151 | bilinç | 1. Duyum, heyecan, düşünme ya da başka bir ruh etkinliğiyle nitelenen durum, 2. Ben'in kendi etkinlik ve duygulanmalarını sezebilmesi. 3. Geniş anlamda zihin. 4. Bir topluluktaki ruhsal etkinliğin ya da ruhsal durumların tümü. |
152 | bilinçaltı | 1. Bilinçte hiç yer almayan ya da henüz bilinç yüzüne çıkmayan ruh durumlarının niteliği. 2. Bilinçte hiç yer almayan ya da henüz bilinç yüzüne çıkmayan. |
153 | bilinçdışı | 1. İnsan ruhunun, baskı altında tutulan isteklerle bunlara bağlı düşüncelerden oluşan ve bilince ulaşamayan bölümü. 2. Bilinçten yoksun olan ya da henüz bilincine erişilmemiş olan. |
154 | bilinemezcilik | 1. Bilginin saltık ve güvenilir olmadığını ileri süren türlü öğretilere verilen genel ad. 2. Dinsel ve fizikötesi konularda kuşkucu bir düşüncenin belirtilerini taşıyan felsefe görüşü. |
155 | bilme | 1. Bir şeyi anlamış ya da öğrenmiş bulunma. 2. Bir şeyi yapmaya alışmış olma, elinden gelme. 3. Tanıma, anımsama. |
156 | bilmesinlercilik | Kimi toplumsal sınıfların belli bir eğitim düzeyini aşmaması ve aydınlatıcı birtakım bilgilerle donatılmaması gerektiğini ileri süren ve genellikle özgür düşüncelere karşı koyanların tutumuna verilen ad. |
157 | bireşim | 1. Ayrı ayrı düşünce ve duyum öğelerinin birleşip bir bütün oluşturması. 2. Türlü bulgu ve görüşlerin, genel bir düşünceye varmak amacıyla, karşılaştırılıp değerlendirilmesinden sonra birleştirilmesi işlemi. 3. Sözcük bölüklerinin bir araya getirilerek ok |
158 | bireşimsel yöntem | Öğretimde bir konunun yalınç öğelerini ya da ayrı ayrı olayları bir araya toplayarak onlardan bireşimsel bir bütün oluşturma ya da bir sonuca varma yolu. |
159 | birey | 1. Belirli bir tür içinde kimi özellikleriyle öbürlerinden ayrılan ve bölünmez bir bütünlüğü olan varlık. 2-Bir toplumu oluşturan birimlere verilen ad. |
160 | bireycilik | 1. Toplum yaşayışında temel amacın, bireylerin başarı ve mutlulukları olduğu düşüncesini ileri süren öğreti. 2. Toplumun, bireylere ve kümelere geniş bir özgürlük tanıdığında gelişeceğine ve mutluluğa kavuşacağına inanan toplumbilim görüşü. 3. Bütün değer |
161 | bireyi tanıma bölümü | Her bir öğrenciyi birey olarak başkalarından ayırmaya ve onun gelişimini gerçeğe uygun biçimde göstermeye yarayan bilginin toplanması, yazılması ve değerlendirilmesi ile görevli kılavuzluk bölümü. |
162 | bireysel ayrılıklar | 1. Bireyler arasında yetenek, ilgi, erek ve gereksinmeler yönünden görülen başkalıklar. 2. Bütünü ile bir kimseyi başkalarından ayıran özellikler. 3. Bir ya da daha çok özellik bakımından bireyler arasında görülen değişiklikler ya da sapmalar. |
163 | bireysel danışma | 1. Öğrencinin karşılaştığı bir güçlüğü yenmesi, bir sorunu çözmesi için kendisine doğrudan doğruya kişisel olarak yol gösterme. 2. Bu gibi konularla ilgili klavuzluk hizmetlerine verilen ad. |
164 | bireysel gelişme planı | Her öğrenciye kendine özgü bir hızla ilerleme olanağı sağlayan çalışma programı. |
165 | bireysel görüşme | Danışman ile yalnız bir kişi (öğrenci) arasında geçen görüşme. |
166 | bireysel oyun | Çocuğun, arkadaşa gerekseme duymadan kendi kendine oynayabileceği oyun. |
167 | bireysel öğretim | 1. Her çocuğun kişisel gereksinmelerini karşılamak ve sorunlarını çözebilmek amacıyla kılavuzluk etkinliklerinden yararlanmaya çalışan öğretim tutumu. 2. Öğretim gereçlerinin, her öğrencinin kişisel yetenek ve ilgisine karşılık verecek biçimde hazırlanıp |
168 | bireysel ruhbilim | 1. Bireyler arasında var olan ayrılıkları konu alan ruhbilim dalı. 2. Alfred Adler'in, hastalık belirtilerinin gözlemlerine önem veren, bireysel ayrılıklar üzerinde duran ruhçözümsel kuramına verilen ad. |
169 | bireysel testler | Dikkatlice not almayı ve sözlü yanıtı gerektirdiğinden ya da başka bir nedenle yalnızca bir kişiye uygulanabilen testler. |
170 | bireysel uyum | Bir kimsenin, kendi gereksinme ve yeteneklerine uygun biçimde, bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden içinde bulunduğu çevrenin isteklerini karşılaması eylemi. |
171 | bireyselleştirilmiş öğretim | Öğrenciler arasındaki bireysel ayrılıkları göz önünde tutan, her öğrenciye kendi anıklığı ve yeteneği ölçüsünde ilerleme olanağını sağlayan öğretim. |
172 | bireyselleştirme | Bir kimseyi başkalarından ayıran özelliklerin, öğrenme ve olgunlaşma süreci içinde geliştirilmesi. |
173 | birinci dörtte birlik (nokta) | Bir ölçekte deneklerin yüzde 25'inin üzerinde bulunduğu varsayılan nokta yüzde 25'lik nokta. |
174 | birleştirilmiş sınıf | Bir sınıfa düşen öğrenci sayısının azlığı ve bu gibi sınıflara ayrı birer öğretmen verilemeyişi nedeniyle birden çok sınıfın birleşmesinden oluşan ve tek bir öğretmenin yönetiminde bulunan sınıf. |
175 | birleştirilmiş sınıf öğretimi | Birçok sınıfın bir araya getirilerek bir öğretmence yetiştirilmesi. |
176 | birleştirimci düşünce | 1. Birbirine uymayan, birbiriyle kaynaşmayan ilke ve verilere dayalı düşünce. 2. İlkel insanda ya da çocukta, nesnelerin açık ve seçik algılanmasından önce gelen karışık ve bulanık düşünce biçimi. |
177 | birleştirimcilik | Genellikle felsefe ve din konularında birbirine benzemeyen birtakım görüşleri ya da birbiriyle çelişkili durumda bulunan düşünceleri uzlaştırmaya, birleştirmeye çalışan öğreti. |
178 | birlikte değerlendirme | Bir ya da birçok öğrencinin durumunun öğretmen ile birlikte öteki öğrenciler ya da ilgililerce birlikte değerlendirilmesi. |
179 | birlikte oyun | 1. İşbirliği yapmayı ve yarışmayı gerektiren oyun. 2. Eğlendirici ve dinlendirici niteliği yanında toplum yaşamının gerektirdiği yardımlaşma, dayanışma gibi eğitsel değerleri de içeren oyun. |
180 | bitirme sınavı | Belli öğretim basamaklarında bulunan okulları bitirme durumunda olan öğrencilerin, bir diploma ya da derece almak için girdikleri sınav. |