991 | güncel oyun | Güncel sorunlar üzerinde duran ya da çağdaş sorunlara ışık tutan oyun. |
992 | gündüz gösterisi | Öğleden sonra, hava kararmadan düzenlenen gösteri. |
993 | gündüz işçisi | Gündüzleri çalışan tiyatro işçisi. |
994 | gürültü aygıtı | Çeşitli sesleri ve gürültüleri sağlayan aygıt. |
995 | gürzbaz | Türk seyirlik oyunlarda çeşitli ağırlıkları kaldırarak güç gösterisinde bulunan beceri sanatçısı. |
996 | güvenlik ağı | Sirklerde tel ya da trapez üzerinde tehlikeli atlamalar yapan cambazların düşmelerinde onları koruması için, numaraların yapıldığı boşluğun altına gerilen büyük esnek ağ. |
997 | güvenlik perdesi | Sahne ağzına, kumaş perdenin önüne ya da arkasına konulan ve yangın anında özdenetimli olarak kapanarak sahneyi seyirci salonundan ayıran asbestle kaplı çelik perde. Buna kimi kez çelik perde de denir. |
998 | güvercin yuvası | Eski İngiliz tiyatrolarında ancak bir insan başı büyüklüğünde görüş deliği olan tiyatro locası. |
999 | güzel konuşma | Söz söylerken düşünceleri ve duyguları doğru, uygun bir biçimde anlatma sanatı. Sesin uyumunu, söyleyişi, hareketi, mimiği ve alınması gereken tavırları yerinde ve güzel kullanarak sağlama sanatı. |
1000 | güzelleme | Halk yazınında ve öykücülüğünde lirik koşuk biçimi. |
1001 | habbe (argo) | Karagöz, Külhanbey ve Matiz tarafından «yemek yeme» anlamında kullanılan sözcük. |
1002 | habe (argo) | Karagöz ustalarının «ekmek» için kullandıkları sözcük. |
1003 | hacivat | Türk gölge oyunu'nun iki eksen kişisinden biri. Herkesin huyuna suyuna giderek işini yürüten, içten pazarlıklı, ölçülü, her kalıba girebilen, çıkarı için olan biteni görmezlikten gelebilen tip. Biraz «mürekkep yaladığı» için yarım yamalak da olsa biraz şundan biraz bundan haberi olan bir yarı aydın tipi. Görgü kurallarına uyar, ama içten değildir. Mahalle muhtarlığından, çöpçatanlığa kadar her işi para karşılığı yapar. Tecim işinden anlar, para kazanırken kendini yormaz ve zor işleri Karagöz'e önemsiz bir ücret karşılğında yaptırır. Hacivat, hemen her oyunda işveren rolündedir. Kurulu düzenin temsilcisi, çıkarı olanın borusunu öttüren, tam anlamıyla «oportünist» olan bir kişiliği vardır. Dolambaçlı ve Osmanlıca konuşmayı sever böyle bir konuşma kendi çıkarlarına daha uygundur, çünkü işler sarpa sarnıca, kimsenin anlayamadığı Osmanlıca sözcüklerle ortaya çıkardığı laf salatası ile sözü saptırarak paçasını kurtarır. |
1004 | hafif komedya | Tek amacı eğlendirmek olan bu komedya biçiminde, esnek bir doku vardır. Konuşma örgüsü hızlı bir gelişim gösterir, ince bir taşlamayı kapsar. |
1005 | hafif tenor | Sınırlı, tiz sesi daha çok operetlere uygun olan sanatçı. |
1006 | hafiflik | Tiyatro konuşmasında doğru boğumlamayı engelleyen yapaylık. |
1007 | hagaragort | 1 -Türk doğaçlama tiyatrosunda tragedya için kullanılan argo sözcük. 2. Tanzimat tiyatrosunda acılı oyunlar için kullanılan argo sözcük. 3. Tiran, hain, düşman rolü. |
1008 | hak dostum hak | Meddahın öyküsüne başlamadan önce söylediği sözler. |
1009 | hakavati | Arapların benzetmeler (taklitler) yapan sanatçısı. |
1010 | halay | Orta ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine özgü birlikte oynanan halk danslarına verilen genel adlardan biri. |
1011 | halı gösterisi | Halı üzerinde yapılan gösterilerin tümü. |
1012 | halk dansı | Halktan ve halk geleneklerinden kaynaklanan dans. |
1013 | halk karagözü | Halk için düzenlenen gölge oyunu gösterisi. Ramazan aylarında kahvelerde, bahçelerde ve eğlence yerlerinde oynatılan Karagöz. |
1014 | halk kuklası | Bir ülkenin halkı içinde yaygınlık kazanmış kukla oyunu. |
1015 | halk öyküsü | Kuşaktan kuşağa geçerek yaygınlaşmış halk arasında sık sık anlatılan öykü. |
1016 | halk tiyatrosu | Geniş halk yığınlarına yönelen hem öğretici hem eğlendirici tiyatro. |
1017 | halka jimnastikçisi | Halkalarla çalışan sanatçı. |
1018 | halkalar | Sirkteki çeşitli gösterilerde kullanılan değişik büyüklükteki halkalar. |
1019 | halter | Birbirine sapla bağlı disklerden yapılmış, ağırlık kaldırma amacına dayanan bir güç gösterisi aracı. |
1020 | ham hum şaralop | Gölge oyunu söyleşmelerinden biri. Hacivat'ın isteğiyle, Bey'in paralarını aldıktan sonra, paraları almaya gelen Bey'e «Ham Hum Şaralop» deyip deli taklidi yapan Karagöz ile Hacivat'ın söyleşmesi. Burada Hacivat kendi kazdığı çukura düşer çünkü Karagöz, paraları paylaşmaya gelen Hacivat'a da ««ham hum şaralop» deyip onu kovar. |