1621 | ışıklama süresi | Sinema Bir konunun görüntüsünün tam ve başarılı olarak duyarkata saptanması için gerekli ışıklamanın devam ettiği süre. |
1622 | ışıklama yarığı | Optik seslendirme dizgesinde, aynalı galvanometreden gelen ışın demetinin film üzerine düşmeden önce geçtiği yarık. |
1623 | ışıklı benek | bk. benek |
1624 | ışıklılık | S) TV. Bir merceğin geçirebileceği en çok ışık niceliği. (Bağıntılı açıklıkla aynıdır). |
1625 | ışıkölçer | Sinema/TV. Çeşitli ışık koşullarına göre en uygun sonucun alınabilmesi için duyarkat üzerine ne kadar ışık düşmesi gerektiğini bildiren aygıt. |
1626 | ışıkölçümü | Sinema/TV. Belirli bir ışık kaynağından gelen ışık yeğinliğinin ölçülmesiyle uğraşan bilim kolu. |
1627 | ışıközü | Sinema/TV. Işığın dalga yinelenimine göre belirli bir erke taşıyan öğesel tanecik. |
1628 | ışıkta takma | Sinema Boş filmin alıcıya aydınlık bir yerde takılabilmesi durumu. |
1629 | ışıkyayan ışıtaç | TV. Bazı özdeklerin, ışık etkisiyle elektron salması temeline dayanan ışıtaç. |
1630 | ışıldak | Sinema/TV. Bir görünçlüğün aydınlatılmasında kullanılan, güçlü bir ışık kaynağı bulunan, özel yapısıyla bu ışık kaynağından çıkan ışık demeti düzenlenebilen ışıtaç. |
1631 | ışıldama | TV. Herhangi bir cismin, yüksek sıcaklık (akkorluk) dışında herhangi bir nedenle ışık yayması özelliği. |
1632 | ışıldar | TV. Işıldama özelliği taşıyan (özdek). |
1633 | ışıma | Sinema/TV. Elektromıknatıs dalgalar biçiminde yol alan erke. |
1634 | ışın demeti | Sinema/TV. 1. Belirli bir yönde yol alan ışınım. 2. (Özellikle) Işık ışınlarının oluşturduğu demet. |
1635 | ışınım | Sinema/TV. 1. Herhangi bir kaynaktan herhangi bir ışın, dalga devinimi ya da taneciğin yayılması. 2. Bir elektrik yükünün ivmesinden doğan, elektrik ve mıknatıslı alanlarla ilgili erkenin dalgalarından oluşan ışınım elektromıknatıs ışınım. |
1636 | ışınır | TV. Işınırlık özelliği taşıyan (özdek). |
1637 | ışınır görüntülük | TV. Bir eksiuç ışıtacının ya da almaç ışıtacının, iç çeperi ışınır özdekle sıvalı, elektron topunun gönderdiği elektron demeti çarpınca, görüntülüğün önünde ışıklı görüntü oluşturan düz bölümü. |
1638 | ışınır ışıtaç | Sinema/TV. İç çeperi ışınır özdekle sıvalı, içindeki çok alçak basınçlı cıva buğusunda elektriksel boşalma sonucu ortaya çıkan morötesi ışınları ışığa dönüştüren ışıtaç çeşidi. |
1639 | ışınırlık | TV. Bazı özdeklerin, Röntgen ışınları, morötesi ışınları gibi bazı dalga uzunluklarından erke alması, bunu çok kısa süre tuttuktan sonra başka bir dalga uzunluğunda (görülebilir ışık olarak) yayabilmesi özelliği. |
1640 | ışıtaç | Sinema/TV. Sinema ve televizyon çalışmalarının çeşitli aşamalarında, özellikle aydınlatmada, yapma ışık kaynağı olarak kullanılan ve değişik yapıda, boyda, güçte çeşitleri olan aygıt. (Genellikle, havası boşaltılmış ya da içinde özel bir gaz bulunan camdan bir kap içinde bir telin elektrik akımıyla akkor duruma geçirilmesiyle çalışır). |
1641 | ışıtaç boynu | bk. boyun |
1642 | ızgara | TV. Radyo ışıtaçlarında eksiuç ile artıuç arasına yerleştirilen ızgara biçiminde elektrikucu. |
1643 | ızgara etkisi | TV. 1. Görüntü-ortikon, vidikon çeşidi ışıtaçlardaki ızgaranın iyi yerleştirilmemesinden dolayı, resimde ızgara görünüşünde ortaya çıkan kusur. 2. Aynı görünüşün, yinelenmiş geometrik biçimlerdeki (örneğin damalı giysi, geometrik biçimlerdeki desenler...) konuların aktarılmasında ortaya çıkması. 3. Bir televizyon yayınının komşu bir yayının dalgalarından etkilenmesi sonucu doğan benzer görünüş. |
1644 | iç | Sinema/TV. 1. Kapalı yerlerde geçen görünçlükleri içine alan çekim. 2. İşlikte, kapalı yerlerde çevrilmiş çekim. Dış'ın karşıtı. |
1645 | iç dalgalık | TV. Almacın içine yerleştirilmiş dalgalık çeşidi. |
1646 | iç direnç | Sinema/TV. Bir devrenin, dalgalı akımın geçişine gösterdiği direncin ölçüsü. (Bu direnç, bu dalgalı akımı geçirmek için gerekli gerilimin (volt), devreden geçen akımın yeğinliğine (amper) bölünerek bulunur). |
1647 | iç direnç dönüştürgeci | Sinema/TV. İç dirençleri birbirine uymayan elektronik aygıtları ya da dalgalık ile almaçları birbirine bağlarken araya takılan ve iç dirençleri birbirine uygun duruma geçiren aygıt. |
1648 | iç içe film (çevirme) | Sinema (Türkiye'de) Bir film çevrilirken, aynı çevirim takımından, aynı oyunculardan, aynı bezemlerden yararlanılarak ikinci, üçüncü bir film çevirme ya da bunlara gereç hazırlama. |
1649 | iç kurgu | Sinema Çeşitli uzunluklarda ve niteliklerdeki çekimlerin belirli bir düzenle sıralanışından sağlanan sonucun, genellikle çok uzun bir çekim-ayrım içinde başka yöntemlere başvurularak elde edilmesi. (Bu yöntemlerin başlıcaları alıcı devinimleri, derinlemesine görüntü, görüntü düzenlemesi, oyundur. İç kurgu sonucunda bireşimci kurgu ortaya çıkar). |
1650 | içbükey görüntülük | Sinema Bazı geniş görüntülük işlemlerinde kullanılan ve izleyiciden yana olan yüzeyi bir yay parçası gibi değirmi olan görüntülük. |