631 | doğal büküm | Düşüncelerimizi ve duygularımızı dilin gerektirdiği bükümü bozmadan söyleme. |
632 | doğal tümceleme | Düşünceyi ve duyguyu, dilin gerektirdiği tümcelemeyi bozmadan söyleme. |
633 | doğalcı ilyatro | On dokuzuncu yüzyılda romantizme karşı ortaya çıkmış, doğa bilimleri açısından insanları kalıtımsal, çevresel ve toplumsal ilişkilerine göre inceleyen bu akım içindeki tiyatronun özellikleri kapsamında, yaşam gerçeğini en küçük ayrıntısına dek işlemek yer alır. Tartışma açacak konular ele alınırken, küçük adamın gerçeği doğabilimsel açıdan gösterilmeye çalışılır. Bu akım üzerinde, düşünür Auguste Comte'un düşüncelerinin ve Charles Darwin'in Türlerin Kökeni ve Doğal Seçme kuramlarının etkisi görülür. |
634 | doğramacı ustası | Dekorun ve sahne eşyalarının doğrama işlerinin yapılmasını denetleyen ve düzenleyen nitelikli işçi. |
635 | doğru akım | İletken bir çevrim üzerinde yön değiştirmeyen elektrik akımı. |
636 | doğru ses | Yükseklik yönünden kendi ses bölgesinin dışına çıkmayan ses. |
637 | doğrultmaç | 1. Dalgalı akımı doğru akıma dönüştüren araç. 2. Bir dalgalı akımın kaynağından doğru akım sağlamak için kullanılan düzen. |
638 | dolambaçlı deyim | Bir şeyi uzatıp süsleyerek söyleme tutumu. |
639 | dolantı | Seyircinin ilgisini çekmek ya da heyecanını uyandırmak için yazar tarafından bilinçli bir biçimde olay dizisine yerleştirilmiş karşıtlıklar, çatallaşmalar. |
640 | dolantı komedyası | Kurgu ustalığı önemli olan bu komedyada olaylar ve güldürü öğesi yazarın tasarladığı bir dolantıdan ortaya çıkar. Bu komedya daha çok olaylar yoluyla gelişir. |
641 | dolap çeviren | Kendi çıkarı için binbir türlü hile yapan, dolap çeviren kişi. |
642 | dolaşı | Bir tiyatro topluluğunun bir yerden başka bir yere giderek ve dolaşarak oyunlar oynaması. |
643 | dolaşıcı topluluk | Oradan oraya dolaşarak oyunlar oynayan taşra topluluğu. |
644 | dolaylı ışıklama | Aydınlatılacak alana ışık akılarının yalnızca yüzde sıfır ile yüzde on arasında bir oranını yollayarak yapılan aydınlatma. |
645 | dolaysız ışıklama | Aydınlatılacak alan ışık akılarının yüzde doksan ile yüzde yüz arasında bir oranını doğrudan yollayarak yapılan aydınlatma. |
646 | dominus gregis | Roma tiyatrosunda gösterinin tüm giderlerini yüklenen topluluk yöneticisi. |
647 | donanma | Osmanlı şenliklerinin üçüncü bölümü olan gece eğlenceleri bu eğlencelerde kandillerle çeşitli oyunlar yapılır, yüzlerce çeşit fişekle gösteriler düzenlenirdi. |
648 | donatımcı | Donatımlığı hazırlayan görevli. |
649 | donatımlık | 1. Oyuncunun rol gereği kullandığı el eşyaları ve takıları. 2. Dekora ve oyuna yardımcı küçük parça eşyalar. |
650 | donatımlık dizelgesi | Oyun için gerekli olan el eşyalarını ve takıları gösteren dizelge. |
651 | donatımlık korunağı | Donatımlığın saklanıp korunduğu yer. |
652 | donatımlık masası | Kuliste bulunan ve oyuncuların oyun boyunca donatımlıklarını alıp koydukları masa. |
653 | donatımlık odası | Donatımlık eşyalarının bulunduğu ve onarıldığı oda. |
654 | donyağı kandili | Orta Çağ tiyatrosunda aydınlatmada kullanılan kandil. |
655 | doruk nokta | Bir oyunun geliminde ve gelişiminde kesin dönüm ya da değişim noktası. Kişilerin ön planda olduğu oyunlarda baş oyun kişisinin, olayların önde olduğu oyunlarda ana olayın yönelişindeki kesin dönüm noktası. |
656 | doruktaki | Kolan, ya da piramidin en üstündeki kişi. |
657 | dossenus | Roma attelan komedyasında bilgiçlik taslayan yarı aydın tipi. |
658 | dottore | Roma komedyasındaki Dosennus'un (bilgiç adam) italyan halk doğaçlama tiyatrosundaki uzantısı. Kimi kez düşünür, kimi kez dilci, kimi kez de tıp doktoru olarak kendini tanıtır. Şarlatandır, kendinin bilgili olduğunu göstermek isterken yanlış üstüne yanlış yapar. Herkese öğüt verir, ama kendisi bunların hiçbirini tutmaz. Kara bir pelerini, geniş şapkası ve dizlerine inen bir pantalonu vardır. |
659 | döner sahne | Ekseni çevresinde dönen sahne türü. |
660 | döner yüzey | Sahne içinde dönebilen yüzey. |