2791 | canına okumak | tkz. berbat ve perişan etmek. Örn: Sabaha kadar canına okur, gün ağardı mı zavallıyı ter içinde perperişan bırakır gider. -E. Şafak. |
2792 | canına susamak | ölmek istemek. Örn: Canına susamış kim varsa bir adım yaklaşsın. -N. F. Kısakürek. |
2793 | canına tak demek (etmek) | dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak. Örn: Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma. -M. A. Ersoy. |
2794 | canına tükürdüğümün (üfürdüğümün) | argo kızgınlık ve öfke belirten bir söz. |
2795 | canına yandığım (yandığımın) | argo sevgi, hayranlık, öfke vb. duygular anlatan bir söz. Örn: Hep böyle canına yandığımın, hep geç kalırım, hep treni kaçırırım. -N. Hikmet. |
2796 | canına yetmek | katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak. Örn: Vatan hasreti artık canına yetmiş. -A. Kabaklı. |
2797 | canından bezmek (bıkmak veya usanmak) | ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak. Örn: Artık doğrusu bendeniz canımdan bıktım. -M. Ş. Esendal. |
2798 | canından geçmek | ölmek için hazır olmak. Örn: Millet her ne zaman isterse uğrunda canımdan geçmeye hazırım. -H. C. Yalçın. |
2799 | canını (bir yere) dar atmak | bir tehlikeden güçlükle kurtularak bir yere sığınmak. |
2800 | canını almak | 1) öldürmek. Örn: Ya hemen canını almaz da sana işkence edersem? -N. F. Kısakürek. 2) canını verdirecek kadar memnun etmek 3) sıkıntıya sokmak. Örn: İşi o makamdan o makama sora sora dolaşır, parasını almaz ama iş sahibinin canını alır. -B. Felek. |
2801 | canını bağışlamak | öldürülmesi gerekirken vazgeçmek. |
2802 | canını burnundan getirmek | çok yormak, fazla çalıştırmak. Örn: Bize soluk aldırmaz, canımızı burnumuzdan getirir. -Y. Kemal. |
2803 | canını cehenneme göndermek (yollamak) | argo öldürmek. Örn: Elim değmişken, elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. -T. Oflazoğlu. |
2804 | canını çıkarmak | hırpalamak, çok yormak, yıpratmak. |
2805 | canını dişine almak (takmak) | 1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek. Örn: Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa? -Y. Kemal. 2) bütün gücünü harcayarak yapmak. |
2806 | canını sıkmak | sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak. Örn: Serbestçe birisi olursa sizin canınızı sıkar. -Ö. Seyfettin. |
2807 | canını sokakta bulmak | sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz. Örn: Canımı sokakta mı buldum? Elbette biraz dinleneceğim. |
2808 | canını vermek | 1) kendini feda etmek. Örn: En küçük sevgi sözüne canımızı verecek hâle geliriz. -S. F. Abasıyanık. 2) hiçbir şey esirgememek 3) bir şeye çok düşkün olmak, çok sevmek. Örn: O, kitap için canını verir. |
2809 | canını yakmak | 1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak. Örn: Eskiden uzun seneler askerî rüştiyelerde hocalık etmiş olan bu adam, kim bilir ne kadar çocuğun canını yakmıştı. -R. N. Güntekin. 2) bir kimseyi, çok sıkıntı ve zarara sokmak. Örn: Ne derse desin, gözü b |
2810 | canının derdine düşmek | canından başka bir şey düşünemeyecek kadar sıkıntıda olmak. |
2811 | canının derdine düşmek | ölüm korkusuna kapılmak. |
2812 | canının içine sokacağı gelmek | çok hoşlanmak, çok sevmek. |
2813 | cankulağı ile dinlemek | çok dikkatli dinlemek. Örn: Atölyede duyduğum kelimeleri, cümleleri cankulağı ile dinliyor, bunları aynen Fransızlar gibi kullanmak için can atıyordum. -B. R. Eyuboğlu. |
2814 | cansız düşmek | hastalık veya yorgunluk yüzünden bitkin bir duruma gelmek. |
2815 | cart (zırt) kaba kâğıt | argo yüksekten atana veya çalımlı bir tavır takınana karşı senin bu tavrına değer veren var sanki anlamında kullanılan bir söz. |
2816 | cart cart ötmek | çok konuşmak. Örn: Öldürecek adam öldüreceğim diye cart cart ötmez, sıkı ise gelir öldürür. -H. Taner. |
2817 | cart curt etmek | göz korkutmak veya övünmek amacıyla abartılı konuşmak. Örn: Cart curt etmesine bakma, korkaktır. -S. F. Abasıyanık. |
2818 | cartayı çekmek | argo ölmek. Örn: Yarın cartayı çektim mi, kefensiz mefensiz it ölüsü gibi meydanda kalacak leşim. -O. Kemal. |
2819 | cascavlak (ortada) kalmak | bütün imkânları elinden alınmak. Örn: Bütün paran yok olur gider, cascavlak ortada kalırsın. -H. Topuz. |
2820 | cavlağı çekmek | argo ölmek. Örn: Ne olacak a canım, hepimiz de ya bir kaza neticesinde veyahut kazasız olarak cavlağı çekeceğiz. -Halikarnas Balıkçısı. |