Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
1741 aşağı almakdevirmek, yıkmak.
1742 aşağı çekmekdeğerini düşürmek.
1743 aşağı düşmekdüzeyi, miktarı, niteliği azalmak. Örn: “Bunlar arasında birkaç gazete ve dergi alanları hesaba katacak olursanız gazete ve dergi okuyucularının nispeti daha da aşağı düşer.” -N. F. Kısakürek.
1744 aşağı görmekküçük görmek, beğenmemek, hor görmek. Örn: “Bu kadar fütursuz bir kitleyi ne diye aşağı görüyoruz?” -Y. K. Beyatlı.
1745 aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyıkiki karşıt ve aynı derecede sakıncalı durum karşısında karar verme zorluğunu anlatan bir söz.
1746 aşağıdan almakalttan almak.
1747 aşı vurmak (yapmak)bağışıklık veya tedavi amacıyla vücuda aşı vermek.
1748 aşığı cuk oturmakişi çok olumlu bir biçim almak.
1749 aşırı gitmekölçüyü kaçırmak, usandırmak.
1750 aşinalık göstermekilgilenmek, tanıdığını belli etmek.
1751 aşka düşmekâşık olmak.
1752 aşka gelmek tkz. bir şeyi yapmak için büyük bir istek duymak, coşmak, coşkunluk göstermek. Örn: “Meltemler tanrısı aşka gelip bu yeni varlığı yelpazelemeye koyuldu.” -Halikarnas Balıkçısı.
1753 at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamakiş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkışmak.
1754 at gibivücudu iri yarı olan (kadın).
1755 at izi it izine karışmakiyiyi kötüden ayıramayacak kadar bir karışıklık ortaya çıkmak.
1756 at koşturacak kadarpek geniş, çok geniş.
1757 at nalı kadar alay pek büyük (nişan, madalya, elmas, plaka vb. şeyler).
1758 at oynatmak1) atla hüner göstermek 2) mec. yarışmak. Örn: Ben onunla at oynatamam. 3) mec. bildiği ve istediği gibi davranmak. Örn: “Bizde ilk kurulan parlamento da Avrupa'daki benzerleri gibi, özel menfaatlerin gizlice at oynattığı bir alan olmakta gecikmemiş.” -
1759 at pazarında eşek osurtmuyoruz! kaba söyleneni dinlemeyene uyarı amacıyla söylenen bir söz.
1760 ata et, ite ot vermekbir işi ters yapmak.
1761 atbaşı (beraber) gitmekeşit durumda olmak. Örn: “Bu çeneyle atbaşı giden keskin bir zekâsı var.” -C. S. Tarancı.
1762 ateh getirmekbunamak. Örn: “Sen sahiden budalaymışsın dostum hem adamakıllı ateh getirmişsin.” -R. H. Karay.
1763 ateş açmakateşli silahla mermi atmaya başlamak.
1764 ateş almak1) yanmak, tutuşmak 2) ateşli silah patlamak 3) mec. coşmak. Örn: “Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır.” -M. Ş. Esendal. 4) mec. telaşlanmak, heyecanlanmak 5) mec. öfkelenmek 6) mec. acele davranmak, acele etme
1765 ateş almaya mı geldin?uğradığı yerden hemen gitmeye kalkan kimseye sitem olarak söylenen bir söz.
1766 ateş bacayı (saçağı) sarmakbir olay, önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.
1767 ateş gibi1) çok sıcak 2) zeki, çalışkan ve becerikli 3) kıpkırmızı.
1768 ateş gibi kesilmekbeklenmedik bir olay karşısında öfke sonucu kanı beynine sıçramak. Örn: “Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum.” -T. Buğra.
1769 ateş gibi yanmakateşi yükselmek. Örn: “Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu.” -H. Taner.
1770 ateş kesilmek1) çok kızgın davranışlarda bulunmak, ateş püskürmek 2) sonradan çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir