31 | anıştırma | (Söz sanatı terimi) Bir şeyi, bir olayı, hatıra getirecek bir sözü bilerek söyleme. |
32 | anlam | Bir kelimenin, veya kelimelerden meydana gelmesi dolayısıyla, bir cümle veya sözün anlattığı fikir. (HARFİ HARFİNE ANLAM, Sens littéral ÖZ ANLAM, Sens propre). |
33 | anlam aykırılığı | 1. Bir metinden çıkarılan anlamın asıl anlama uygun olmaması. 2. Okumada, söylemede, deyitlemede, alınan tavrın, ağızdan çıkan sözlerdeki anlama uygun düşmemesi. |
34 | anlam oyunu | (Söz sanatı terimi) Birinin söylediği bir kelimeyi öbürünün, önceki anlamdan ayrı bir anlamla tekrarlaması. Kaleme devam edip etmediği sorulan birisi hakkında verilen şu karşılık gibi : Kendi bazen gelir, amma sözü gelmez kaleme. |
35 | anlam yanacı | bk. Yanaç ve Türek yanacı. |
36 | anlamdaşlık | (Söz sanatı terimi) Bir sözde anlamdaş veya anlamları yakın olan kelime yahut ifadelerin bir arada kullanılması. Artık sustu, sesi çıkmıyor, gibi. |
37 | anlatımlı | Fikir ve duyguyu iyice anlatan. |
38 | anustub | (Sanskritçe) Veda Sanskritçesinde kullanılan ve onaltı heceli olan tartının adı. |
39 | aralık oyun | Eskiden tiyatroda, perde aralarında yapılan koro, balet, dans gibi eğlendirici oyun. |
40 | ardıl | Uyaklardan sonra aynı görevde olmak üzere tekrarlanan aynı kelime. |
41 | ardıllı | Ardılları olan (uyak). |
42 | ardışık uyarlama | Birinci dizeyi ikincisi ile ve üçüncüyü dördüncüsü ile (ve sonuna kadar böylece) uyaklı kılma şeklindeki uyak düzeni. |
43 | argo | Aynı meslek veya aynı topluluk sınıfı arasında kullanılan özel kelimeler veya dil. |
44 | arıtçılık | 1. Gramere ve kullanışa uymıyan kelime ve deyim kullanmamak mesleği. 2. Eski bir üslûba dönmek isteği. 3. Bir dilden, yabancı kelimeleri çıkarma çabası (ARITÇI, Tasfiyeci, Puriste). |
45 | artçı | Geçmiş bir sanat veya edebiyat çığırını devam ettiren (hareket, sanatçı...). |
46 | artık uyak | Birden artık hecesi olan uyak. |
47 | artıklama | (Söz sanatı terimi) Aynı fikri başka başka deyimlerle tekrarlama. |
48 | artımlama | (Söz sanatı terimi) Söze kuvvet vermek için, bir fikri gereksiz gibi görünen kelimelerle tekrar etme. Kulağımla duydum. Gözümle gördüm, gibi. (ARTIMLAMALI, Pléonastique). |
49 | artlık | Bir eserin sonuna konulan bildiri. |
50 | asalet | (Divan edebiyatı terimi) Sözde bayağı kelime ve deyimler bulunmamak hali. |
51 | askı | (Halk edebiyatı terimi) Saz şâirleri arasında yapılan deyiş yarışında üstün gelene verilmek üzere duvara asılan tabanca, kumaş gibi ödül. |
52 | askı indirmek | (Halk edebiyatı terimi) Saz şâirleri arasında yapılan yarışmada üstün çıkıp askıyı kazanmak. |
53 | âşık | (Halk edebiyatı terimi) Saz şâiri. |
54 | aşırı evirtim | bk. Evirtim. |
55 | aşırılıkçılık | İzlenimcilik sonrasının İspanya'daki şekillerinden biri. |
56 | aşırmak | Başkasının eserinden parçalar alıp kendinin imiş gibi göstermek (AŞIRMA, intihal, Plagiat AŞIRMACI, Plagiaire). Not : (Bu kelime aylesi «malımsamak» fiilinden de türetilebilir. Okuyucularımızdan teklif bekleriz.) |
57 | atalar sözü | İfade sanatlarına bürünmüş eski söz: Aç ne yemez, tok ne demez üzüm üzüme baka baka kararır gibi. |
58 | atasözü | bk. atalar sözü. |
59 | ayak | (Halk edebiyatı terimi) 1. Uyak. 2. Yedekli nazımlarda üstündeki dize ile uyaklı olan yedek. |
60 | ayak açmak | (Halk edebiyatı terimi) Saz şâirleri arasında geçen bir yarışma sırasında içlerinden biri hasımlarını aynı neviden karşılık vermeğe mecbur eden muayyen ayaklı bir beyit söylemek. |