1771 | usçuluk | Gerçeğin araştırılmasında us ve ussal süreçlere öncelik veren görüş. |
1772 | uslamlama | Varılan yargının doğruluk ya da yanlışlığına bakmadan, yargılamada mantık biçimleri ve ilişkilerine öncelik vererek düşünme. |
1773 | ussal | Coşkuyla değil us ve düşünme süreçleriyle ilgili olan. |
1774 | ussal ruhbilim | Bütün ruhsal görünümlerin ölümsüz ve nesnel olmayan bir ruhun görünümleri olduğunu savunan felsefe ya da dinsel ruhbilim akımı. |
1775 | ussal sorun çözümü | Elde bulunan tutamaklar arasından en iyilerini seçerek güvenilir yargılarla sağlam bir yoldan soruları çözme. |
1776 | ussal tip | (Jung) Davranışları öncelikle duyumlar ve sezgilere dayanan coşkusal tipin karşıtı olarak daha çok us ve duyguyle davranan tip. |
1777 | usta tutma eğrisi | Belirli zaman sürelerinin geçişinden sonra öğrenilenin ne kadarının usta tutulabildiğini gösteren eğri. |
1778 | usyarılım | Gerçeklerle olan ilişkilerin büyük ölçüde zayıflaması, düşünce, duygu ve davranış alanlarında önemli bozulmaların ortaya çıkması gibi belirtiler gösteren bir ruh hastalığı. |
1779 | usyarılımlı engel | Hastanın davranışının, gerçeklerle ilişkili olan yönüyle bilinçaltı karmaşa ve çatışmaları yansıtan yönünü ayıran engel. |
1780 | utandırma kültürü | Bireylerin davranışlarının başkalarınca yapılan eleştiri ve küçük düşürme tepkileriyle denetlendiği kültür tipi. |
1781 | utanma | Bir yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varınca duyulan coşku. |
1782 | uyanma özeği | Beyinde uyku ve uyanma durumlarını düzenlediği varsayılan özek. |
1783 | uyaran | Duyu örgenlerinden birinde fizyolojik etkinliklerin başlamasını sağlayan fiziksel bir güç. |
1784 | uyaran genellemesi | Deney hayvanının belirli bir uyaran karşısında belirli bir tepki yapmayı öğrendikten sonra, bu uyarana benzeyen başka uyaranlar karşısında da aynı tepkiyi göstermesi. |
1785 | uyaran-karşılık ruhbilimi | Ruhbilimin temel amacının uyaranlarla bunlara ilişkin olarak ortaya çıkan karşılıkların incelenmesi olduğunu savunan ruhbilim türü. |
1786 | uyarılgan | Duygu ve coşkuları kolayca ve güçlü olarak uyandırılabilen. |
1787 | uyarılma alanı | Duyusal herhangi bir sürecin harekete geçirdiği beyin bölgesi. (Bu, belirli süreçlerin beyinde belirli bölgeleri harekete geçirdiği anlamına alınmamalıdır.) |
1788 | uyarılma dalgası | Canlı dokular yoluyla bir sinir tepesine dönüştürülen elektrokimyasal bir değişim. |
1789 | uyarılma gizilgücii | (Hull) Belirli bir biçimde tepki yaparken söz konusu olan eğilimin gücü. (Bu, dürtü ile alışkanlık gücünün birleşmesinden ortaya çıktığı düşünülen bir değişkendir. Şu formülle gösterilir: sER = DxVxKxsHR) |
1790 | uyarılmış sanrı | Deneği uyutarak ya da sözle inandırarak içinde uyandırılan sanrı. |
1791 | uyarımsız davranış | Belirli bir çevre içinde ortaya çıkmakla birlikte belli ve kesin bir uyaran sonucu olmayan davranış. |
1792 | uyarma | Duyu örgenlerinden herhangi birisiyle ilgili fiziksel gücün uygulanması. |
1793 | uydurmaca | İmgesel uydurmaları gerçekmişçesine anlatma. |
1794 | uygulamalı ruhbilim | Ruhbilimin değişik alanlarında ortaya konan ilkelerle geliştirilen teknik ve yöntemleri türlü etkinlik alanlarına uygulayan ruhbilim dalı. |
1795 | uygun eş yöntemi | Öğrenme ve anımsama süreçlerinde verilen bir uyarana uygun düşen eşlerin öğrenilmesi ve anımsanmasından oluşan bir yöntem. |
1796 | uyku | Dış uyaranlara karşı bilincin uyuştuğu, tepki gücünün zayıfladığı ve etkinliklerin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu. |
1797 | uyku özeği | Elektrik akımıyle uyarıldığı zaman uyumayı sağlayan bir beyin özeği. |
1798 | uyku yitimi | Uyumada sürekli olarak güçlük çekme durumu. |
1799 | uykuculuk | Ara ara nöbet halinde gelen aşırı uyku düşkünlüğü. |
1800 | uyma | Organizma ile çevre arasında tepki uyandıracak herhangi bir uyarım değişikliğinin baş göstermediği denge durumu. |