| 1081 | açtırma ağzımı | kötü bir söz söylememe fırsat verme anlamında kullanılan bir söz. |
| 1082 | ad almak | 1) kendisine ad verilmek 2) ün kazanmak. |
| 1083 | ad çekmeye girmek | 1) kuraya tabi olmak. Örn: Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Başkan Vekili ad çekmeye girmezler. -Anayasa. 2) sp. oyunun başlangıcında, alan seçimi, başlama atışı veya karşılama hakkı için öncelik sağlamak amacıyla kura çekmek. |
| 1084 | ad koymak | adlandırmak. |
| 1085 | ad takmak | 1) adlandırmak. Örn: Çadırlarının başından ayrılmayan inatçı grevcilere öteki işçiler, çadır tutan diye ad taktı. -L. Tekin. 2) alay etmek veya övmek amacıyla lakap takmak. |
| 1086 | ad vermek | adlandırmak. |
| 1087 | ad yapmak | bir alanda ün kazanmak, ün almak. |
| 1088 | ada gibi | pek büyük (gemi). |
| 1089 | adak adamak | bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kurban kesip yoksullara dağıtmak veya kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak. Örn: Sen bana niye söylemedin? Sadaka verirdik, adak adardık. -M. Ş. Esendal. |
| 1090 | adalet dağıtmak | kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek. |
| 1091 | adam beğenmemek | herkesi değersiz görmek. |
| 1092 | adam değilim | herhangi bir durumun gerçekleşmemesi durumunda, kendisinin insan sayılamayacağı anlamında kullanılan bir söz. |
| 1093 | adam gibi | 1) terbiyeli, akıllı uslu 2) adamlığa, insanlığa yaraşır yolda 3) iyice. |
| 1094 | adam içine çıkmak | topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek. |
| 1095 | adam içine karışmak | bir topluluğa girmek, kendisine değer verilir olmak. |
| 1096 | adam kullanmak | 1) birini çalıştırmasını bilmek 2) birini kendi çıkarına alet etmek. |
| 1097 | adam olana çok bile | layık olmadığı, hak etmediği hâlde kişinin beklentisi daha fazla olduğu durumlarda kullanılan bir söz. |
| 1098 | adam sen de! | bir işin önemsenmediğini anlatmak için söylenen bir söz. |
| 1099 | adam sırasına geçmek (girmek) | daha önce toplumda önemli bir yeri veya özel bir değeri yokken artık kendisine önem ve değer verilmek. Örn: Bize yol aç, erkân göster yollar aç bize de, biz de adam sırasına girelim. -K. Korcan. |
| 1100 | adama benzemek (dönmek) | 1) giyim kuşamıyla, davranışlarıyla insana yakışır bir biçim almak. Örn: Bak gördün mü, isteyince adama dönüyorsun. -E. Işınsu. 2) beğenilir duruma gelmek. Örn: Şimdiki belediye başkanı sayesinde şehir adama benzedi. |
| 1101 | adamına göre | 1) kişiler arasında ayrıcalık gözeterek 2) herkesin yeteneğine uygun olarak. |
| 1102 | adan zye (kadar) | baştan aşağı, tamamen, tamamıyla, bütünüyle. Örn: Evini a'dan z'ye değiştirdi. |
| 1103 | aday göstermek | bir iş veya bir görev için birini aday olarak belirlemek, namzet göstermek. Örn: Siyasi parti grupları Başkanlık için aday gösteremezler. -Anayasa. |
| 1104 | adaylığını koymak | bir iş veya göreve seçilmek için kendini ileri sürmek. Örn: Bankacılardan birkaçının kurgularıyla belediye başkanlığına adaylığını koymuştu. -M. Ş. Esendal. |
| 1105 | âdembaba gibi | parasız pulsuz, perişan, zavallı. |
| 1106 | âdembabaya dönmek | malını mülkünü kaybetmek. |
| 1107 | âdet görmek | kadın aybaşı olmak. |
| 1108 | âdet olduğu üzere | alışıldığı gibi. |
| 1109 | âdet yerini bulsun diye | gerekli görüldüğü için değil, yalnız alışılmış olduğu için anlamında kullanılan bir söz. |
| 1110 | adı (bile) olmamak | değeri olmamak. Örn: Bir baş soğanın da adı mı olurmuş? |