1561 | ana rahmine düşmek | döl yatağında cenin oluşmak. Örn: Ulan Mustafa, insanoğlu ana rahmine düşer de dokuz ay on gün sonra capcanlı fırlar. -S. F. Abasıyanık. |
1562 | anadan doğmuşa dönmek (anadan yeni doğmuş gibi olmak) | 1) dertsiz, tasasız bir duruma gelmek 2) günahlardan arınmış duruma gelmek. |
1563 | anafora kaptırmak | başkasının emeksiz ve karşılıksız olarak yararlanmasına sebep olmak. |
1564 | anahtar vermek | tiy. tuluat tiyatrosunda komiğe nükte yapma kolaylığı vermek. |
1565 | anahtarı beline takmak | evde yönetimi ele almak. |
1566 | analı kuzu, kınalı kuzu | 1) her işi yolunda giden 2) annesi sağ olan çocukların mutluluğunu anlatan bir söz. |
1567 | anam babam | içtenlik bildiren bir söz. Örn: Bilir miyim ben anam babam! |
1568 | anan yahşi, baban yahşi | birini, bir işe razı etmek için onu övmek amacıyla söylenen bir söz. |
1569 | ananın (anasının) ak sütü gibi (helal olsun) | anamın sütü bana nasıl helal ise bu da sana öyle helal olsun anlamında kullanılan bir söz. Örn: Şimşek gibi çakan ağrılardan beni kurtarsınlar, servetimin yarısını anamın ak sütü gibi vereyim. -R. N. Güntekin. |
1570 | anası turp (sarımsak), babası şalgam (soğan) | hlk. ne olduğu belirsiz kimselerin çocuğu. |
1571 | anası yerinde | anne gibi kabul edilen (kadın). |
1572 | anasından doğduğuna bin pişman | 1) çok tembel, üşengeç 2) canından bezmiş. |
1573 | anasından doğduğuna pişman olmak | çok eziyet görmek, çok üzülmek, bezdirilmek. |
1574 | anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek | bir işi yaparken çok sıkıntı çekmek. Örn: Mütercim olarak işe başladığım gün anamdan emdiğim süt burnumdan gelmiştir. -B. R. Eyuboğlu. |
1575 | anasından emdiği sütü burnundan getirmek | birine bir iş yaptırırken çok sıkıntı çektirmek. Örn: Hiç belli olmaz insanoğlu! Bir gün anadan emdiği sütü burnundan getirir. -B. R. Eyuboğlu. |
1576 | anasını bellemek | kaba en büyük kötülüğü yapmak. Örn: Geçmeyen zamanın anasını uyku beller. -N. F. Kısakürek. |
1577 | anasını eşek kovalasın! | kaba sözü edilen kimse veya iş için bıkkınlık, dikkate almama ve umursamama anlatan bir söz. |
1578 | anasını sat! (satayım!) | hlk. önem verme (vermem), aldırma (aldırmam), umursama (umursamam)! anlamında kullanılan bir söz. |
1579 | anasının gözü | argo çok kurnaz, çok açıkgöz, dalavereci, hinoğluhin. |
1580 | anasının ipini satmış (pazara çıkarmış) | ipsiz, kendisinden her türlü soysuzluk beklenebilen (kimse). |
1581 | anasının kızı | her yönüyle annesine benzeyen kız çocuğu. |
1582 | anasının körpe kuzusu | pek küçük kucak çocuğu. |
1583 | anasının nikâhını istemek | bir şeye değerinden çok para istemek. |
1584 | anasının oğlu | her yönüyle annesine benzeyen erkek çocuğu. |
1585 | andını bozmak | andına uymamak, andına aykırı davranmak. |
1586 | angarya (angaryasını) çekmek | bir işi isteksizce, hatır için yapmak zorunluluğunda olmak. Örn: Benim bu angaryalarımı da başka türlü kimsecikler çekmez. -O. C. Kaygılı. |
1587 | angaryaya koşmak | birini zorunlu olmadığı hâlde bir işte çalışmaya zorlamak. |
1588 | anız bozmak | anızı altüst etmek için toprağı yüzden sürmek. |
1589 | anladımsa arap olayım | tkz. hiçbir şey anlamadım anlamında kullanılan bir söz. |
1590 | anlam çıkarmak | 1) bir cümleden veya metinden yeni ve değişik bir anlam yakalamak 2) mec. yersiz ve gereksiz bir yargıya varmak, yanlış değerlendirmek bir söze, söyleyenin aklından geçmeyen bir anlam vermek. |