2829 | cebini doldurmak | karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak. Örn: Dünyayı bir tüketim çılgınlığına itip ceplerini doldurmuşlardı. -H. Taner. |
2830 | cebir kullanmak | bir işi yaptırmak için zora başvurmak. |
2831 | cefa çekmek (görmek) | zulüm görmek. Örn: Mektubumda yazmamış mıydım, senin yüzünden ne cefalar çektiğimi? -O. C. Kaygılı. |
2832 | cefaya katlanmak | zulme tahammül etmek. Örn: Hediye istemezler, fazla kıskanmazlar, cefaya katlanırlar, can sıkmazlar. -P. Safa. |
2833 | cehennem ol! | defol! anlamında kullanılan bir söz. |
2834 | cehennem olup gitmek | defolmak. Örn: Başımı örtünce cehennem olur giderim. -Y. K. Karaosmanoğlu. |
2835 | cehenneme çevirmek | yaşanılmaz bir duruma getirmek. Örn: Kafamın çatlaklığı yüzünden bir anda orasını zindana, cehenneme çevirdim. -R. H. Karay. |
2836 | cehenneme kadar yolu var | defolsun, istediği yere kadar gitsin anlamında kullanılan bir söz. |
2837 | cehennemi boylamak | sevilmeyen bir kimse ölmek. |
2838 | cehennemin bucağı (dibi) | çok uzak yer. Örn: Var git de ne hâlin varsa gör! Cehennemin dibine kadar yolun var! -N. Hikmet. ... inerseniz çok büyük sevaba girmiş olursunuz. Yoksa bilirsiniz ki ben, cehennemin bucağı olsa giderim... -O. C. Kaygılı. |
2839 | cehennemin dibine gitmek | kızılan bir kimse defolup gitmek. |
2840 | ceketini alıp çıkmak | 1) ilişkisini tamamen koparmak 2) hiçbir şey almadan birlikteliği bitirmek, ortaklıktan ayrılmak. |
2841 | cellat gibi | acımasız. |
2842 | cemaate uymak | içinde bulunulan bir topluluğa uyarak davranmak. |
2843 | cemaatle namaz kılmak | imama uyarak namaz kılmak. |
2844 | cemre düşmek | sıcaklık yükselmek. Örn: Bugün cemre suya düştü. |
2845 | cenaze gibi | benzi sararmış. |
2846 | cenazeyi kaldırmak | 1) ölüyü gömmek üzere götürmek 2) ölüyü gömmek 3) mec. ortada kalan bir işi bitirmek. |
2847 | cendereye sokmak | manevi baskı altına almak. Örn: Böyle sabit bir görüş tarzı, fikir ve hayali bir cendereye sokmak demektir. -N. Hikmet. |
2848 | cennet gibi | güzel, bakımlı (yer). Örn: Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor. -Y. K. Karaosmanoğlu. |
2849 | cennete çevirmek | temiz, bakımlı, güzel bir yer durumuna getirmek. |
2850 | cennete dönmek | güzel, rahat yaşanılır, bakımlı bir yer durumuna gelmek. |
2821 | cayırtı koparmak | çok gürültü koparmak. |
2822 | cayırtı vermek | gürültü ile gözdağı vermek. |
2823 | cayırtıyı basmak | birdenbire bağırıp çağırmaya başlamak. |
2824 | caz yapmak | 1) boşa konuşmak, gevezelik etmek 2) aykırı düşünceler ortaya atmak. |
2825 | ce demeye mi geldin? | şaka bu kadar az oturmaya mı geldin? anlamında kullanılan bir söz. |
2826 | cebellezi etmek | cebine indirmek. Örn: Dalsın içeri de el âlemin kirazını, şeftalisini cebellezi mi etsin? -N. Hikmet. |
2827 | cebi para görmek | parası yokken para kazanmaya başlamak. |
2828 | cebine indirmek (atmak) | hakkı olmadığı hâlde parayı kendine mal etmek. |