Gramer Terimleri Sözlüğü - XML
Gramer terimleri ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz


IDTerimAçıklama
241çekim ekiAd veya fiil soylu kelimeler üzerine gelerek, bağlı oldukları kelime gruplarına göre, kelimeler arasında durum, iyelik, çokluk, kip, zaman, şahıs, sayı vb. ilişkiler kuran ek: ev+ler, oda+da, kapı+sı+nı, çalış-ıyor-um, gel-me-di, oku-y-acak-mı?, bekliyor-lar-mış vb.
242çekimli adKök ve gövde durumundaki adların, cümle içinde çekim ekleri alarak başka kelimeler ile ilgi kuran, birtakım durumları, nitelikleri ve ilişkileri gösteren biçimi: Dün annesinin mektubunu bekledi, ata bindi. Henüz öğrenimini bitirmedi. Yarın şehirden ayrılıyorlar vb.
243çekimli fiilZaman ve şahsa bağlı olarak bir yargı, bir tasarlama bildiren fiil. Geçmiş zaman kipinin şahsa bağlı çekimleri: okudum (<oku-du-m), okudun (<oku-du-n), okudu (<oku-du), oku-duk (<oku-du-k), okudunuz (<oku-du-nuz), okudular (<oku-du-lar) geniş zamanın şahıslara göre çekimi: gelirim (<gel-ir-im), gelirsin (<gel-ir-sin), gelir (<gel-ir), geliriz (<gel-ir-iz), gelirsiniz (<gel-ir-sin-iz), gelirler (<gel-ir-ler) istek kipinin gideyim (<gid-eyim), gidesin (gid-e-sin) vb.
244çekimli kelime:bk. çekimli ad, çekimli fiil.
245çekimsiz fiilFiil kök ve gövdelerinden belirli eklerle türetilen ancak, şahıs ekleri alarak çekime girmediği için yargı bildirmeyen bitmemiş fiil (Lat. Verbum infinitum, Almanca infinite Verbform) niteliğindeki -mAk, -mA, -Iş/-Uş -An, -AcAk, -mIş/-mUş, -(y) Ip/ -(y) Up, ve -ArAk gibi eklerle kurulan ad-fiil, sıfat-fiil ve zarf fiiller. Ayrıntı için bunlara bk.
246çeneAğız boşluğunun alt ve üst kısmında diş ve dudaklarla çevrilmiş bulunan ve konuşma sırasında ağzın rahatlıkla hareketini sağlayan organ. Çenenin alt kesimi alt çene üst kesimi de üst çene diye adlandırılır.
247çevirme adlarBazı kavramların adlandırılmasında başka dillerden çevirme yoluna başvurularak karşılanan ve anlamca o dillerdeki karşılıklarına paralel olan sözler. Türkçede banyo yapmak, yıkanmak, yerine banyo almak (İng. to take bath), gam yemek (Fr. gam Vorden) Almanca Vergismeinnicht, İng. forget-me-not’ın Türkçede unutma beni ve İt. bella donna, Fr. belle dame’ın Türkçede güzelavrat otu ile karşılanması (D. Aksan, Anlam Bilimi, s. 99. not 110) kendine iyi bak (İng. take care of you) gibi.
248çevirme yazıBir yazı sistemine göre yazılmış bir kelimenin veya bir metnin, o yazıdaki işaret değerlerini koruyarak başka bir yazıya aktarılması. Bu aktarma alfabetik yazı sisteminde her harfin, hece yazı sisteminde her hecenin, ideografik yazı sisteminde her ideografinin, bunlara karşılık olan eden özel birer harf veya işaretle karşılanması şeklindedir. Söz gelişi Arap harfleri ile yazılmış olan || mısraının çevirme yazı ile karşılanışı döker gözüm yaşın şeylâb her dem biçimindedir.
249çevriyazı(çeviri yazı), (fonetik yazı, ses yazısı, sesçil yazı) Bir kelimeyi, bir yazılı metni veya bir konuşmayı, onların telâffuzdaki ses değerlerini dikkate alan özel alfabe işaretleri kullanarak yazıya geçirme. Yazı dilimizdeki değil, gelecek misin, gelemem kelimelerinin bazı Anadolu ağızlarındaki söylenişlerine göre da´l, del gelcemin? gelecaññi? geliyomBen şekillerinde yazılması gibi.
250çıkma durumuKelime gruplarında ve cümlede, fiilin gösterdiği oluş ve kılışın kendisinden uzaklaştığını göstermek için kullanılan ad durumu: ikisinde de aynı sebeplerden gelme derin bir hüzün vardı (P. Safa, Şimşek, s. 34). Önlerinden geçtiğimiz bütün bu yalılar, mehtaplık hâlleriyle, bizi gûya bir «élite» bulunduğuna inandırıyordu (A.Ş. Hisar, Boğaziçi Mehtapları, s. 133). Gençlikte önümüzde âtinin bitmez mesafeleri gibi serilen bütün zamanlar elimizden ne kadar çabuk geçiyor. (göst.e. s. 225). Fatmayı derinden beri daldığı içlenmelerden, unutulmanın acılarından, en keskin hareketle geçirmek için bu kadarı kâfiydi (A.H. Tanpınar, Huzur, s. 77). Tanıdığı adamdan bu odada ne vardı? Maddenin ıstırabından başka hemen hemen hiçbir şey (göst.e., s. 324) vb.
