781 | tseu | (tseu) (Çince) Bir çeşit kısa Çin koşuğu ki hecelerdeki tonların düzeninden dolayı söylenirken bir müzik etkisi yapar. |
782 | tumturak | bk. Gösterişleme.bk. gösterişleme |
783 | turubadur | Yedi sekiz yüzyıl önce deyişlerini Fransanın güneyinde konuşulan diyelekle söyliyen ozanlara verilen ad. |
784 | tutku romanı | İnsanın iç âlemini, tutkularını konu olarak alan roman. |
785 | tuyuğ | (Halk edebiyatı terimi) bk. Duyuğ.bk. duyuğ. |
786 | tüm beyit | Her dizesi beş tane kısa-uzun adımdan ibaret, olan ve tam bir fikir anlatan uyaklı beyit. |
787 | tümleme | Bir eseri tamamlamak üzere yazılan kısım. |
788 | türek yanacı | (Söz sanatı terimi) Aralarında türek birliği bulunan iki kelimeyi bir arada kullanma. Yazı yazmak, Yemek yemek gibi. Türek birliği yerine anlam birliği olursa ANLAM YANACI denir, İcra etmek, laf söylemek gibi |
789 | türkmani | (Halk edebiyatı terimi) Türkmen türküsü. |
790 | türkü | Hece tartısiyle yazılmış küçük şarkı (HALK TÜRKÜSÜ, Chant populaire TÜRKÜ CÖNGÜ, Chansonnier TÜRKÜ YAZARI, Chansonnier). |
791 | türkü yakmak | (Halk edebiyatı terimi) Türküye ezgi uydurmak. |
792 | tüze sözenliği | Nesrin sözenlik türlerinden biri olup savlama, savunma ve tüzelik söylevi çeşitleri vardır. |
793 | tüzelik söylevi | Mahkemeler tatilden sonra çalışmağa başlarken büyük bir tüze adamı tarafından verilen söylev. bk. Tüze sözenliği. |
794 | uclama | Her dizenin ilk harfi, yukarıdan aşağıya doğru okununca bir kelime meydana çıkacak şekilde düzenlenen koşuk. |
795 | ufuisçilik | Onaltıncı yüzyıl sonlarında Euphues adındaki İngiliz romanında kullanılmış olan bir çeşit özenticilik. |
796 | ulantı | Bir dizede anlam tamamlanmadığı zaman onu tamamlıyacak kelimelerin ikinci diziye bırakılması. |
797 | ulusöz | Ünlü bir kimsenin hatırlarda kalan sözü. Hayatta en hakikî mürşit ilimdir gibi. |
798 | uparupaka | (Sanskritçe) Sanskrit dilinde yazılmış dramlardan onsekiz çeşidi olan ikinci sınıfın adı. |
799 | uta | (Japonca) Eski Japon edebiyatında ilkel türkülerin adı.bk. imayo |
800 | utançlama | Bazı kelime hecelerinin yan yana gelmesiyle utanç verici anlamda başka bir sözün meydana çıkması. |
801 | uyak | İki veya ikiden fazla dizenin sonunda bulunan ündeş kelimelerdeki aynı ses öbeği (UYAK MERAKLISI, Rimeur ALMAŞIK U., R. Alternées BAŞTA U., Rime initiale DÜZ U., R. couronnée EKLEME U., R. annexée İKİRCİL U., R. équivoquée ORTADA U., R. intérieure ou médi |
802 | uyar | (Söz sanatı terimi) Kapalı iğretilemede iğretinin yerine, onunla ilgili olmak üzere, kullanılan söz. Gözümden uyku akıyor misalinde suyun yerine kullanılan akıyor sözü gibi. |
803 | uyarlamak | Bir kelimeye uyak olacak başka kelime getirmek (UYAKLI, Mukaffa, Rimé UYAKLI NESİR, Seçili nesir).Başka dilden bir edebiyat eserini yerli renk ve âdetlere uygun gelecek surette az çok değiştirerek çevirmek (UYARLAMA, Adaptation UYARLANMIŞ, Adapté UYARLAY |
804 | uzatı | (Söz sanatı terimi) Sözün boşuna uzaması hali (UZATILI, Itnaplı, Prolixe). |
805 | uzatıcı | Sözü boşuna uzatan (kimse) (UZATICILIK, Prolixité). |
806 | uzatılılık | bk. uzatı |
807 | uzdeyiler | Söz veya yazı ile güzel bir anlatım sağlamağa yarayan fikir çalışmaları olmak itibarıyla dil bilgisi, söz sanatı ve şiire verilen ortak ad. |
808 | uzsöz | Hayatta yol gösterecek bir değerde bulunan kısa ve özlü söz. Bugünkü işi yarına bırakma gibi. |
809 | uzun çiftkısa adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Uzun bir heceden sonra gelen iki kısadan ibaret tartı adımı. |
810 | uzun kısa adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Uzun bir heceden sonra gelen bir kısadan ibaret tartı adımı. |