Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
2671 burnunun direğini kırmakçok pis bir koku yayarak tedirgin etmek. Örn: “Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.” -B. R. Eyuboğlu.
2672 burnunun ucundan ötesini (ilerisini) görmemekdar düşünceli olmak.
2673 burnunun ucunu görmemek1) çok sarhoş olmak 2) dalgın, dikkatsiz olmak.
2674 burnunun yeli harman savurmak1) büyüklenmek, kibirlenmek 2) çok öfkelenmek.
2675 burnunun yeli kırılmaköfkesi yok olmak. Örn: “Vazgeçin, dedi Nuh, kızlara yazık... Niye yazık olsun? Burnunun yeli kırılır, cart curt edemez millete!” -O. Kemal.
2676 burun buruna gelmek1) beklenmedik bir anda karşılaşmak, birbirlerine çok yaklaşmak. Örn: “Nabi Efendi, merdivenleri yorgun yorgun çıkarken sofada karısıyla burun buruna geldi.” -M. Yesari. 2) karşısında hissetmek. Örn: “O kadar gururlu bir tavrı vardı ki onu ilk kez gören
2677 burun bükmekbeğenmemek, önem vermemek. Örn: “... şöyle demiştim, böyle yapmıştım, diyene burun büker.” -Y. K. Beyatlı.
2678 burun kıvırmakönem vermemek, küçümsemek, beğenmemek. Örn: “Açıkçası durmadan yakınan o kadınlara burun kıvırdım.” -A. Ağaoğlu.
2679 burun şişirmekkibirlenmek.
2680 burun yapmaküstünlük taslamak.
2681 burusu tutmak (tutulmak)sancılanmak. Örn: “Ben evin içinde zaten burusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum.” -H. Z. Uşaklıgil.
2682 buyruğu altına girmekbir kimse başka bir kimsenin isteklerini ister istemez yerine getirmek zorunda olmak.
2683 buyur etmek1) buyurun diyerek konuğu saygı ile içeri almak. Örn: “Soldaki bahçeli kahveye buyur ettim.” -S. F. Abasıyanık. 2) sofraya çağırmak. Örn: “Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.” -Halikarnas Balıkçısı.
2684 buyurun cenaze namazına! şaka beklenmedik kötü bir durum karşısında üzüntü anlatan bir söz.
2685 buz bağlamaksıvıların yüzeyi donmak.
2686 buz gibi1) çok soğuk 2) çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse) 3) kötü nitelikler için kesinlik. Örn: Adam buz gibi hırsız. 4) kesinlikle. Örn: “Elbette can sıkıntısına düşer, buz gibi düşman kesilir erkeğe.” -A. Erhat.
2687 buz kesilmekşaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak.
2688 buz kesmekçok üşümek. Örn: “Beton döşeme bir türlü ısınmak bilmiyordu. Ve akşamlardan sabahlara kadar ayakları, baldırları buz kesiyordu.” -R. Enis.
2689 buz tutmaksıvının üstünde buz oluşmak, buzla kaplanmak.
2690 buz üstüne yazı yazmak1) süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak 2) bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek.
2691 buzdolabı gibiçok soğuk bir etki uyandıran (kimse).
2692 buzdolabına kaldırmakbir konuda anlaşmaya varılamadığı için onu bir süre gündem dışında bırakmak.
2693 buzlar çözülmek1) buzlar erimeye ve kırılmaya başlamak 2) mec. aradaki soğukluk, dargınlık, gerginlik ortadan kalkmak.
2694 bülbül gibi konuşmak (okumak)1) kolaylıkla konuşmak, okumak. Örn: “Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor.” -H. E. Adıvar. 2) itiraf etmek.
2695 bülbül gibi konuşturmak (söyletmek)itiraf ettirmek. Örn: “Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu.” -T. Buğra.
2696 bülbül gibi söylemekhiçbir şey saklamadan bildiklerini söylemek, itiraf etmek. Örn: “Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin.” -Ö. Seyfettin.
2697 bülbül gibi şakımakgüzel sesle, neşeyle konuşmak.
2698 bülbül kesilmekbir etki veya baskı altında çokça konuşmak. Örn: “İnsan bir garip nesnedir. Bir korku atlattıktan sonra bülbül kesilir.” -N. Hikmet.
2699 büyü bozmakyapılmış bir büyüyü etkisiz duruma getirmek.
2700 büyü bozulmak1) yapılmış bir büyü etkisiz duruma getirilmek. Örn: “Öldük, ölümden bir şeyler umarak / Bir büyük boşlukta bozuldu büyü” -C. S. Tarancı. 2) mec. önceden hissedilen duygular hissedilmez olmak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir