13021 | kalıcı folikül | İç çapı 10 mm ve 10 mmden büyük, en az 5 gün ovule olmadan kalan folikülün bulunması ve başka bir foliküler gelişmenin olmadığı durum, persistan folikül. |
13022 | kalıcı gözbebeği zarı | Gözbebeğinde tunica vasculosa lentisin damar içermeyen, kısa, iplik benzeri kalıntılarından oluşan zar, persiste pupiller zar. |
13023 | kalıcı himen | Vajinanın arka kısmında tam veya kısmi himenal yapının bulunması. |
13024 | kalıcı hiperplastik birinci vitreus | Gözde, vitreusta atrofi, üreme ve arterya hyolida ile tunica vaskülozada atrofi oluşmamasıyla ilgili anomali, persiste hiperplastik primer vitreus. |
13025 | kalıcı hiperplastik tunika vasküloza lentis | Lensin ön kısmında paralel çizgiler durumunda görülen dogmasal anomali, persiste hiperplastik tunikavasküloza lentis. |
13026 | kalıcı hiperplastik vitreus | Gözün fibromusküler tabakasının ve kısmen de hiyaloit atardamarların kalıntılarından oluşan, göz merceğinin bulanıklığıyla birlikte görülen, genellikle tek taraflı yapılış bozukluğu. |
13027 | kalıcı kızlık zarı | Beyaz düve hastalığı. |
13028 | kalıcı korpus luteum | Kalıcı sarı cisim. |
13029 | kalıcı Meckelkesesi | Sarı keseyi bağırsak boşluğuna bağlayan ve normal olarak gebeliğin ilk üçte birlik döneminde kapanan kanalın doğumu takiben kapanmaması sonucu kıvrım bağırsakta oluşan kese veya genişleme, persiste Meckel divertikülümü. At ve domuzlarda görülür, bağırsak |
13030 | kalıcı nörotoksik etki | Amfetamin ve metilamfetamin gibi bazı ilaçların yüksek dozda uzun süreli verilmesi sonucu yaptığı, striatal dopaminerjik sinir uçlarıyla hipokampus, amigdala, serebral korteks ve sıtriatumdaki seratonerjik sinir uçlarını tahrip etmesiyle oluşan etki. |
13031 | kalıcı penis gemciği | Penis ve prepusyum arasında bulunan ve normalde ergenliğin başlamasıyla birlikte gevşeyen veya çözülen mukoza-deri kıvrımının, ergenlik sonrasında da varlığını ve görevini devam ettirmesiyle belirgin, sığırlarda kalıtsal olarak diğer türlerde seyrek olara |
13032 | kalıcı sağ aortik kemer | Doğuştan bir damarlanma bozukluğu sonucu aortanın solda olması gerekirken sağda bulunması sonucunda sol tarafta bulunan akciğer atardamarıyla aort arasındaki ligamentum arteryosumun (fetustaki ductus arteryosus) sağdaki aortla soldaki akciğer atardamarını |
13033 | kalıcı sağ arkus aorta | Doğumdan sonra 4. çift sağ arkus ana atardamarın varlığını devam ettirmesiyle belirgin yapılış bozukluğu, persiste sağ arkus aorta. |
13034 | kalıcı sarı cisim | Gebelik korpus luteumunun gebeliğin sona ermesinden sonra veya siklik korpus luteumun diöstrüs sonunda herhangi bir nedenle, gerilemeyip fonksiyonel olarak devam etmesi, kalıcı korpus luteum. Anöstruse neden olur. |
13035 | kalıcı saydam atardamar | Saydam atardamarın ve kollarının doğumdan önce atrofiye olmamasıyla belirgin yapılış bozukluğu. Atardamar ve göz merceğinin bağlantı yerinde bulanıklıklaşmayla belirgindir. |
13036 | kalıcı urakus | Doğumdan sonra urakus lümeninin kapanmaması veya körlenmemesi sonucu urakusun açık bir kanal olarak kalıntısı, açık urakus. İdrar torbasının en yaygın yapılış bozukluğu olup diğer hayvanlara oranla taylarda daha çok görülür . Enfeksiyonlara ve apseleşmeye |
13037 | kalıcı urakus ligamenti | Göbek kordonunun asıcı ligamentinin doğumdan sonra küçülmemesi, persiste urakus ligamenti. İdrar torbası üzerine basınç oluşturduğundan idrar torbasının tam olarak boşalmasını engeller. |
13038 | kalın bağırsak | anat. Sindirim kanalının ince bağırsakların son ucundan anüse kadar uzanan ve birbirini takip eden sekum, kolon, rektum ve kanalis analis olmak üzere dört kısımdan oluşan kesimi, intestinum krasum. |
13039 | kalıntı yumurtalık sendromu | Ovariohisterektomi yapılmış köpeklerde fonksiyonel yumurtalık dokusundan bir parçanın karın boşluğunda kalması ve kalan parçanın yeniden damarlaşması sonucu endojen hormonların salınması sonucu kızgınlık belirtilerin ortaya çıkması, ovaryan remnant sendro |
13040 | kalıp DNA | Nükleik asit üretiminde veya polimeraz zincir tepkimesinde çoğaltılması istenilen gen parçası, şablon DNA. |
13041 | kalıplama | Yem maddelerinin veya bunların karışımlarının sıkıştırma işlemiyle büyük bir kitle hâlinde bir araya getirilmiş durumu. |
13042 | kalıtım | 1. Belirli bir özellik veya niteliğin ebeveynden yavrulara aktarılması, ırsiyet. 2. Bir bireyin genetik yapılanması. |
13043 | kalıtım derecesi | Karakterlerin meydana gelmesinde genlerin etki payı, yani genotipin fenotipi belirleme derecesi, h2. |
13044 | kalıtsal | Genlerde bilgi olarak bulunan ve ebeveynlerden yavrulara geçen, genetik, herediter, irsî. |
13045 | kalıtsal anjiyonörotik ödem | Kalıtsal anjiyoödem. |
13046 | kalıtsal anjiyoödem | Komplement-1 esterazı baskılayan enzimin eksikliğinden kaynaklanan, deride ödem ve kurdeşen benzeri değişimlerle belirgin, insanlarda görülen kalıtsal hastalık, kalıtsal anjiyonörotik ödem. |
13047 | kalıtsal aşırı kıllılık | Doğuştan vücut örtüsünün aşırı kıllı olması. Avrupa Friezyan sığırlarında otozomal baskın bir özellik olarak ortaya çıkar. |
13048 | kalıtsal çinko yetersizliği | Sığırlarda ve bull teriyer köpeklerinde, çinkonun bağırsaklardan emilimindeki bir bozukluktan kaynaklanan deri lezyonları, timüs hipoplazisi ve gelişme geriliğiyle belirgin çekinik özellikte kalıtsal hastalık, kalıtsal parakeratozis, kalıtsal timüs hipopl |
13049 | kalıtsal depo hastalığı | Kalıtsal nedenlerle protein, karbonhidrat veya yağları parçalayan enzimlerin yetersizlikleri sonucu bu maddelerin hücrelerde birikiminden kaynaklanan hastalık grubu. |
13050 | kalıtsal doğuştan hiperostozis | Doğuştan hiperostozis. |