1741 | işlik günü | Sinema Çevirimin işlikte yapıldığı günler işlikte çalışılan günler. |
1742 | işlik işçisi | Sinema/TV. Bezemleri söküp kuran, alıcı devinimlerini kolaylaştıran, uygulamanların çalışmalarına yardım eden kimse. |
1743 | işlik sözleşmesi | Sinema Herhangi bir işliğin bir bölümünün ya da tümünün, hizmetleriyle birlikte ya da bunlarsız bir yapımcıya ya da çevirim takımına hangi koşullarla çevirim için kiralandığını belirten sözleşme. |
1744 | işlik yönetimi | Sinema/TV. Bir işliğin çalışmalarının düzenlenmesi, bu çalışmaların yürütülmesi. |
1745 | işlik yönetmeni | Sinema/TV. İşliğin yönetimini üstlenen kimse. |
1746 | işlikte canlı yayın | TV. Canlı yayının işlikte gerçekleştirileni işlikteki izlencenin herhangi bir gereç üzerine saptanmaksızın aynı anda yayına verilmesi. Dışarıda canlı yayının karşıtı. |
1747 | işlikte çevirim | Sinema İşlik düzlüğünde gerçekleştirilen çevirim. |
1748 | işlikte sınama | TV. Sınama salonunda değil düzlükte yapılan, böylelikle oyuncuların ve uygulamanların, izlencenin gerçekleştirileceği yere göre hazırlanabilmelerini sağlayan sınama. |
1749 | İtalyan kovboy filmi, makarna western (a.) | Sinema 1963 yılına doğru, tarihsel filmler ve cinsel sömürü filmlerinin yanı sıra ortaya çıkan ve kısa süre içinde nicelik yönünden büyük bir sayıya ulaşan kovboy filmleri. Amerikan kovboy filmlerini temel almakla birlikte, her şeyden önce tecimsel amaçları gözeten bu filmlerin çoğu, Amerikan takma adları kullanan İtalyan, İspanyol, Alman yönetmenleri, İtalyan oyuncuları tarafından çok kısa süre içinde, ufak bütçeyle ve baştan savma bir tutumla çevrilmekteydi. Daha çok, gelişmiş ülkelerin üçüncü, dördüncü sınıf sinemaları ve az gelişmiş ülkelerin izleyicileri için hazırlanan bu filmlerde devingenlik, sadizm, cinsellik, çarpıcılık, gülmece, uygulayımsal gösteri ve her çeşit başıboşluk en göze çarpan özelliklerdi. |
1750 | iyi çekim | Sinema Günlük çekimler arasından asıl filmde kullanılmak üzere ayrılmış başarılı çekim. |
1751 | iyi film | Sinema Sanat yönünden belli bir düzeyin üstüne ulaşan, başarılı film. |
1752 | iyon | TV. Elektrik yüklü atom ya da atom kümesi. (Pozitif yüklü iyonlar (katyonlar), atomun ya da atom kümesinin elektriksel yönden yansızlığı için gerekenden daha az elektron taşırlar negatif yüklü iyonlardaysa daha çok elektron vardır). |
1753 | iyonlaşma | TV. Elektron kazanma ya da yitirmeden dolayı iyon oluşumu içinde iyon oluşma. |
1754 | iyonyuvarı | TV. Yer gazyuvarının 80-400 km yükseltideki yukarı katmanı. (Güneşten gelen morötesi ışınım ve röntgen ışınlarından dolayı, gazyuvarındaki atom ve moleküller iyonlaştığı için, iyon yuvarında çeşitli elektriksel iletken katmanlar yer alır. Bundan dolayı da iyonyuvarı, radyo yinelenimlerindeki elektromıknatıs ışınımları yansıttığından, kıtalararası radyo yayınlarında yararlıdır). |
1755 | iz bırakma | TV. Çeşitli nedenlerden dolayı, bir konunun negatif görüntüsünün, bunu izleyen görünçlüğün üzerine çıkarak kısa ya da uzun bir süre devam etmesi. |
1756 | izdem | Sinema/TV. Bir filmin, bir televizyon oyununun içeriğini, özünü en kısa yoldan özetleyen ana düşünce dramatik yapının çekirdeği ilk görüntülerden son görüntülere dek geliştirilip işlenen ana düşünce. |
1757 | izge | Sinema/TV. 1. Elek-tromıknatıslı ışınımların, kendilerini oluşturan dalga uzunluklarına ya da yinelenimlere ayrıldıklarında sağlanan sonuç. (Görünür ışık bölümünde bunun iyi bir örneği, beyaz ışığın bir optik biçmeden geçtiğinde ortaya çıkan renkler kuşağıdır). 2. İnsan kulağının algılayabileceği ve değerlendirebileceği ses dalgaları yineleniminin kuşağı ses izgesi. |
1758 | izleme | Sinema 1. Bir filmin, göstericiyle görüntülüğe yansıtılan ya da bakımlıkta oynatılan görüntülerini görme. TV. 2. Bir almacın görüntülüğündeki görüntüleri görme. |
1759 | izleme uzaklığı | Sinema 1. Görüntülüğün boyuna göre, en öndeki ve en arkadaki sıraların ne kadar uzakta yer alması gerektiğini belirleyen ölçün. TV. 2. Görüntülüğün boyuna göre almaca en yakın izleyicinin bulunması gereken nokta. (Bu nokta genellikle resim eninin 5-7 katıdır). |
1760 | izlemek | Sinema 1. Film izleme eylemi. 2. Televizyon izleme eylemi. |
1761 | izlence | Sinema/TV. 1. İletişim araçlarıyla oluşturulan bilgilerin, izlencelerin tümü. Sinema 2. Bir sinemanın bir gösterimindeki filmlerden oluşan, belirli bir süre sonunda yerini başka filmlere bırakan gösterisi. 3. Belirli tarihlerde ve gösterimlerde hangi filmlerin yer alacağını, bu filmlerle ilgili kısa bilgileri veren yazı. TV. 4. Belirli bir televizyon yayacının bir gün içinde değişik bölümlerden oluşan yayınlarının tümü. 5. Bu yayın içinde kendi başına bir bütün oluşturan bölümlerden her biri. 6. Bu bölümlerin sıralanış ve saatlerini gösteren, bunlarla ilgili kısa bilgiler veren yazı. |
1762 | izlence adı | bk. ad |
1763 | izlence bölümü | TV. İzlenceleme işini yapan, izlence çizelgesini hazırlayan, bunların aksaksız olarak uygulanmasını düzenleyen, gereğinde yedek izlenceleri yayına koyan bölüm. |
1764 | izlence çizelgesi | TV. 1. Bir izlencenin yayın günü, saati, süresi, konusu, yapımcısı, yönetmeni ve yapımla ilgili bütün gerekli bilgileri kapsayan çizelge. 2. Belirli bir süre içinde bu çeşit ayrı ayrı izlencelerin birleştirilmesinden oluşan çizelge. |
1765 | izlence değişimi | TV. Ulusal ya da uluslararası televizyon ağlarında yer alan yayaçlar arasında karşılıklı televizyon izlencelerinin alınıp verilmesi işi. |
1766 | izlence dergisi | Sinema Bir sinemada gösterilen filmin tanıtma yazılarını, özetini veren, gelecek izlenceyi açıklayan ve izlence değiştikçe yayımlanan dergi. |
1767 | izlence işliği | TV. Vericiden önce yer alan ve işliklerden, film yayın aygıtlarından, dışarıda yayın takımından gelen izlence öğelerini birleştiren işlik. |
1768 | izlence sunucu | bk. sunucu |
1769 | izlence taslağı | TV. Yayına başlamadan önce sunucuya verilen ve sunacağı izlencelerin saatlerini, konularını, yapıma katılan sanatçı ve uygulamanları belirten metin. |
1770 | izlence yapım merkezi | bk. yapım merkezi |