Yesari.
10712 yüreğine od (ateş) düşmekfelakete uğramak, çok üzülmek. Örn: “Adam odur ki komşusunun ineği dişi doğurdu der, yüreğine od düşer.” -M. Ş. Esendal.
10713 yüreğine saplanmakaşırı derecede acı duymak, içine oturmak.
10714 yüreğine sinmekiçine sinmek.
10715 yüreğine su serpmekbir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak. Örn: “Bizim nesil sözü, Selma Hanım'ın yüreğine biraz su serpti.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
10716 yüreğini açmakkalbini açmak, derdini dökmek, içini dökmek, senli benli konuşmak ve davranmak. Örn: “Sanki bana herkese yaptığından fazla yüreğini açardı.” -R. H. Karay.
10717 yüreğini ateş almakaşırı üzülmek, fazla üzüntüden içi yanmak. Örn: “Gülbahar'ın yüreğini ateş almış yanıyordu.” -Y. Kemal.
10718 yüreğini boşaltmak (dökmek)derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek.
10719 yüreğini dağlamakacıyla ve özlemle içi yanmak, acıyla kıvranmak.
10720 yüreğini hoplatmak (oynatmak veya kaldırmak)heyecanlandırmak.
10721 yüreğini kaplamakendişe ve üzüntü duymak. Örn: “Onu tanıyamamak sinsi bir korku gibi yüreğini kapladı.” -O. Aysu.
10722 yüreğini kemirmekiçini kemirmek, tedirgin olmak. Örn: “Güzelliğine pek güvenen Zişan'ın yanında bu kadar zavallı kalışı yüreğini kemirip duruyor.” -H. R. Gürpınar.
10723 yüreğini pek tutmakkendini korkuya kaptırmamak.
10724 yüreğini serinletmeküzüntüsünü azaltmak.
10725 yüreğini tüketmekbir şey anlatmaya çalışarak yorulmak. Örn: “Aman, dedi. Yüreğimi tüketeceğime her işi kendim yaparım, daha iyi...” -Y. K. Karaosmanoğlu.
10726 yüreğinin yağı (yağları) erimek1) çok üzülmek 2) çok korkmak.
10727 yürek burkmakinsanın içini acıyla doldurmak, insana çok üzüntü vermek. Örn: “Yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı.” -T. Buğra.
10728 yürek paralamakçok üzmek. Örn: “Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi.” -H. R. Gürpınar.
10729 yürek soğutmaksevmediği birinin bir felakete uğramasına sevinmek. Örn: “Seyrimize çıktınız değil mi? Yürek soğutuyorsunuz değil mi? Allah sizi bizden besbeter etsin inşallah!” -O. Kemal.
10730 yürek vermekyüreklendirmek, cesaretlendirmek.
10731 yüreklilik göstermekkorkmamak, cesur davranmak.
10732 yüreksizlik göstermekkorkmak, ürküp kaçmak. Örn: “Tek üzüldüğüm, gecenin büyüsünü yitirmemek için masadan erken kalkmak yüreksizliğini göstermem.” -T. Uyar.
10733 yürekten çağırmakaşırı derecede arzu etmek, istemek. Örn: “Bu kadar yürekten çağırma beni / Bir gece ansızın gelebilirim” -Şarkı.
10734 yürü ense tıraşını göreyim (görelim) alay görüştüğü kimseye gitmesini söylemek veya görüşmeyi kısa kesmek için kullanılan bir söz.
10735 yürürlüğe girmekbir kanun, bir karar, bir iş uygulanır, yapılır duruma gelmek.
10736 yürürlüğe konmakbir kanun veya bir karar uygulama alanına konulmak. Örn: “Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ... antlaşmalar ... yayımlanma ile yürürlüğe konabilir.” -Anayasa.
10737 yürürlükte bulunmakbir kanun veya bir karar uygulama alanında olmak. Örn: “Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz...” -Anayasa.
10738 yürürlükte kalmakbir kanun veya karar geçerli olmaya devam etmek.
10739 yürürlükten kaldırmakuygulanmaz duruma getirmek. Örn: “Öte yandan, dünyadaki sorunların çokluğu da uykuyu yürürlükten kaldırmaya yetmez.” -S. Birsel.
10740 yürüyüş düzenlemekbir olayı protesto etmek veya bir konuya dikkat çekmek amacıyla toplu yürüyüş tertip etmek. Örn: “Toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkını kullanmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanununda gösterilir.” -Anayasa.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir