541 | yalın belirteç | (Derleme., yalın zarf) Birleşik olmayan ve yapım eki almamış bulunan belirteç: En, pek, çok, az vb. |
542 | yalın durum | (Derleme.. yalın hal) Ad görevli sözcüğün taşıdığı kavramı bildirme durumu. Türkçede bu durumda takı kullanılmaz: Ev, bahçe, taş, düşünce, görgü, yürüyüş, elmalar, dilekler, evimiz vb. |
543 | yalın sıfat | (Derleme.. basit sıfat) Birleşik olmayan ve yapım eki almamış bulunan sıfat: Dar yol, düz duvar, bu iş, ne zaman, her insan, kaç çocuk vb. |
544 | yalın sözcük | Kökü parçalanamayan sözcük: Ev, el, gel, tat, baş, ayak, git, bu, üç, çok vb. |
545 | yalın tümce | Bir çekimli eylemle kurulan tümce: Bugün hava çok sıcak Yarın İstanbul'a gitmeliyiz Ali kitap okuyor vb. |
546 | yalın zaman | (Derleme.. basit zaman) Ekeylem kullanılmadan kurulan çekimli eylemin belirttiği zaman: Geldin (gel-din) , gelmişsin (gel-miş-sin) , geliyorsun (gel-iyor-sun) , gelirsin (gel-ir-sin) , geleceksin (gel-ecek-sin) vb. |
547 | yansıma | (Derleme.. yansıtma, taklidi kelime, tabiat taklidi kelime) Tabiat seslerini veren sözcük: Şakırtı, tıkırtı, mırıltı, tıkır tıkır, mışıl mışıl, mırıl mırıl, tak tak vb. |
548 | yansız | Bazı dillerde ne dişi ne de erkek cinsten sayılmayan sözcük: Almancada: das Haus (ev) , dos Fenster (pencere) , das Kind (çocuk) vb. |
549 | yantümce | (Derleme.. mütemmim cümle, bağlı cümle) Çekimli bir eylemden sonra kullanılan ki bağlayıcıyle ya da dilek kipi veya koşul birleşik eylemiyle kurulup temel tümceye bağlanan tümce: Öyle zannediyorum ki Ali bugün mutlaka gelir Gençler bilebilse, ihtiyarlar muktedir olabilse dünyanın işleri kolaylıkla düzelir Hava güzel olursa gezmeye gidilir vb. |
550 | yapı değişmesi | Dilde kendiliğinden veya bir etkenle oluşan yapı başkalaşması: aşçı |
551 | yapıbilgisi | (Derleme., yapıbilim, yapımbilim, şekilbilim, şekilbilgisi, kelime bilgisi) Sözcüklerde kök, gövde ve eklerinin yapısını, işleyişini inceleyen bilim. |
552 | yapım eki | (Derleme.. şekil eki, morfem, yapı eki, tekil eki) Sözcük kök veya gövdesine getirilerek sözcüğün yeni bir kavram kazanmasını sağlayan ek: -lik (göz-lük) , -ci (ev-ci) , -li (ev-li) -ine (sev-inç) , -gi (sev-gi) -daş (vatan-daş) , -dır- (sev-dir-) , -in-(sev-in-) , -leyin (gece-leyin) vb. |
553 | yapma dil | Çeşitli amaçlarla, anlaşma sağlamak için bazı dillerden seçilmiş sözcüklerle kurulan dil: Esperanto gibi. |
554 | yapmacık görünümü | (Derleme.. yapmacıklı fiil, yapmacık fiili) Gerçekte yapıldığı halde yapılmamış gibi bir izlenim veren görünüm: Anlamamış görünmek, görmemezlikten (görmezlikten) gelmek, görmemezliğe gelmek vb. |
555 | yardımcı eylem | Ad soylu sözcüklerin veya bazı eylemsilerin eylem gibi kullanılmalarını sağlayan imek, etmek, eylemek, olmak, kılmak eylemleri: Hasta idim, güzelsin, hasta etti, hükmetti, naz eyledi, zanneyledik, arz olunur, kahrolur, iyi olacak, kötü olmamalı, gelmez olmak, geçmiş olmak, gitmiş olmak, adam olmak, namaz kılmak vb. |
