Felsefe Terimleri Sözlüğü - XML
Felsefe terimleri ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz


IDTerimAçıklama
121biçimsel mantıkbk. mantık 1
122bilgelik1. Geniş anlamıyle bilgi demektir. Bu bağlamda: Bilmenin ereği, bilmenin eksiksiz oluşu. 2. Kendini tanımanın bilgisi. (Özellikle Sokrates'te karşımıza çıkar: Bir şey bilmemenin bilgisi gerçek bilginin kaynağıdır bilgi de erdeme götüren yoldur.)
123bilgiI. (Genellikle) 1. Bilme edimi. 2-Bilinen şey bilme edimi sonunda ulaşılan şey. II. (Felsefede) Bir şeyin bir şey olarak kavranması. Burada tasarımlamadan ayrı olarak bilme eğilimi vardır. // Bilgi çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir: 1. İnsandaki ruhsal bir olay olarak. 2. Kavrama edimi, asalt bilinç edimi, yönelme (eğilim, intention) olarak. 3. Özne (bilen) ve nesne (bilinen) arasındaki ilişki olarak (= bilgi bağlantısı). 4. Nesnenin öznedeki imgesi, tasarımı, izdüşümü olarak (= bilgi oluşumu). 5~ Tasarım imgesinin nesneyle uyuşması olarak. 6. Bilgimizin ve bilgi imgemizin nesnenin tüm içeriğine yaklaşma eğilimi olarak (= bilgi süreci, bilgi ilerlemesi). 7. Bilginin başkasına ulaştırılabilir, aktarılabilir sonucu olarak bilgi ürünü, bilgi sonucu.
124bilgi kuramı1. (Geniş Anlamda) Bilgi olayını betimleyerek, çözümIeyerek açıklayan mantığı, ruhbilimi, toplumbilimi, tarihi, dirimbilimi, fizikötesini kuşatan -> bilgi öğretisi. 2. (Dar anlamda) Bilgi eleştirisi bir yandan bilginin özünü, ilkelerini, yapısını, kökenini, kaynağını öte yandan bilginin yöntemini, geçerliliğini, koşullarını, olanak ve sınırlarını araştıran felsefe dalı. // Sorun koyma biçimi olarak çeşitli doğrultularda öteden beri var. Bilginin kaynağı ve geçerliliği üzerine -> usçuluk, -> deneycilik, -> eleştiricilik, -> sezgicilik vb. kuramlar bilgi konusunun çeşitli açılardan ele alınışına göre de -> gerçekçilik -> idealizm vb. kuramlar ortaya atılmıştır.
125bilgi nedeniBir bilginin kendisine dayandığı, üzerinde temellendiği şey bir şeyin bilinme nedeni. // Bilgi nedeni, varlık nedeninden ve gerçek nedenden ayırt edilmelidir. (Ör. Termometrenin 20 dereceden 22 dereceye çıkması, "Şimdi hava bir saat öncesine oranla daha sıcaktır." önermesinin bilgi nedenidir. Gerçek neden, güneş ışınlarının artan ısısıdır.)
126bilgi öğretisiMantığı, -> bilgi kuramını, bilgi eleştirisini, bilgi üzerine toplumbilimsel ve ruhbilimsel çalışmaları, bilim kuramını ve yöntem öğretilerini içine alan, bilgiyle ilgili en geniş anlamında bilme öğretisi.
127bilgi ruhbilimiHem geniş anlamında -> bilgi öğretisinin, hem de ruhbilimin bir dalıdır. Görevi, bilmeyi gerçek, ruhsal bir olay olarak, doğuşu, ortaya çıkışı, gelişmesi vb. içinde incelemektir. Bu incelemede bilginin geçerliliği ve sınırları üzerine bir yargıya varılmaz.
128bilgi sorunu1. (Geniş anlamda) Bilmenin (bilginin) özü, oluşu ve olanağına ilişkin bütün (fizikötesi, varlıkbilimsel, ruhbilimsel ve toplumbilimsel) soruları kapsayan sorun. // Özellikle bilginin kaynağı ve değeri üzerinde durur. Bilginin kaynağına ve başarısına ilişkin soruları kapsar. (Bilginin kaynağını usçular us, deneyciler deney, duyumcular duyumlar olarak görürler bilginin değeri konusunda ise dogmacılarla kuşkucular nesnelcilerle öznelciler saltıkçılarla göreciler karşıtlık içindedir.) 2. (Dar anlamda) Bilgiyi, özne ile nesne arasında kendine özgü bir ilişki olarak ele alan anlayış. // Ruhsal bilme sürecini, bilginin oluşumunu inceleyen -> bilgi ruhbilimi ile karşıtlık içindedir.
129bilgi teorisibk. bilgi kuramı
130bilgi toplumbilimiBilginin ve bilimin, toplumbilimsel koşullarını inceleyen toplumbilim dalı.
131bilim1. Bilimler topluluğu ve bilimsel bilgilerin tümü. 2. Tek tek bilimler. 3. Özünde bilim olarak bilim: a. Temellendirilmiş bilme. b. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci, c. Genel geçerlik ve zorunlu kesinlik niteliklerini gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. d. Belirli bir nesne alanı ile ilgili olan soru, yargı ve bunlarla ilgili araştırmaların nesnel bağlamı. Bilimlerin bölümlenmesi ve sınıflanması: (Çeşitli açılardan yapılabilir, hiç birinin kesin geçerliği yoktur): a. Ereğe göre: kuramsal ve kılgısal bilimler, b. Konusuna göre: zaman ve uzaydaki gerçek nes nelerle ilgili olan olgu bilimleri (real bilimler) ve düşüncel, zamandışı nesnelerle ilgili olan düşüncel (ideal) bilimler, c. Bilgi kaynağına göre: deneysel (empirik) bilimler ve önsel bilimler (salt us bilimleri), d. Yöntem ve alanına göre: doğa bilimleri ve tinsel bilimler bununla ilgili olarak, açıklamaya dayanan ve anlamaya dayanan bilimler vb.1. Bilimler topluluğu ve bilimsel bilgilerin tümü. 2. Tek tek bilimler. 3. Özünde bilim olarak bilim: a. Temellendirilmiş bilme. b. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci, c. Genel geçerlik ve zorunlu kesinlik niteliklerini gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. d. Belirli bir nesne alanı ile ilgili olan soru, yargı ve bunlarla ilgili araştırmaların nesnel bağlamı. Bilimlerin bölümlenmesi ve sınıflanması: (Çeşitli açılardan yapılabilir, hiç birinin kesin geçerliği yoktur): a. Ereğe göre: kuramsal ve kılgısal bilimler, b. Konusuna göre: zaman ve uzaydaki gerçek nesnelerle ilgili olan olgu bilimleri (real bilimler) ve düşüncel, zamandışı nesnelerle ilgili olan düşüncel (ideal) bilimler, c. Bilgi kaynağına göre: deneysel (empirik) bilimler ve önsel bilimler (salt us bilimleri), d. Yöntem ve alanına göre: doğa bilimleri ve tinsel bilimler bununla ilgili olarak, açıklamaya dayanan ve anlamaya dayanan bilimler vb.
132bilimcilik1. Bilime dayalı dünya görüşü. 2. Bilimsel düşüncenin tek yanlı olarak değerlendirilmesi. 3. (Fizikötesi bilimcilik) Bilimin fizikötesinin sorunlarını da çözümlenebileceğine inanma eğilimi. 4. (Yöntemsel bilimcilik) Doğa bilimleri yönteminin başka alanlarda, özellikle insan bilimleri alanında da tek geçerli yöntem olduğunu ileri süren anlayış.
133bilinç(Yun. syn-eidesis = birlikte bilme) : 1. İnsanın kendisi, yaşantıları ve dünya üzerindeki bilgisi aynı zamanda da düşünme ve kendini tanıma yeteneği, a. Benle ilgili bütün yaşantıların tümü olarak bilinç her türlü içten yaşamalar kendi üzerinde bilinç, b. Bir şey üzerinde bilinç nesnel bilinç düşünme, algılama, duyma, isteme, bekleme gibi bir ereği olan, bir şeye yönelen, (intentional) edimleri olanaklı kılan (şey).
134bilinemezcilik(Yun. a-gnoein = bilmemek a gnostos = bilinemez] 1. (Geniş anlamda) Gerçek ve salt varlığın, kendinde nesnelerin bilinemeyeceği kanı ve öğretisi. // Bu öğretide gerçek varlığa a. ya büsbütün erişilemiyeceği, b. ya da bilgi ve usla değil de, ancak inan ile ulaşılabileceği ileri sürülür. 2. (Dar anlamda) Yeni İngiliz felsefesinde H. Thomas Huxley ile H. Spencer'in oluşturdukları, bilginin ancak anlığımızın güvenle bilebileceği konular içinde sınırlı kaldığını öne süren akım. // Bu anlayışa göre bunun dışında kalan salt varlık, Tanrı, varlığın özü, temeli, anlamı gibi fizikötesi sorular bilinemezler.
135bilisizlikBilmeme, tanımama. 1. Duyu organlarında bir bozukluk olmamasına karşın kavramanın bozulması, nesneleri ve simgeleri kavramada baş gösteren yeteneksizlik durumu. 2. a. Durum olarak bir şey bilmeme, b. Felsefî düşünmede sorulara yönelmek için bir çıkış noktası olarak bir şey bilmeme (Sokrates). c. Kuşku ilkesi olarak bir şey bilmeme.
136bilişi(Bilişim öğretisi ve güdümbilimde) Bilgisayara verilen ve ondan alınan bilgi. // Eski bir felsefe kavramı olan bilişi, -> güdümbilimle yeni bir anlam kazanmıştır. Bilişiden yalnızca dil alanında olduğu gibi bir bildirme değil, fiziksel bir uyarı da anlaşılır.
137bilme1. (Geniş anlamda) Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma. 2. Soru ve araştırmalarla kazanılmış kesinlik (inanmanın karşıtı). 3-Temellendirilmiş olan bilgi edinme, tanıma (kuşku ve kanının karşıtı). 4- Bilgi edinmenin erek ve sonucu.
138bilmeme bilgisi(Lat. docta ignorantia = bilgince bilgisizlik) 1. Sokrates'in "Bilmediğimi biliyorum." sözüne uygun olarak, kişinin bilmediğini kabul edip bilgiye götüren yolu araması. 2. (Casanus'ta) "Bilim yolu ile kazanılmış olan bilmeme." En yüksek varlığın, Tanrı'nın, sonsuzun kavranılamaz oluşu üzerine bilgi. Düşüncenin sınırlı olduğunu bilme.
139bireşim1. Bir çokluğu birlik içinde toplama, birleştirme: a. Çeşitli öğeleri bir araya getirme, bir bütün içinde birleştirme, b. Bu birleştirmenin sonucu. Karşıtı bk. çözümleme. 2. (Yöntem olarak) Tümdengelim yöntemi: Yalından karmaşık olana, tümelden tikele, zorunludan olasılıya, ilkeden onun uygulanmasına, genel yasadan bireysel duruma, nedenden etkiye, öncülden varılan sonuca giden düşünme biçimi çıkarımsal usavurma. 3. Eytişimsel süreçte üçüncü evre: Sav-karşısav karşıtlığının daha yüksek bir bütünde ortadan kaldırılması: eytişimsel bireşim, bk. eytişim 3
140bireşimsel yargı(Kant'ta) Yüklem kavramının konu kavramının dışında bulunduğu yargı. // Buna genişletici yargı da denir, çünkü bireşimsel yargı, konu kavramına, bu kavramda hiç düşünülmemiş olan ve bu kavramın çözümlenmesiyle çıkarılamayacak olan bir yüklem katar. (Ör. "Cisimler ağırdır.") Karşıtı bk. çözümsel yargı
141bireşimsel yöntemBelli önermelerden kalkıp bunların zorunlu sonucu olarak başka önermelere varma yöntemi. //Bu yöntemde, doğru diye bilinen önermelerden kalkılır, bunlardan zorunlu sonuçlar çıkarılır, bu sonuçlardan da yenileri çıkarılarak doğruluğu kabul edilebilir önermelere varılır. Karşıtı bk. çözümsel yöntem
142birey(Lat. indiviuum, = bölünmeyen
143birey üstü1. Tek bireyi aşan. 2. Genellikle bireylerin çevresini aşan, bireylerin bilincinden bağımsız olan.
144bireyci1. Bireyin haklarını savunan. 1. Bireycilik'ten yana olan. bk. bireycilik
145bireycilik1. (Genel olarak) a. Bütüne, genele değil de, bireye, tek olana üstünlük tanıyan görüş. b. Bireyin kendine dayanması eğilimi. 2. (Fizikötesi açısından) a. Yalnızca tek olanın, bireyin bağımsız gerçekliği olduğunu b. Gerçekte yalnız bireylerin bulunduğunu, tümel terimlerin gerçeklikte hiç bir karşılığı olmadığını savunan öğreti. 3. (Yöntembilim açısından) Tarihsel ve toplumsal olayların açıklanmasını bireysel ruhbilime dayandıran görüş. 4. (Gelenekçiliğin karşıtı olarak) Kurulu düzene eleştirmeden uyma yerine, bireylerin toplumda her türlü kurum, inanç, kanı ve eylem üzerinde tartışıp bunları yargılamaları gerektiğini savunan görüş (düşünce bağımsızlığı). 5. Toplumun kendi başına bir ereği olmadığı gibi, kendini kuran bireylerin üstünde bir ereğe araç da olmadığını savunan görüş. // Bu görüşe göre, toplumsal kurumların ereği: a. bireylerin mutluluğu, b. bireylerin yetkinliği olmalıdır böylece bireyin ereğine erişmesi için toplum ve devlet yardımcı araç olacaktır. 6. Kişiliğin ve kişisel sorumluluğun kaldırılamıyacağını dile getiren görüş. 7. Yaşamın, özellikle toplumsal yaşamın tek kişiler üzerine kurulduğunu ileri süren ve bu tek kişileri özce aynı türden ve eşit haklı olarak kabul eden öğreti (aydınlanma felsefesi). 8- Başkalarıyla karşılaştırılmayan niteliksel özelliği ve bir kezliği içinde bireyin kendi değeri üzerindeki kanı (Shaftesbury, Herder). 9- Seçkin bireycilik: Bütün bireyleri eşit görmeyip, kimi bireylere özel koşulları ve özel nitelikleri dolayısıyle ayrı bir yer veren görüş (Nietzsche). 10- (Ekonomik yaşamla ilgili bireycilik) Her bireyin özgür olarak kendi ölçülerine göre kendi ekonomik işlerini düzenleyebileceğini savunan görüş ("Laissez-faire = Bırakınız yapsınlar." ilkesi).
146bireyleşme1. Türsel bir örneğin bir bireyde gerçekleşmesi. (Ör. Mehmet'te insan örneğinin gerçekleşmesi). 2. Bağımsız kişiliğe varan gelişme süreci.Bireyleşme ilkesi: Bir bireyi aynı türün bütün öteki bireylerinden ayırmayı gerçekleştiren ilke bireyin varoluşunu gerçekleştiren ilke.
147bireyselBireye ilişkin, bireye bağlı olan.
148bireysel ahlak felsefesiBireyin gelişmesini göz önünde bulunduran, kişiliği, sorumluluğu içinde bireyin kendini gerçekleştirmesini ve bireyin mutluluğunu erek edinen ahlak öğretileri. Karşıtı bk. toplumsal ahlak felsefesi
149bireyselleştirme1. Bireysel duruma getirme eylemi. 2. Ancak ortaklaşa ve genel olarak var olan şeyi bireylere uygulama ve yayma. 3. İnsanların doğal, toplumsal ve tarihsel gelişmesinden, kendine özgü olan şeylerin, özelliklerin, bireysel olanın çekilip çıkarılması. 4. Genelleştirmenin karşıtı olarak bireyselleştirme: Doğa bilimindeki genelleştirmeye karşı tarih bilimindeki "bireyselleştirici" yöntem tarihçinin, konularını, bireysel özelliği, kendine özgülüğü içinde ele alması.
150bireyselleştirmekBir şeyi ayrı olarak, bireysel olarak göz önüne almak.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir