2461 | üçlü kolon | Üç kişinin birbirinin omuzuna basarak oluşturdukları görünüş. |
2462 | üçlü takla | Havada üç kez dönülerek atılan tehlikeli takla. |
2463 | üçüncü ayak duruşu | Bir ayağın ötekinin önüne konulması ve öne konulan ayağın topuğunun arkadaki ayağın orta noktasına değmesi. |
2464 | üçüncü duruş | İkinci duruştan sonra gelen hareket. Dirsekler hafif bükülmüş olarak kollar iki yandan yukarı kaldırılır. Eller başın üstünde avuç içleri birbirine, bakar görünüştedir. Dansçı kafasını yukarı kaldırmadan ellerini görebilmelidir. |
2465 | üniversite tiyatrosu | 1. Üniversite düzeyinde tiyatro eğitimi yapan birim tarafından kurulmuş uygulama topluluğu. 2--Daha önceki anlamıyla üniversiteli gençler tarafından kurulmuş özenci topluluk. |
2466 | üst asma kat | Büyük tiyatro yapılarında tavana yakın, sahneye en uzak olan en ucuz seyir yeri. |
2467 | üst friz | Sahne üstünü maskelemek için çerçevenin sahne tarafından asılan ve çerçevenin üst kesimini boydan boya kaplayan perde. |
2468 | üst ışık dizgesi | Bir kutu içinde toplanmış, belli sayıda, merceksiz, 4 ile 150 vatlık ışıtaçların tümüne verilen ad. Bunlar ızgara palangalarından sarkıtılan askılara bağlanır. |
2469 | üst ızgara | Makaraların bulunduğu ızgaraların üstünde çalışma amacıyla bulunan ızgaralar. |
2470 | üst sahne | 1. «Shakespeare Sahnesi» denilen, Elizabeth dönemi halk tiyatrolarının sahne üstüne rastlayan balkonlu alan burası yerine göre balkon, sur üstü, tepe vb. yerler için kullanılırdı. 2-Sahnenin üst bölümü. |
2471 | üst sahne aygıtları | Üst sahnede bulunan dekor değiştirmeye yarayan çeşitli aygıtları kapsayan düzen. |
2472 | üst sahne boşluğu | Sahnenin üstündeki ,ızgaraların ve palangaların bulunduğu mekanik kesim. |
2473 | üstat | En üst düzeyde Karagöz oynatan, sanat yanı büyük olan Karagözcülere, Ortaoyunculara ve doğaçlama sanatçılarına verilen san. |
2474 | valet | Fransız bulvar tiyatrosunda kurnaz, dolapçı uşak tipi. |
2475 | varoluşçu tiyatro | İnsanı evrenin merkezine koyan, ülkücü dünya görüşüyle insanın dışa ve kendine olan yabancılığını, yalnızlığını vurgularken bireyin davranışlarıyla var olduğunu, karar zorunluğu ve sorumluluğuyla kendini gerçekleştirdiğini savunan anlayışın tiyatrosu. Başlıca yazarları arasında Albert Camus ve Jean-Paul Sartre vardır. |
2476 | vayang | Cava'daki kukla ve gölge oyununa verilen ad. |
2477 | vertep | On altıncı yüzyıldan bu yana Rus kuklalarına verilen ad. |
2478 | viduşaka | Türkistan'da sesini çeşitli biçimde kullanarak öykü canlandırana verilen ad. |
2479 | vomitarya | Roma tiyatro yapılarında seyirci yerlerini sahneye ve yapının çeşitli yerlerine bağlayan üstü kapalı geçit. |
2480 | vurgu | 1. Oyun düzeninde tasarımın bir öğesi. Bir uygulamada çeşitli yöntemlerle kişiler, yığınlar, eşyalar ve simgeler vurgulanır. Yönetmenin önemli işlerinden biri seyircinin en çok gözüne çarpması gereken şeyi seçmesidir. Vurgu, gövde görünüşleri, değişik alanlar, ilişkiler, karşıtlıklar, yükseltiler vb. ile sağlanır. 2. Sahne konuşmasında bir tümceyi, belli bir durum içindeki anlamını doğru vererek söylemek için uygun sözcükleri yoğunlaştırmakta kullanılan ses vurgusu. |
2481 | vurgu sözcüğü | Bir tümcede ya da kesimde öbür sözcüklerden daha önemli olan sözcük. |
2482 | yabancılaştırma | Meddahın uygulayımı içinde olan bir özellik. Meddah, canlandırdığının bir öykü ya da masal olduğunu yer yer anımsatır ve öykü aralarına güncel olayları sıkıştırarak seyirciyi gözlemci durumuna getirir. |
2483 | yabansı | Tiyatro yapıtında seyirciye yabancı, ama ilginç gelen olay, konu, kişi, renk vb. |
2484 | yabansılık | Bir tiyatro yapıtında, seyirciye yabancı gelen özelliklerin tümü. |
2485 | yağ kandili | Antik çağda, Ortaçağda ve Rönesans başlarında aydınlatma aracı olarak kullanılan kandil. |
2486 | yağmur borusu | Yağmur damlacıklarını sağlayan, alt tarafı delikli boru. Bu boru genellikle dekordaki pencerenin kulis tarafındaki üst kesimine yerleştirilir. |
2487 | yağmur davulu | Üzerine düşen tanecikler yoluyla yağmur sesi veren, şapka kutusuna benzeyen, üzeri deri kaplı silindir. |
2488 | yağmur etmeni | Sahne üzerinde yağmur yağıyormuş duygusunu veren görsel ve işitsel etmen. |
2489 | yağmur kutusu | Yağmur sesini sağlayan kutu. |
2490 | yağmur yağdırma aygıtı | Yağmur sesi veren aygıt. |