556 | yargı | Yüklemle bildirilen karar veya düşünce: Geleceksin, gideceğiz, yapsın vb. |
557 | yarı anlamlı sözcük | Başka bir sözcüğün yardımı olmadan yaşayamayan sözcük: Tefek (ufak tefek) , fıkı (sıkı fıkı) , mandalye (sandalye mandalye) , mırın (mırın kırın etmek) vb. |
558 | yarı ünlü | (Derleme.. yarım ünlü, yarı vokal, yarım vokal) Akıcı ünsüzlerin en bol sesli olanları: y, ğ vb. |
559 | yaşayan dil | Bir ülkede konuşulmakta olan dil: Türkçe, Fransızca, Almanca vb. |
560 | yazı | Seslerin harflerle, hecelerle veya resimlerle gösterilmesi. |
561 | yazı dili | Bir ülkede, konuşulan ağızlardan birinin yazışmalarda esas olarak kabul edilmiş şekli: Türk yazı dili, Fransız yazı dili, İngiliz yazı dili vb. |
562 | yazım | (Derleme.. yazılış, sağyazı) Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi. |
563 | yazın dili | (Derleme., edebî dil, edebiyat dili) Yazın türleri dili: Türk yazın dili, Fransız yazın dili vb. |
564 | yeni sözcük | Bir dilde kullanılmış veya kullanılmakta olan bir sözcük örnek tutularak yapılan sözcük: (yığın) gibi yayın, basın (vergi) gibi dergi (geçit) gibi taşt, yakıt vb. |
565 | yer belirteci | (Derleme.. yer zarfı, mekân katmaçları) Bir eylemin anlamını, sınırlı olmayan ve her yere uygulanabilen bir yer kavramıyle gösteren belirteç: İçeri giriniz Orada duran elbise Yukarıya çıkınız vb. |
566 | yeterlik eylemi | (Derleme.. yeterlik fiili) Olumlusu herhangi bir eylemin -e'li ulacıyle bilmek eylem kökünün birleşmesinden meydana gelen ve yeterlik kavramı veren, olumsuzu ise herhangi bir eylemin -e'li ulacıyle -me olumsuzluk ekinin birleşmesinden kurulan ve yetersizlik kavramı veren birleşik eylem: Söyleyebilmek (söyle-y-e-bil-) , yapabilmek (yap-n-bil-) , söyleyememek (söy-le-y-e-me-) , yapamamak (yap-a-ma-) vb. |
567 | yineleme | Anlamı güçlendirmek, pekiştirmek, kavramı genişletmek, zenginleştirmek amacıyla her türlü sözcük tekrarı: Bu kadronun en sevimli, sevimli olduğu kadar da en korkunç adamı odur Gül değil arkasında kanlı kefen sen misin sen misin garip vatan vb. ' |
568 | yineleme eki | Tekrar kavramı vermek üzere, bazı eylem köklerine getirilen -ele eki: itelemek (it-ele-) , serpelemek (serp-ele-) , silkelemek (silk-ele-) , kovalamak (kov-ala-) vb. |
569 | yönelme durumu | (Derleme.. yönelme hali, -e hali, verme hali, yaklaşma hali) Ad görevli sözcüğün taşıdığı kavrama dönüşü bildiren durum. Türkçede bu durum -e (-a, -y-e, -y-a) ekiyle belirtilir : Eve (ev-e) , bahçeye (bahçe-y-e) , düşünceye (düşünce-y-e) , okumaya (okuma-y-a) , oduna (odun-a) , oluğa (oluk-a) vb. |
570 | yönelmeli ikileme | Sözcüklerinden biri ya da ikisi yönelme durumunda bulunan ikileme: Göze göz, dişe diş, kana kan mücadele sağa sola çatmak, ele kola gelmek, çoluğa çocuğa karışmak vb. |