481 | çözüm sahnesi | Oyun konusunun tamamlanıp sonuca ulaştırıldığı sahne. |
482 | çözümsel gelişim | Olayları oluş sırasına göre değil de, tersine oyuna asal trajik çatışmadan girip nedenleri geriye dönüşle yavaş yavaş bulgulayan yapısal gelişim. Örnek : Sofokles'in Kral Oidipusu. bk. bireşimsel gelişim |
483 | çubuk askı | Sahne yukarısından makaralarla indirilip çıkartılabilen genellikle iki parmak çapında çelik çubuk. bk. askı. |
484 | dadacılık | Yirminci yüzyıl başlarında Tristan Tzara ve Richard Hülsenbeck'in yayımladıkları (1916) bildiriyle başlamış ve yedi yıl kadar sürmüş olan, dil ve estetik kurallarını, bunların denetlenmesini, mantık dizgesini tanımamış ve sözcük anlamlarına değer vermemiş bir akım. Alabildiğine bağımsız çağrışımlarla ilkel ve doğrudan anlatım biçimi arayan bir sanat çığındır. Çocukların «dah dah» sözcüğünden «dada»yı üretmişlerdir. Bunlarda değer tanımazlıkla birlikte bir başkaldırı da vardır. bk. gerçeküstücü tiyatro. |
485 | dağar | Bir tiyatro dönemi için araştırılıp incelenen ve seçilen oyun demeti. |
486 | dağar tiyatrosu | Bir tiyatro dönemi içinde oynanmasını uygun gördüğü oyun demetini, ilerde de oynayabilecek biçimde, önceden belirleyen dramaturgi anlayışını benimseyen tiyatro. |
487 | dağıtıcı ışıldak | Merceksiz, kimisinin içi emaye, kimisinin metal aynalı ışıklama aygıtı. Ağzı geniş olduğu için dirençli ışığı kolayca yayar ve genel ışıklamada çok kullanışlıdır. |
488 | dağıtıcı süzgeç | Renksiz, yanmaz asetat ışın demetinin sınırını yumuşatmada ve dağıtmada kullanılır. |
489 | dağıtılmış ışık | Sahneye dağıtılarak verilen, genel ışıklama yöntemine ilişkin ışık. |
490 | dağıtım kutusu | Ana kabloyla gelen elektrik akımının tiyatro yapısının çeşitli yerlerine dağıtıldığı korunçlarla güvenceye alınmış dolap ya da kutu. |
491 | dakikalama | Oyunun süresini hesaplayabilmek için her bölümün kaçar dakika sürdüğünü saptama. |
492 | dalang | Cava gölge oyunu ustası. |
493 | dalga etmeni | Sahne üzerinde dalgaların hareket ettiği duygusunu veren etmen. . |
494 | dalgalama | Sahne üzerinde dalgalar kıpırdıyormuş görüntüsünü sağlama. |
495 | dalgalı akım | Ortalama değeri sıfır olan düzenli biçimde yön değiştiren elektrik akımı. |
496 | dalgalı tavan | Ses dağılımı için kullanılan dalgalı tavan. |
497 | dalış | Yerdeki su dolu bir havuza çok yüksekten atlama gösterisi. |
498 | dalkavuk | Kendi çıkarı için başkalarının elini eteğini öpen tip. |
499 | dans | Müzik tartımına ve hızına uyularak yapılan, güzelduyusal değer taşıyan düzenli ve uyumlu gövde devinimleri. |
500 | dans düzeni | Bale gösterisinin düzeni. Bir bale topluluğunu, müzik eşliğinde, kurallara uygun biçimde doğru ve güzel hareketlere oturtma işi. |
501 | dans düzeni notlaması | Saptanmış simgeleri içeren dans düzenini gösteren notlar. |
502 | dans eteği | Bale kadın dansçılarının giydikleri kabarık etek. |
503 | dans okulu | Dans eğitimi yapan okul. |
504 | dans yöneticisi | Bir tiyatroda dans topluluğundan sorumlu olan yetkili kişi. |
505 | dans yönetmeni | Bale gösterisi için dansları düzenleyen sanatçı. |
506 | dansçı birimi | İçinde solistlerin bulunmadığı, yardımcı bale dansçılarının tümüne verilen ad. |
507 | dansçı çalışma yeri | Bir tiyatroda dansçıların çalışma ve alıştırma yaptığı yer. |
508 | dar açılı ışın | Dar bir oylum açısı içine toplanmış ışın. |
509 | dar ses | Tiz ve pes uzamlara kolayca inip çıkamayan ses. |
510 | davranı | Bir oyuncunun sahnede yüz ya da gövde hareketleriyle bir anlatıma yönelmesi. |