251çıkma durumu ekiKelime gruplarında ve cümlede fiilin gösterdiği oluş ve kılışın kendisinden uzaklaştığını göstermek veya sebep bildirmek için kullanılan ve daha başka görevler de yüklenmiş olan +DAn durum eki: evden geliyorum, bahçeden çıktı, pencereden baktı, dağdan indi vb. bk. çıkma durumu.
252çıkma grubuÇıkma durumu eki almış bir ad ögesi ile bir sıfat ya da ad soylu başka bir ögenin oluşturduğu ad grubu: Kıldan ince, kılıçtan keskin (Sırat Köprüsü), babadan kalma (mal). İçinden pazarlıklı (adam). Gönülden kopan (yardım). Paradan çok daha önemlisi (sağlıktır). || Bu grup cümlede ad-sıfat ve zarf görevi yapar: Topkapı’dan Edirne kapı’ya kadar giden büyük surun orta kapısından şehre girdim (Y. K. Beyatlı, Aziz İstanbul, s. 119). || Bahçeden içeriye doğru yöneldi, kimse yoktu. || Veya kalbimizin heyecanları bize haber verirdi ki uzaktan, sandalın içinde seçilen gölgelerden biri odur (A. Ş. Hisar, Boğaziçi Mehtapları, s. 197). || Niko’ların meyhanesinde olup bitenleri gördükten sonra geceyi de, bütün günü de evde geçirmiş, cepheden getirdiği torbaya bakıp durmuştu (T. Akbal, Garipler Sokağı, s. 84). Ateşten gömleği giyebilirler mi? Tepedeki kardan adama bakınız.
253çıkmalı tamlamaTamlayanı çıkma durumunda olan ve tamlananı iyelik eki almış bulunan tamlama: Çocuklardan ikisi, kitaplardan birkaçı, yaşlılardan gayrısı sizden başkası, masallardan biri vb.
254çıkmalı tümleçFiilin anlamını tamamlayan ve çıkma durumunda bulunan dolaylı tümleç: Türkmenler yayladan indiler insanlar geçim sıkıntısından bunaldı kuşlar yuvadan uçtu. Çocuklar sınavdan çıktılar vb.
255çiçek diliÇiçeklerin tek başlarına veya demet hâlinde ele alınarak, belli bir hareketi, belli bir oluş veya kılışı saymaca bir değer ve anlam verme yoluyla anlatmak veya haberleşmek için kullanıldığı itibarî dil. Söz gelişi «beyaz kır papatyası»nın «kalp açıklığını», «beyaz kamelya»nın «gururu», «beyaz leylak»ın «dostluğu» anlatması gibi.
256çift dudak ünsüzüHer iki dudağın birbirine dokunması ile boğumlanan ünsüz: b / p / m. Bunlardan m aynı zamanda genzel nitelikli çift dudak ünsüzüdür: baş, baba, pınar, maya, melek vb.
257çocuk diliKonuşmaya ve ana dilini öğrenmeye başlayan küçük yaştaki çocukların söyleme güçlüğünü yenmek üzere bazı kelimeleri ses yapıları bakımından bozarak veya bazı nesneleri kendilerine has adlandırmalara başvurarak yaptıkları anlatım: «su»yun buv, «babaanne»nin bababe, «gezme»nin addâ, «Nazmiye»nin Mamila, «tomurcuk»un gogogo «yumurta»nın numunumuna biçiminde karşılanması gibi.
258çoğul ekibk. çokluk eki.
259çok anlamlıBir kelimenin temel anlamı yanında, temel anlamı ile ilgili yeni kavramları da karşılar durumda olması niteliği: kol, göz, ağız, soy vb. kelimeler çok anlamlı kelimelerdir. bk. çok anlamlılık.
260çok anlamlılıkBir kelimede temel anlamla bağlantılı birden çok anlamın bulunması bir kelimenin, anlam gelişmesi yoluyla, asıl anlamı ile olan ilişkisini kaybetmeden yeni anlamlar kazanması: ET. olurmak «oturmak, durmak ikamet etmek, yurt tutmak tahta çıkmak» ET. kün «güneş, gündüz zaman birimi» yiğit «genç, güçlü ve yürekli delikanlı, medenî cesareti olan kimse» (D. Aksan, Anlam Bilimi, 109-112) ağız «organ adı, kapların ve içi boş şeylerin ağız kısmı bir suyun denize veya göle döküldüğü yer koy, körfez liman gibi yerlerin açık yanı birkaç yolun birbirine karıştığı yer, kavşak konuşmada bölgelere ve kesimlere göre değişen söyleyiş biçimi vb.» alay «belirli sayıda birliklerden oluşan askerî topluluk herhangi bir tören veya gösteride yer alan «kalabalık çok kalabalık» gelin alayı bir alay insan ayak «insan ve hayvan ayağı, dayak, destek»: köprü ayağı «ırmağa kavuşan akarsu»: göl ayağı «yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi» basamak, «halk şiirinde kafiye» baba «çocuk sahibi erkek tarîkat pîri»: Bektaşi babası «Silah kaçakçılığı vb., kirli işlerde çete başı, mec. yaratıcı, kurucu koruyucu kimse üzerine halat takılan demir veya beton dikme çatı merteği» baş «insan veya hayvan başı bir topluluğu yöneten kimse»: sınıf başı, kolbaşı «bir şeyin başlangıcı»: hafta başı, aybaşı «bir şeyin esası, temeli»: Her işin başı sağlıktır «bir şeyin uçlarından biri»: yolun iki başı, tarlanın dört başı «bir şeyin yakın çevresi»: havuz başı, ocak başı vb. yüz «insan yüzü, çehre, cephe, satıh, yüzey keskin kenar»: bıçağın keskin yüzü vb., «binanın ön yüzü, cephesi, yastık kılıfı mec, utanma, cür’et»: buraya gelmeye yüzü yok, ne yüzle bunu isteyebiliyorsun vb.
261çok harflilikTek bir sesi karşılamak için birden çok harfin kullanılması:
262çokluk ekiAdlarda ve zamirlerde aynı türden birden çok varlıkları anlatmak için fiillerde, fiilin gösterdiği oluş ve kılışı yapanın, yani şahsın çokluk olduğunu göstermek için kullanılan özel ekler: ağaç+lar, çiçek+ler, oda+lar, bey+ler, okul+umuz, bahçe+lerimiz, çocuk+ları+mız biz+ler, on+lar, anlattı-k, anladı-nız, geliyor-uz, gitmeli-y-iz, gidecek-ler vb.
263çözülme aşamasıSes organının, bir sesin boğumlanması sırasında, «hazırlık» ve «duraklama» aşamalarından sonra girdiği üçüncü aşama.
264çözülme safhasıbk. çözülme aşaması
265damakAğız boşluğunun üst kısmını çevreleyen ve belirli seslerin oluşmasında görev alan kubbemsi yer. Damağın sert bir tavan oluşturan ön kısmına ön damak, arka kısmına art damak, art damağın geniz boşluğundan ayrılan kısmına da yumuşak damak adı verilir. Bunlara bk.
266damak n`si (ñ)Dil sırtının ön veya art damağa dokundurulması ile boğumlanan n ünsüzü. Eski ve Orta Türkçede bol görünen bu ses, bugün yazı dilimizde diş n’sine dönüşmüştür. Ancak, bir kısım Anadolu ağızlarında korunagelmiştir: baña, añlamak, deñiz, öñ, soñ, geñiz, eviñ yoluñ vb. Damak n’si, yazı dilimizde, bazı damak sesleri yanında, söyleyiş bakımından sadece bir geçiş sesi olarak yer almaktadır: bañka, yoñga gibi. Damak n’sinin boğumlanmasında burun yolu da devreye girdiği için bu ünsüz, geniz n’si adını da alır. bk. geniz n’si.
267damak sesiDil sırtının tümseklenip ön veya art damağa yaklaşması veya dokunması ile çıkarılan ünsüz türleri. bk. damak ünsüzü.
268damak ünsüzüDil sırtının tümseklenip ön veya art damağa yaklaşması veya dokunması ile çıkarılan ünsüz türleri: Kesmek, gezmek, ekmek, kalın, atkı, yoğurt, yiğit, bañka, yoñga kelimelerindeki k / k /, g / g, ğ ve ñ ünsüzleri gibi. Bunlardan k / g, dil sırtının ön tarafı ile ön damak arasında boğumlandıkları için ön damak ünsüzleri k / g ünsüzlüre de dil sırtının arka tarafı ile art damak arasındaki bölgede soğumlandıkları için art damak ünsüzleri adlarını alırlar. ğ ve ñ ünsüzleri her iki türde de yer alır. Boğumlanma noktaları, hece kurdukları ünlülerin kalın veya ince oluşu ile ayarlanır: eğer, ağar, zeñgin, yañgın gibi.
269damaksılbk. damak sesi.
270damaksıllaşmaBir sesin boğumlanma noktasını değiştirerek damak sesine dönüşmesi: yangın> yañgın, yonga>yoñga, banka>bañka > NYA pañga, gelir-sin> An. ağz. gelirsiñ, olsun>olsuñ ET öd “zaman” /ödle /ödlen > TT. öğle, öğlen “öğle vakti, gün ortası” öd “zaman” / öd-ün>öyün, öğün “yemek, bir defalık yiyecek” RİA. karavana>karağana, mahalle>mağalle, zahmet>zağmet, lambanıñ>lamba-ğ-uñ vb.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir