961 | içerik ödül | Başarılan işin deneğe sağladığı doygunluk. |
962 | içerikleştirme | Başka bir kişinin ya da toplumun bilgi, inanç ve davranışlarını benimseyerek kendine mal etme. |
963 | içeyönelik davranış | Bireyi çevrenin gerçeklerinden hiç değilse düşünceleriyle uzaklaştıran davranış. |
964 | içeyönelik düşünce | Köklü kişisel dilek ve isteklerin gerçek dışında doyurulmuş sayılması. |
965 | içeyönelik kişilik | Toplumsal etkileşmelerden kaçınarak yaşamın gerçekleri ile ilgisi bulunmayan bir düşünce dünyası içinde yaşama özelliği gösteren kişilik. |
966 | içeyöneliklik | Gerçeklerden kaçınarak imgesel olaylara bağlılığı geliştirme ve düşünceleri daha çok dileklerin yönetmesine bırakma durumu. |
967 | içgörü | Belirli bir nesne ya da durumun önem, anlam ve biçiminin ya da kullanılışının anlaşılır duruma gelmesi. |
968 | içgüdü | Herhangi bir canlı türünün öğrenme gerekmeden örgütlü, uyuma yararlı ve sürekli olarak davranma eğilimi. |
969 | içgüdü parçası | Yaşam ya da ölüm içgüdüsünün bilinçli yaşantılarda herhangi bir biçimde belirmesi. |
970 | içküme | Birbirine ilgi ve çıkar açısından sıkı sıkıya bağlı ve başkalarını dışta bırakan kişilerin oluşturduğu küme. |
971 | içsel gereksinme | Dış uyaranlardan bağımsız olarak canlının içinde baş gösteren değişmelerden doğan gereksinme. |
972 | içsel konuşma | İçten, sessiz olarak kendi kendine yapılan konuşma. |
973 | içten bağlılık | Bir kişi, küme, kuram ya da öğretiye karşı geliştirilen düşünsel ya da duygusal bağlılık. |
974 | içten güdülenme | Doygunluğun ya da itici gücün doğrudan doğruya eylemin kendisinden sağlandığı bir güdülenme türü. |
975 | içten ketleme | (Pavlov) Koşullanma yoluyla kurulan harekete geçme eğilimi karşısında bedende ketleyici bir sürecin uyandığı varsayımı. (Herhangi bir zamanda iki sürecin gücü, tepki yapma eğiliminin gücünü belirler.) |
976 | iki cinsli sevgeç | (Freud) Her iki cinsten kişilere bağlanan sevgeç. |
977 | iki cinslilik | Erkeklik ya da dişilik özelliklerinden birinin belirgin olarak gelişmediği ve iki cinsin cinsel özelliklerinin de gösterildiği durum. |
978 | iki el uzluğu | İki eli ya da bedenin iki yanını aynı yeterlik Ve kolaylıkla kullanabilme yetisi. |
979 | iki göz algısı | Görme sinirleri üzerine düşen imgelerin tek bir görüntü halinde kaynaşarak algılanmasını sağlayacak biçimde iki gözün birlikte çalışması. |
980 | iki göz ayrılığı | İki gözün yatay durumlarının sonucu olarak iki ayrı görüş açısının ortaya çıkması ya da uzaktaki birbirinden ayrı nesnelerin görme sinirleri üzerinde birbirinden ayrı imgeler oluşturması. |
981 | iki göz görüşü | İki gözün boşluktan aynı noktaya saplanarak, sağlanan iki ayrı imgeyi tek bir imge olarak görmesi. |
982 | iki göz saplanımı | Her iki gözü boşlukta tek nokta üzerine ayarlama. |
983 | iki göz titreşimi | Sağ ve sol göze sırayla ve çok hızlı uyaran vererek ortaya çıkan titreşim. |
984 | iki göz uyuşumu | Duru bir imge elde etmek için, her iki gözün, orta bir nokta üzerinde birleşmeyi sağlayacak uyumları yapması. |
985 | iki gözlülük | Her iki gözün birlikte çalışma durumu. |
986 | iki kulakla işitme | Dış çevredeki ses kaynaklarını, yerini kestirecek biçimde iki kulakla birden algılama. |
987 | iki nokta eşiği | İki sivri ucun, belirli bir deri bölgesine dokundurulduğu zaman iki ayrı basınç olarak algılanabilmesi için aralarında bulunması gereken en küçük açı. |
988 | iki yanlı inme | Beynin her iki dilimiyle ilişkili olan bir inme türü. |
989 | ikili çağrışım öğrenmesi | Deneğin, belirli sayıda yinelemelerle sözcük ikililerini öğrendikten sonra, dizinin sözcüklerinden birini karışık bir düzen içinde gördüğünde, bunun eşini anımsama çalışması. |
990 | ikili görme | İki gözün görülen nesne üzerindeki bir yerde birleşmemesi ya da iki gözün sağladığı imgelerde ayrılıkların gerektirdiği gibi kaynaştırılamaması yüzünden, kimi şaşılarda olduğu gibi tek nesneyi iki olarak görme. |