481 | tümce titremi | (Derleme.. cümle tonu) Tümcenin anlamına göre düzenlenen titrem: İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve haricî bedhahların olacaktır vb. |
482 | tümce vurgusu | (Derleme.. değer vurgusu, mantık vurgusu, sözdizimi vurgusu) Konuşma sırasında tümcenin anlamıyle ilgili olarak, sözcüklerde yer değiştirebilen ve sözcüklerin asıl vurgularından daha kuvvetli olanı. vurgu: Turgut, dün akşam İstanbul'dan geldi Turgut dün akşam İstanbul'dan geldi Dün akşam İstanbul'dan Turgut geldi örneklerinde olduğu gibi. |
483 | tümceden bağlaç | Bağlaç olarak kullanılan en çok üç sözcüktü kısa bazı tümceler: Ne de olsa, görülmesi lazım gelen bir yerdi Göğsündeki şampiyonluk madalyası onu, kim bilir, ne kadar değiştirmiş olacak Ne bileyim, gönlüm de böyle olmasını diliyordu Bolu dağında karayolları ekipleri devamlı çalışmaktadır, ne var ki, aradan yarım saat geçmeden yol tekrar kapanmaktadır Ali bize gelmezdi, nasılsa, akıl etmiş vb. |
484 | tümcemsi | Eylemsiyle ilgili sözcükler dizisi: Bugün İstanbul'dan gelen son tren çok kalabalıktı Ali, Ahmet eve gelince gitti Ali, devlet dil sınavını kazanarak, başarılı olduğunu gösterdi vb. |
485 | tümcenin ad oluşu | Başlı başına kullanılabilen bir tümcenin gerektiğinde ad olabilmesi: Çocuk uyuyor'a benziyor Geçmiş olsun'a gittik Ali kim vurdu'ya gitti Çocuk hep sevilsin ister vb. |
486 | tümcenin öğeleri | (Derleme.. cümlenin üyeleri) Tümcenin anlaşılmasında başlıca görevi yüklenmiş olan sözcükler: Özne, yüklem ve tümleçler. |
487 | tümleç | Genellikle eylemin anlamını çeşitli yönlerden tümleyen ve herhangi bir ad durumunda bulunan ya da ilgeç alan ad veya tamlama: Ali ev satın aldı Sis bütün limanı sarmıştı Küçük şeyleri dert edinen bir insan rahat edemez Çocuklar eve geldi Bu konuyu çeşitli yönlerden açıklayınız Bu plağı sizin için çalıyorum vb. |
488 | tümleç birliği | Türlü tümleçlerle kullanılan sözcüklerin tümü Uzun zamandan beri tartıştığımız bu sorunu çözmeden gitmeyelim İstanbul'dan başarıyle dönüşünüzde bol bol konuşuruz (bk. Nesne birliği, dolaylı tümleç birliği) vb. |
489 | türeme ünlü | (Derleme.. takma vokal, katma vokal) Sözcüğün aslında bulunmayan ve önseste veya içseste beliren ünlü: Rum> (Urum) , (stosyon) > istasyon, (skala) > iskele, (hükm) > hüküm, (azm) > azim, sapsağlam > sapasağlam, gepgenç> gepegenç vb. |
490 | türeme ünsüz | Sözcüğün aslında bulunmayan ve önseste veya içseste beliren ünsüz: (urmak) > vurmak, ayva> (hayva) , tüfek> (tüfenk) vb. |
491 | türemiş ad | Yapım ekiyle kurulmuş ad: Süzgeç (süz-geç) , başlık (baş-lık) , güzellik (güzel-lik) , doğum (doğ-um) , verim (ver-im) , durak (dur-ak) , geçit (geç-it) vb. |
492 | türemiş belirteç | (Derleme., türemiş zarf) Yapım ekiyle kurulmuş belirteç: İlkin (ilk-in) , akşamleyin (akşam-leyin) , gelmeksizin (gelmek-sizin) , sürünürcesine (sürünür-cesine) vb. |
493 | türemiş eylem | Yapım ekiyle kurulmuş eylem: Başlatmak, güzelleşiyor, duraklayınca, harcamak, sararmak vb. |
494 | türemiş sıfat | (Derleme., türeme sıfat) Yapım ekiyle kurulmuş sıfat: Akıllı çocuk, sarışın kız, bencil adam, askerce selam, üçer elma, beşinci sınıf, kaçar kişi, dalgın öğrenci, utangaç kadın, kırık cam vb. |
495 | türemiş sözcük | Yapım ekiyle kurulmuş sözcük: Süzgeç (süz-geç) , vergi (ver-gi) , dalgın (dal-gın) , (ben-cil) , kışın (kış-ın) vb. |
