901 | okulöncesi eğitimi | 1. Doğumdan zorunlu eğitim yaşına kadar çocukların gelişim özellikleri, kişisel ayrılıkları ve yetenekleri göz önünde bulundurularak onların bedensel duygusal ve toplumsal gelişmelerine yardım etmek amacıyla aileler ve birtakım kurumlar tarafından uygulan |
902 | okulöncesi kurumları | Okul öncesi çağında bulunan çocukların bakımları ve eğitimleri ile ilgili kurumlar. |
903 | okulsal | 1. Kuramsal yönü ağır basan, kılgısal olmaktan uzak. 2. Öğretim kurumlan ile ilgili, bu kurumlara özgü (okulsal başarı gibi). |
904 | okulsonrası | 1. Örgün eğitimi izleyen dönem. 2. Okul çağından sonra gelen çağ. 3. Bu çağla ilgili, bu çağa özgü. |
905 | okuma anıklığı | Okuma becerisini kazanmak ve geliştirmek için gerekli olan, zekâ ile ilişkisi bulunduğuna inanılan içsel öğrenme yeteneği. |
906 | okuma anıklığı testi | Çocuğun okuma gücünü saptamaya yarayan test. |
907 | okuma becerisi | Sözcükleri tanımak, anlamak ya da anımsamak gibi başarılı okumanın gereği olan konularda yeterlik, ustalık. |
908 | okuma filmi | Özel olarak seçilip düzenlenen okuma parçalarını kapsayan ve öğrencilerin okuma hızını arttırmak için kullanılan film. |
909 | okuma gücü testi | bk. okuma anıklığı testi. |
910 | okuma güçlüğü | 1. Gerekli becerilerden herhangi birinin elde edilmemiş olmasından dolayı öğrencinin okuma sırasında karşılaştığı güçlük. 2. Herhangi bir metnin okunmasında sözcük ve deyimlerin anlamını kavramak ya da cümle yapısını çözümlemek bakımından karşılaşılan zor |
911 | okuma hızı | Genellikle bir kimsenin bir dakikada ya da bir saniyede kavrayarak okuduğu sözcük ya da harflerin sayısına göre ölçülen hız. |
912 | okuma kitabı | Okuma öğrenen çocuklar ya da yetişkinler için hazırlanan, içinde sınıf ya da yaş düzeyine uygun kısalıkta okuma parçaları ve bu parçaların anlaşılmasına yardım eden resimler bulunan bir temel okuma gereci. |
913 | okuma ölçeği | Güçlük sırasına göre düzenlenen birtakım okuma parçalarını kapsayan bir test türü. |
914 | okuma yaşı | Bir çocuğun, okuma yeteneği bakımından, önceden saptanmış düzgülere göre yaşı. |
915 | okuma yeteneği | Bir dile özgü basılı ya da yazılı simgeleri olağan göz hareketleriyle bir bakışta tanıyabilme ve doğru olarak yorumlayabilme gücü. |
916 | okuma yitimi | Gözlerde hiç bir bozukluk olmadığı halde ruhsal nedenlerle okuma yetisini yitirme. |
917 | okumaya hazır oluş | 1. Okumanın öğrenilmesi için gerekli ruhsal düzeye erişmiş olma durumu. 2. Belli bir düzeydeki okuma eğitiminden yararlanabilmek için gereken beden, zihin ve duygu olgunluğu. |
918 | okumaya hazırlık etkinlikleri | Öykü anlatmak, konuşmak ve sözcük dağarcığını zenginleştirici alıştırmalar yapmak gibi çocuğu okuma çalışmasına hazırlayan etkinlikler. |
919 | okutman | Üniversitelerde dil dersi öğretimi ya da eski dillerde yazılmış metinlerin çözümlenmesi gibi bir işle görevli kimse. |
920 | olağan ilerleme | 1. Bir öğrencinin her yıl sınıfını geçerek öğrenimini beklenilen zamanda sona erdirmesi. 2-Zihin olgunluğu yönünde büyümeye koşut olarak gerçekleşen gelişme. |
921 | olağan zekâlı çocuklar | Zekâ bölümleri 90-110 arasında bulunan çocuklar. |
922 | olağandışı çocuk | Bedensel, zihinsel ya da toplumsal özellikler bakımından olağandışı ayrılıklar gösteren çocuk. |
923 | olasıcılık | Bilgide salt doğruluk ya da değişmezlik olamayacağını, ancak daha olası görünen sanılar ile düşünceler bulunabileceğini ileri süren öğreti. |
924 | olay | 1. Bilim konusu olarak gözleme açık her türlü olgu ya da koşul. 2. Deneme sonucu sezilen ya da bilinen ilk özdek, nesne, 3. Doğa olgusu. |
925 | olay yazımı | 1. Tipik durumlar ve etkinlikler içinde gözlenen bir öğrencinin ilginç davranışları ile önemli gelişme özelliklerinin bir yere yazılması. 2-Bir çocuk için bu biçimde tutulan notların tümü. |
926 | olaycılık | Olaylardan başka hiç bir gerçek tanımayan, özdeğin birtakım olaylardan oluştuğunu ve bilgi kaynağının yalnızca olaylar olabileceğini ileri süren öğreti. |
927 | olguculuk | Bilginin * Fr. phénomène, İng. phenomenon karşılığı Ruhbilim Terimleri Sözlüğü'nde görüngü terimi önerilmiştir. gözlenebilen olgularla sınırlı olduğunu, toplum ve felsefe sorunlarının olgulara dayanılarak ancak deneysel bilimlerin yardımıyla çözülebileceğ |
928 | olgunlaşma | 1. Kalıtım ve çevre koşulları arasında etkileşim sonucu olan biyolojik gelişme. 2. Bedensel, fizyolojik ve sinirsel gelişme dolayısıyle bir organizmanın özelliklerinde görülen değişmeler. 3. Bireyin davranışlarında öğrenme ve alıştırma yapma yoluyla değil |
929 | olgunlaşma enstitüsü | Kız enstitüsünü, kız sanat ortaokulunu ve akşam kız sanat okulunu bitiren öğrencilerin seçtikleri meslek dallarında bilgi, beceri ve alışkanlıklarını geliştirerek yaşamlarını kazanmalarını ya da birer ev kadını olarak daha yeterli olabilmelerini sağlamak |
930 | olgunluk | Hücreler, örgenler, beden ve zihnin görevleri bakımından gelişmenin en üst sınıra ulaştığı ve büyümenin son bulduğu evre. 2. Yetişkinlik. |