1351 | üçüncü dörtte birlik (nokta): | Bir ölçekte deneklerin yüzde 75'inin üzerinde bulunduğu varsayılan nokta. |
1352 | ülkü | 1. Gerçekte değil de ancak düşüncede var olan şey. 2. Erişilmesi düşünülmeyen ya da her zaman gerçekleşemeyen, ancak uğrunda özveride bulunmaktan çekinilmeyen yüce düşünce, dilek. |
1353 | ünite | 1. Bir ders programının ya da bir ders kitabının başlıca bölümlerine verilen ad. 2. Öğretmenin gözetim ve denetimi altında öğrencilere belirli bir süre içinde ve eğitim amaçlarına uygun olarak birtakım bilgi, beceri ve anlayışlar kazandırmayı öngören, bel |
1354 | üniversite | Genellikle fen, edebiyat, hukuk, tıp, mühendislik gibi alanlarda eğitim ve araştırma yapan fakültelerden oluşan yüksek öğretim kurumu. |
1355 | üniversite yönetim kurulu | Rektörün başkanlığında, öğretim görevi başında bulunan bir önceki rektörle, rektör yardımcılarından, fakülte dekanlarından ve doğrudan doğruya üniversiteye bağlı yüksek okul yönetmenlerinden oluşan yasa, tüzük ve yönetmelik hükümleriyle senato kararlarını |
1356 | üniversiteli | Üniversitede okuyan öğrenci. |
1357 | üst disiplin kurulu | İl merkezlerinde Millî Eğitim yönetmeninin ya da görevlendireceği bir yönetmen yardımcısının başkanlığında, il merkezinde bulunan her türlü orta dereceli okulların yönetmenlerinden oluşan ve okullardan gönderilen disiplin kurulu kararlarını inceleyip onay |
1358 | üstün özel yetenekli çocuklar | bk. özel yetenekliler. |
1359 | üstün zekâlı çocuklar | Geçerli ve güvenilir zekâ testlerinde sürekli olarak 130 ve daha yukarı zekâ bölümü sağlayan kendi yaşıtlarından rasgele seçilmiş bir kümenin yüzde 98'inden üstün olan çocuklar. |
1360 | üstünlük duygusu | Kişinin belli bir yetersizlik duygusunu gizlemek için yararlandığı, üstünlük varsayımına dayalı ruh durumu. |
1361 | üstyapı | Ekonomik altyapının etkisinde gelişen hukuk, ahlak, eğitim, sanat, din ve benzeri alanlarla ilgili düzgü, ilke ve kurallardan oluşan toplumsal yapı. |
1362 | varoluşçu ruhbilim | İnsan davranımının, olabilirlik açısından ya da ülküsel bakımdan değil de duyumlar, imgeler ya da duygular gibi gerçek ve nesnel verilere göre incelenmesi gerektiğini savunan ruhbilim görüşü. |
1363 | vekil öğretmen | Hasta ya da özürü olan bir asil öğretmenin yerine derse giren ve onun öteki görevlerini de yapan geçici öğretmen. |
1364 | veli | Okula giden bir çocuğun her türlü davranış ve tutumundan sorumlu olup onunla ilgili işleri izleyen kimse. |
1365 | veri | 1. Sonuç çıkarmak, çıkarsama yapmak, ya da bir incelemeyi sürdürmek için gerekli olaylara, ilişkilere ve sayısal ham bilgilere verilen ad. 2. Bir araştırmada sorunun çözümünü sağlamak amacıyla derlenen bilgiler. |
1366 | verim | Bir öğretim etkinliği sonunda öğrencilerin başarı durumlarına göre elde edilen sonuç. |
1367 | verimlilik | Belli bir sürede bir öğrencinin, bir öğrenci kümesinin ya da bir eğitim kurumunun yaptığı çalışma ya da gösterdiği başarı. |
1368 | yabancı dil | Öğrencilere, akademik, toplumsal ve meslekle ilgili gelişmelerine katkıda bulunmak amacıyla anadili dışında öğretilen dil. Fransızca, Almanca, İngilizce gibi. |
1369 | yabancı okullar | Yabancılarca açılmış bulunan ve Özel Öğretim Kurumları Yasası hükümlerine göre etkinlik gösteren okullar. |
1370 | yabancı öğrenci | Öğrenim yapmak için bir başka ülkeye giden ve orada okuyan öğrenci. |
1371 | yabancı öğretmen | Kendisiyle yapılan bir sözleşme gereğince belli bir süre herhangi bir okulda ders veren yabancı uyruklu öğretmen. |
1372 | yaderklik | 1. Başkalarınca yapılan yasalara ve konan kurallara uyma. 2.-Kendini yönetememe, kendi kendine karar verememe durumu. 3. Bir insan topluluğunun yabancı kişilerce yönetilmesi. |
1373 | yadgerekircilik | Neden ve sonucun birbirini izlemesinde kesin bir zorunluk olmadığını yenilik, bağımsızlık ve şans gibi etmenlerin de neden - sonuç bağıntısı kadar olaylar arasındaki ilişkiyi belirlediğini ileri süren, bu bakımdan gerekirciliğin karşıtı olan öğreti, bk. g |
1374 | yan tutma | Örnekleme işleminde, konuyu canlandırma niteliği yönünden deneklerin seçimine gereken önemin verilmemesi yüzünden yapılan yanlışlık. |
1375 | yanılma | Sayılamada dikkatsizlik ya da unutkanlık yüzünden hesaplama işlemlerinde, verilerin yorumlanmasında yapılan yanlışlık. |
1376 | yanılsama | Duyu ergenlerinin aldanması bir görünüşün gerçek sanılması bir görünüşü gerçek sandıran duygu ve us yanılması. |
1377 | yankıca | 1. Bir sözcüğü ya da cümleyi anlamını bilmeden yineleme. 2. Başkalarının kullandığı sözleri elde olmayarak yineleme biçiminde kendini gösteren zihin bozukluğu. 3. Çocukların, konuşmayı öğrenmeye başlarken her duyulanı anlamadan ya da pek az anlayarak süre |
1378 | yanlış çözümlemesi | Bir testte öğrencilerin yaptığı yanlışların sıklık bakımından sayımı ve belirtilmesi işlemi. |
1379 | yansıtıcı teknik | Denekten, mürekkep lekeleri, resimler, bitmemiş cümleler vb. bir dizi uyaran arasından seçtiği herhangi birine özgürce tepki göstermesi istenen kişilik inceleme yolu. |
1380 | yansıtma testleri | Bir kimsenin birtakım cümleler ya da belirsiz resimler üzerinde yaptığı yorumlarla birtakım kişilik özelliklerini ortaya çıkaran testler. |