331 | hikâye sorusu | (Söz sanatı terimi) Bir şey anlatılırken sırf ifadeye kuvvet vermek veya beklenmedik bir olay karşısında kalındığını anlatmak için kullanılan soru. Bugün yolda yağmura tutulmaz mıyım! gibi. |
332 | hikayeci | Dinlemece uyduran veya hikâye yazan kimse. |
333 | hikâyeleme | Edebiyat bakımından, olayların anlatılma işi. |
334 | hing | (Çince) Çin edebiyatında, bir olayın doğurduğu fikir çağrışımlarına dayanan şiir türü. |
335 | hokku | (Japonca) bk. haikai. |
336 | hoyratçıl üslûp | «Sert roman» türünde kullanılan, gerçeği olduğu gibi, hiç yumuşatmadan anlatan çiğ ve hoyratça üslûp. |
337 | hüsnü iptida | (Divan edebiyatı terimi) bk. Beraati istihlâl. |
338 | hüsnü makta | (Divan edebiyatı terimi) Bir gazelin sondan ikinci beyti. |
339 | hüsnü matla | (Divan edebiyatı terimi) Bir gazelin ikinci beyti. |
340 | ıra komedisi | Konu olarak belli bir ırayı ele alarak gelişimlerini gösteren komedi. (Ira: seciye) |
341 | ıra romanı | Belli bir ırası olan bir kişi üzerine kurulan roman. (Ira: seciye) |
342 | ıraklama | (Söz sanatı terimi) Söz arasında asıl konudan uzaklaşma ve böylece söylenen söz. |
343 | ışıncılık | İzlenimcilik sonrasının Rusya'daki şekillerinden biri. (ışın: şuâ) |
344 | ızmar kablezzikir | (Divan edebiyatı terimi) (Söz sanatı terimi) İbarede bir ismi söylemeden önce onu bir zamir ile anlatmak. O da olmuş vatancüda seyyar, Ne hazin ağlıyor şu ebri bahar gibi. |
345 | iamb dizeleri | Fransız yergili koşuk şekillerinden biri ki biri oniki, biri sekiz olmak üzere devam eden dizeler halindedir. |
346 | ibda | (Divan edebiyatı terimi) Güzel bir buluş. |
347 | ibret oyunu | Kişileri oranlamalardan (temsili istiarelerden) ibaret bulunan ve ahlakı yükseltmeğe hizmet maksadiyle yazılan, orta çağ sahne oyunu. |
348 | iç söyleniş | İnsanın hatırına, kendi kendine gelen ve aralarında en çoğu ancak çağrışım bağlantısı bulunan bilinçli veya bilinçaltı düşünceler ki yirminci yüzyıl başlarında bazı romancılar tarafından kahramanlarının konuşmalarına katılmıştır. |
349 | iç uyumlaşım | (Söz sanatı terimi) Sözün, dil bilgisi kurallarına uyacak yerde, zihnimizdeki düşünceye uyarak anlatılması. Bilet kulübesi önünde müterakim halk parmaklıklı kapıya doğru hücum ederler. Bu insan sağnağı o uzun iskelenin üzerinden biri birini iterek koşuşu |
350 | içtencilik | Ruhun gizli heyecanlarını anlatma yolunda olan edebiyat çığırı. |
351 | idil | Konusunu kır veya çoban hayatından alan kısa aşk deyişi. |
352 | iğneleme | Birine veya bir şeye dokundurmak maksadiyle yazılan kısa ve iğneleyici koşuk. |
353 | iğrak | (Divan edebiyatı terimi) (Söz sanatı terimi) Obartmanın (mübalâğanın) ikinci derecesi ki pek makbul sayılmazdı. |
354 | iğreti | (Söz sanatı terimi) İğretilemede iğreti olarak alınan kelime. |
355 | iğretileme | (Söz sanatı terimi) Açık ve kapalı iğretilemenin ortak adı. Bunlara bak. |
356 | iğretileme öğeleri | (Söz sanatı terimi) Beştir: İlişik, Aykırılık, İğreti, İğrelti, İğretilik. Bunlara bak. |
357 | iğretili | (Söz sanatı terimi) İğretilemede iğreti kelime ile anlatılan şey. |
358 | iğretilik | (Söz sanatı terimi) İğreti ile iğretili arasında düşünülen ve ona dayanılarak iğretileme yapılan ilişik. |
359 | ikfa | (Divan edebiyatı terimi) Eski yazıda sesleri bir olan ayrı harflerle uyak yapma. |
360 | iki uyaklı | Dizeleri ikişer uyaklı olarak düzülmüş koşuk. |