496 | türetme | (Derleme., söz yapma, kelime yapma, teşkil, yapım) Ad ya da eylem kök veya gövdesine yapım eki getirilerek sözcük kurma: Gözlükçü (göz-lük-çü) , kışla (kış-la) , sevgi (sev-gi) , sevgili (sev-gi-li) , söylenti (söyle-n-ti) , geliştirmek (gel-iş-tir-mek) vb. |
497 | türev | (Derleme., türeme, türeme kelime, türemeli kelime, türemiş kelime Yapım ekiyle kurulmuş sözcük: Sevinç (sev-inç), sevgi (sev-gi), sevinmek (sev-in-mek) , söylenti (söyle-n-ti), başlangıç (baş-lan-gıç), gözlük (göz-lük), evli (ev-li) vb. |
498 | türlü biçimli sözcük | Kök ve eki türlü biçimlerde bulunan aynı sözcük: Tirpit, tirpidin, tirpitil (çapa) alnaç, annaç, anaç, armaç (cephe, alın) vb. |
499 | ulaç | (Derleme.. bağ-fiil, zarf fiil) Belirteç olarak kullanılan eylemsi: Koşa koşa gitmek, gelip gitmek, gülerek gitmek, gelince görmek, giderken görmek, geldikçe konuşmak, geldiğinde konuşmak, görmeden gitmek, görmeksizin geçmek, görmeyeli değişmek vb. |
500 | ulaçlı birleşik eylem | (Derleme., özel bileşik fiil, birleşmiş fiil, betimleme fiili, bileşik fiil) Türkçede -i'li veya -e'li ulaçla vermek, bilmek, durmak, kalmak, yazmak eylemlerinin birleşmesinden meydana gelen ve kavramda tezlik, yeterlik, sürerlik veya yakınlık bildiren birleşik eylem: Yapıvermek (yap-ı-ver-) , sevebilmek (sev-e-bil-) , sevedurmak (sev-e-dur-) , bakakalmak (bak-a-kal-) , düşeyazmak (düş-e-yaz-) vb. |
501 | ulaçlı ikileme | Sözcükleri ulaç biçiminde bulunan ikileme: Güle güle gitmek, ağlaya ağlaya uyumak sere serpe uzanmak, bata çıka ilerlemek, düşe kalka büyümek vb. |
502 | ulama | (Derleme.. bağlantı, ulaşma, birleşme) Konuşmada art arda gelen sözcüklerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi: Tat-almak, ağaç-altı, tertip-etmek, artlarda vb. |
503 | ulusal dil | Bir ulusun kullandığı ortak dil: Türk dili, Fransız dili, Alman dili vb. |
504 | uygunluk | (Derleme.. uyumlama) Özne ile yüklemin veya bazı dillerde olduğu gibi sıfat ile adın, cins ve sayı bakımından birbirine uyması: Öğretmen geldi Öğrenciler ödevlerini yapmışlar Çocuklar oyuncaklarını paylaşamadılar Kuşlar uçuyorlar (veya uçuşuyorlar) vb. |
505 | uyuşmazlık | Sözcükte, yan yana gelen iki hecede bazı seslerin bulunmayışı. Türkçede sonsesi -k olan bir sözcüğe -k ile biten bir ek getirilince ilk -k sesi düşer: (küçük-cük) > küçücük, (bebek-cik) > bebecik, (ayak-cık) > ayacık, (sağlık-cak+la> sağlıcakla, (toparlak-cık) > toparlacık, (ufak-rak) > ufarak, (ufak-cık tefek-cik) > ufacık tefecik örneklerinde olduğu gibi. |
506 | uzak benzeşme | (Derleme.. uzaktan benzeşme, uzaktan özümleme, ırak benzeşme) Bir sözcükte bir sesin uzakta bulunan başka bir sesi etkilemesi: Etmek> ekmek, tepme> tekme vb. |
507 | uzak benzeşmezlik | Bir sözcükte yan yana bulunmayan iki aynı sesten birinin değişikliğe uğraması: Kehribar (kehlibar) , birader (bilader) , berber (belber) , fincan (filcan) vb. |
508 | uzak göçüşme | (Derleme., uzaktan geçişme, uzaktan metatez, ırak aktarım, uzaktan göçme) Bazı sözcüklerde yan yana bulunmayan i, r, s, ş gibi ünsüzlerin birbirinin yerine geçmesi: Reçel (leçer) , (kebelek) kelebek vb. |
509 | uzatma | Bazı sözcüklerde hecenin uzun okunması: Fail, tacir, imdat vb. |
510 | uzatma vurgusu | (Derleme., nicelik vurgusu, süre vurgusu) Bazı ünlülerin uzatılmasından doğan vurgu: Baş üstüne, yarın gelirim vb. |