Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
1231 ağzına verilmesini beklemek (istemek)çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek.
1232 ağzına yakışmamaksöylemesi ayıp kaçmak, uygun düşmemek, yakışık almamak.
1233 ağzına yüzüne bulaştırmakbir işi kötü yapmak, becerememek. Örn: “Yapılacak şey ehemmiyetsizce bir pansuman ama ağızlarına yüzlerine bulaştırmalarından korkuyorum.” -R. N. Güntekin.
1234 ağzında bakla ıslanmamaksır saklamamak.
1235 ağzında yaş kalmamakbir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak.
1236 ağzından (söz, lakırtı) dirhemle çıkmakçok az veya zorla konuşmak.
1237 ağzından baklayı çıkarmakbaklayı ağzından çıkarmak.
1238 ağzından bal damlamak (akmak)çok tatlı konuşmak. Örn: “Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın.” -A. İlhan.
1239 ağzından burnundan getirmek1) huzurunu bozmak, sıkıntıya sokmak. Örn: “Siz buraya bizi eğlendirmeye mi geldiniz yoksa ağzımızdan burnumuzdan getirmeye mi?” -O. C. Kaygılı. 2) pişman etmek için uğraşmak.
1240 ağzından çıkanı (çıkan sözü) kulağı duymamak (işitmemek)sözlerini tartmadan söylemek.
1241 ağzından çıkmakbir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak. Örn: Bir kez ağzımdan çıktı, o fiyata vereceğim.
1242 ağzından çıt çıkmamakhiçbir şey söylememek.
1243 ağzından dökülmekaçıkça söylemekten çekindiği şey, konuşmasından belli olmak.
1244 ağzından düşmemek (düşürmemek)her zaman sözünü etmek, söylemek. Örn: “Bu ne cehennemdir lafı ağzından düşmüyordu.” -N. Cumalı.
1245 ağzından girip burnundan çıkmak1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak. Örn: “O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir.” -S. Ertem. 2) iyice dövmek. Örn: “Ulan, ağzını topla! Şimdi ağzından girer, burnundan çıkarım!” -M. Rona.
1246 ağzından inci saçmakbirbirinden güzel sözler söylemek.
1247 ağzından kaçırmakistemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek. Örn: “Sen onun için en fena tabirleri kullanıyorsun, asabisin, ağzından çirkin şeyler kaçırıyorsun.” -P. Safa.
1248 ağzından lakırtı (laf) almak (çekmek)karşısındakini konuşturarak birtakım şeyleri öğrenmek. Örn: “Ağzımdan lakırtı almak istiyorsun ama demeyeceğim.” -B. Felek.
1249 ağzını açıp gözünü yummaköfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek. Örn: “Fakat bu inat, Emine'nin çenesini açmış kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken, Tevfik'e ağzını açmış, gözünü yummuştu.” -H. E. Adıvar.
1250 ağzını aramak (yoklamak)konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak. Örn: “Ağzımı aradı, rahat mıydım, burada okuyacağımı aklım kesmiş miydi?” -A. Kutlu.
1251 ağzını bırakıp kıçıyla (bir tarafıyla) gülmekalay ederek karşısındakine gülmek.
1252 ağzını bozmakkaba sözler söylemek, küfretmek. Örn: “Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da.” -O. Rifat.
1253 ağzını burnunu çarşamba pazarına (çanağına) çevirmekaşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.
1254 ağzını burnunu dağıtmak (kırmak, parçalamak)aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.
1255 ağzını havaya (poyraza) açmak alay umduğunu elde edememek.
1256 ağzını hayra aç!kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde “Tanrı korusun” anlamında kullanılan bir söz.
1257 ağzını kapamak (kilitlemek)susmak, bir şey söylemek istememek. Örn: “Kendini tutamıyorsun, bari ağzını kapa, sus, küçülme.” -P. Safa.
1258 ağzını kiraya vermekkendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek.
1259 ağzını koklamakniyetini ve durumunu öğrenmek istemek.
1260 ağzını mühürlemekkonuşmamak, susmak. Örn: “Yine o değişmeyen ızdırap ile ağzını mühürler.” -Y. Z. Ortaç.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir