Felsefe Terimleri Sözlüğü - XML
Felsefe terimleri ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz


IDTerimAçıklama
211değerli nesneDeğerlerin taşıyıcısı, değer niteliklerinin birliği (değerli nesnenin değere ilişkisi, nesnenin niteliklerine olan ilişkisi gibidir) ulaşılmaya değer gerçekler.
212değerli nesneler öğretisiİyi olan, değerli olan şeylerin nitelik ve aşama düzenini araştıran felsefe öğretisi.
213değillemeMantıksal bir yargıda yüklemin özneye olan olumsuz bağlantısı önermede yüklemin olumsuz olarak konması. Karşıtı bk. evetleme
214değilleyiciYüklemi olumsuz olarak konmuş (önerme). Karşıtı bk. evetleyici
215deizmbk. Yaradancılık
216dekartçılık1. Descartes'ın felsefesi. 2. Descartes'ın öğrencilerinin ve ardından gidenlerin öğretisi (Bossuet, Fénelon, Malebranche, Spinoza, Port-Royal vb.).
217demiourgos(= Yun. işçi, yapıcı): 1. (Platon'da) Evrenin yapıcısı, kurucusu, evrene biçim kazandıran Tanrısal güç. // Bir ereğe göre oluşturan, etkileyen bir güç olarak demiourgos salt biçimler olan -> ideaları örnek alarak dünyayı yaratmıştır. Bu görüş dünyayı yoktan var eden yaratıcı bir Tanrı'nın olduğu düşüncesinden uzaktır. 2. (Plotinos'da) Evren ruhu anlamına da gelir. 3. Gnostiklere göre asıl Tanrı'dan, en yüksek Tanrı'dan başka bir tanrı.
218demokrasibk. halkerki
219deneyGerçekliği olana ilişkin her çeşit yaşantı, algılama, duyumlama, verilmiş olma vb. İnsan yaşamında bilincin karşılaştığı şeylerin tümü. (Felsefede) Gerçeklik üzerine kavramsal olmayan her türlü bilginin temeli: Her bilimin güvenilir olabilmesi için deneye dayanması, öte yandan bilginin salt deneyle kalmaması gerekir. Deneyin bilimsel amaçlarla, düşünce yoluyla düzenlenmesi, karşılaştırılması, bağlantılar kurulması, giderek doğrulanması ve tamamlanması gereklidir. Yunanca peira (deneme, sınama) sözcüğünden iki dizi sözcük türetilmiş: I. (Soyut ve genel anlamda kullanılan) empeiria ve türevleri: empirik, empirizm II. (Somut ve daha teknik anlamda kullanılan) experientia (Latince experiri = deneme, deney yapma) ve türevleri: expérimenter, experimental, expérimentation.I- Empeiria = deney, yaşantı, görgü: Episteme' (bilim)ye karşıt olan: İşlenmemiş bir olay üzerine dayalı bilgi. Olaylardan doğrudan doğruya kendimizin bilgi edinmemizin yolu. Olaylardan edindiğimiz dolaysız bilgi. İnsanın kendi görmesi, kendi yaşantısıyle kazanmış olduğu şey insanın kendi sınadığı deney. empirique = görgüsel deneysel, (deneyci): 1. Experimental (deneyimsel) ya da bilimsel olana karşıt olarak: Yöntemli bir denetlemeye baş vurmadan doğrudan doğruya, sıradan yapılan deney. 2. Ussal ve dizgesel olana karşıt olarak: Yapılan deneyin verilerini yorumlamak ya da ussal bir dizge halinde düzenlemek için usa baş vurmadan sıradan bir deneme düzeyinde kalan deney. 3. Bazen, ama yanlış olarak: experimental’le eşanlamlı: Yöntemli ve ussal biçimde yapılan deney deneyci yöntem (méthode empirique).Empirisme : bk. deneycilik, görgücülükII. Experientia - deney : Deneyle sınama, araştırma, deneyimleme edimi (deneyim) olayların kesin, tam ve yöntemli bir biçimde araştırılabilmesi ya da gözlemlenebilmesi için olabildiğince değişken koşullar altında canlı olarak yapma bir biçimde oluşturulması gözlem, deneyim, tümevarım yoluyla edinilen yöntemli, bilimsel deney tümevarımlı bilgi (Bacon'dan beri) hem tümdengelimli bilgiye hem de sıradan deneye karşıt olarak kullanılmıştır. (Felsefede) 1. (Usa karşıt olarak) Bilgide kazanılmış olan (şey), bk. deneycilik. 2. Yapılmış olan deney: deneme, deneyler yapma eylemi, a. Edilgin olarak yapılırsa (sıradan deney) bilgi amacı yoktur, deneysel empirik bilgi verir b. etkin olarak yapılırsa (bilimsel deney) bilgi aracı olarak özellikle bir varsayımı denetlemek içindir deneylere dayanarak (experimental) bilgi elde eder. 3. (Geniş anlamda) Bir varsayımı denetlemek için yapılan her çeşit gözlem.Expérimentation = deneyim: Bir doğruyu ortaya çıkarmak üzere deneyin (2 b anlamında) yöntemli bir biçimde kullanılması. Experimental = Deneysel: 1. Geniş anlamda (empirique'le eşanlamlı): Sıradan deneyi kullanır ve sonuçlar çıkarır. Deney odası (laboratuvar) tekniği kurulmadan önce de ruhbilim deneyseldi, ama empirik anlamında. 2. Empirik'e karşıt anlamda: bilimsel deneyi kullanır. Expérience morale = töresel deney (töresel yaşantı). Ahlak değerlerinin gerçekliği üzerine bir bilincin doğmasını sağlayan yaşanmış eylem. Expérience vécue (Erlebnis-Erfahrung), bk. yaşantı
220deney bilimleriMatematik ya da salt mantık gibi deneye dayanmayan ussal bilimlerin karşısında, deneye dayanan, bu arada düşünmenin araçlarını da kullanabilen bilimler.
221deney önermeleriKavramsal olarak türetilmemiş olan, deneye dayanan önermeler.
222deney yargıları1. Deneye dayanan yargılar. 2-(Kant'ta) Yalnızca öznel geçerliği olan duyu yargılarından ayrı olarak nesnel geçerlikleri olan deneysel (empirik) yargılar.
223deneycilikBilgimizin biricik kaynağının deney olduğunu savunan bilgi öğretisi. // Bu öğretiye göre, bütün bilgilerimiz deneyden gelir anlıkta deneyden gelmeyen hiç bir şey yoktur. Yeniçağ felsefesinde deneyci bilgi öğretisinin (empirizmin) kurucusu Locke'dur. Başlıca temsilcileri: F. Bacon, D. Hume, J. S. Mill. Karşıtı bk. usçuluk
224deneyimbk. deney II
225deontoloji(Sözcük anlamı: ödev bilimi ) -> Ethik'i ödev bilimi olarak belirlemek üzere J. Bentham'ın kullandığı terim. (Deontology or the Science of Morality, 1834.) // Bu sözcük Kant'ın anladığı anlamda bir ödev öğretisi için kullanılamaz deontoloji, ahlaksal ödevleri, şu ya da bu toplumsal duruma göre, deney yolu ile incelemeyi dile getirir. Hekimlikte, hekimlik ödevleri kuramı olarak özellikle kullanılmaktadır.
226determinizmbk. belirlenimcilik
227devimsel1. Bir gücün etkisiyle hep devinim durumunda bulunan ve bulunduran, bir değişmesi olan. 2-Devinimi yalnızca fizik yasalarına bağlı olmayan, aynı zamanda etkin bir gücü, bir ereği de içeren.
228devimselcilik1. (Fiziksel devimselcilik) Özdeğin, güç ya da erkenin bir görünüş biçimi olduğunu öne süren felsefe öğretisi. 2. (Dirimbilimsel devimselcilik): Yaşamı, özdeğe egemen olan ve ona biçim veren güç olarak anlayan görüş. // Bu öğretinin karşısında, özdeği bir kitlenin taşıyıcısı olarak gören, onun ancak dışarıdan bir itilmeyle devinime geçebileceğini savunan mekanikçi anlayış yer alır. Devimselciliğe göre, her gerçeklik devimsel bir biçimde ortaya çıkar ve devimsel bir güce dayanır.
229devinim1. Yer değiştirme bir noktanın uzaydaki bir durumdan başka bir duruma geçişi zaman içinde durum değiştirme. 2. Olabilirlikten gerçekliğe geçiş. 3. Bir ruh durumundan başka bir ruh durumuna geçiş bir düşünce sürecinin başlaması. 4. Tarihin akışı içinde var olan düzeni değiştirmeye zorlayan " toplumsal, tinsel vb. güçlerin baskısı.
230devlet felsefesiDevletin ve toplumsal yaşamın özü, doğuşu, anlamı, temel ilkeleri ve temel biçimleri üzerine geliştirilen felsele öğretileri. (Devlet felsefesini ilkin Platon ile Aristoteles kurmuşlardır.)
231devletçilik1. Devleti tüm toplumsal görevlerin özellikle de ekonomik ve kültürel yaşamın düzenleyicisi olarak gören anlayış. 2. Genellikle devleti töre, kültür, hukuk vb.nin kaynak ve taşıyıcısı olarak görme eğilimi.
232devrim1. Yerleşik toplumsal düzeni değiştirme ve yeniden biçimlendirme yavaş bir gelişme olan evrime karşıt olarak, toplumsal yaşayışta ve siyasal durumda birdenbire gerçekleştirilen, köklü ve temelli bir değişme. 2. Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta vb. birdenbire olan değişmeler, eskimiş olanı kaldırıp yerine yepyenisini koyma. (Ör. Felsefede, Kant usu eleştirmesiyle düşüncede devrim yaptığını, Nietzsche de değerler alanında (ahlakta) devrim yaptığını öne sürer.)
233dışavurumRuhsal olayların belli im ya da betimlemelerle dışlaştırılması bir iç'in, özellikle insan ruhunun algılanabilecek biçimde kendini dışa yansıtması (yüz anlatımı ya da sözle). // Dil ve sanat ruhun kendini dışa vurma aracıdır her kültür çeşitli ruh biçimlenmelerini dile getirir. Bilinçli ve bilinçdışı eğilimlerin birey, toplum, ulus ve insanla ilgili ruh devinimlerinin her birinin kendine özgü bir dile getirilişi (dışavurumu) vardır.
234dışavurumculuk(Lat. exprimere = dile getirmek, dışlaştırmak]: Doğalcılık ve izlenimciliğin karşıtı olan modern sanat akımı. // Bu akım, ön planda ne nesnel doğayı ne de öznel doğa izlenimlerini yansıtmak ister onun dile getirmek istediği, ruhsal yaşantının içerikleri ile tinsel içeriklerdir.
235dışdünya1. İç algılarla kavranan şeylere karşıt olarak dış algılarla kavranan şeylerin tümü. 2. İnsanın içdünyasına, ruhsal yaşamına karşıt olarak onun dışında bulunan dünya. 3. "Ben" den ayrı olanın tümü bilinçten bağımsız olan, bilincin dışında olan şeylerin oluşturduğu dünya.
236dışrak(Yun. ekso = dışarda, dışta): Dışarıdaki, dışta kalan. Karşıtı bk. içrek
237dışrakçılarEski Yunan felsefesinde henüz bir öğretinin içine girememiş olanlar. Gizemlere erişmemiş olanlar, yeni başlayanlar, Karşıtı bk. içrekçiler
238diamatBatı dünyasında ve Rusya'da eytişimsel özdekçiliğin (diyalektik materyalizm) kısaltılmış adı.
239didişim(Yun. eristik eytişim ile karıştırılmamalıdır. Didişim sanatını ilkin geç sofistler kullanmış, bu sanatı Sokratesçi bir okul olan Megara Okulu filozofları geliştirmiştir. Bu okuldan olanlara sonraları didişimciler (eristikçiler) denmiştir.
240dil felsefesiDilin özü, kökeni, anlamı, yapısı üzerine araştırmalar yapan felsefe dalı. // Dil üzerine çalışmalar eskiçağ felsefesinden beri sürmektedir. Ancak, dil felsefesini kesin olarak kuranlar Hamann, Herder ve W. v. Humboldt olmuştur.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir