691 | duru ses | Tını yönünden pürüzsüz ses. |
692 | durum değiştirmek | Oyuncunun gövdesel olarak bir görünüşten başka bir görünüşe geçmesi. |
693 | durum komedyası | Gülünç olanı karakterden değil, durumlardan geliştiren komedya biçimi. Nesnel bir bakışla, yani toplumsal olguların yansıtılması ile ele alındığından içerik açısından yoğun olabilen bu komdeya biçimi, öznel açıdan, salt güldürmek amacıyla işlendiğinden daha çok kurgu ustalığı ile belirir. |
694 | duruma uyma | Satnislavski oyunculuk dizgesinde, oyuncunun, erişmek istediği ereği düşünerek, canlandıracağı hareketleri tam anlamıyla değerlendirebilmek için duruma kendini uydurması. Duruma uyma, oyuncunun karşısındaki oyuncuya ve başka engellere göre saptanır. Bunun için de «nasıl?» sorusunu sorar. |
695 | duvar duyurusu | Oynanacak oyunların tanıtılıp yaygınlaştırılmasında kullanılan, bazen resimli duvar duyurusu. |
696 | duvar ışıtacı | Seyir yerinin duvarlarında bulunan aydınlatma aracı. |
697 | duy | Işıtacın vidalandığı ya da geçirildiği elektrik bağlantısını sağlamaya yarayan parça. |
698 | duygu-düşünce alışverişi | Stanislavski oyunculuk dizgesinde, oyuncuların birbirleriyle kurdukları duygu ve düşünce bağı. Oyuncular arasındaki dürüst, sürekli alışveriş seyircinin dikkatini canlı tutar ve seyirciyi sahnedeki olayın bir parçası durumuna getirir. |
699 | duygusal anımsama | Stanislavski oyunculuk dizgesinde, oyuncunun geçmişteki deneyimlerini, hazırladığı rolü doğru bir biçimde ortaya çıkarmasında kullanması. Örnek : Ünlü ingiliz oyuncusu Ellen Terry gençliğinde duyduğu kilise çanlarını anımsayarak ağlıyabiliyordu. Oyuncunun, bir melodiyi, bir sesi, bir yüzü anımsayarak rolündeki hareketleri ve konuşmayı saptaması. |
700 | düğüm | Bir oyunda gerilimin ve ilginin arttığı, işlerin karıştığı, çapraştığı yer. Düğüm öğesi çatışmalardan, çevrilen dolaplardan, birtakım gizlerden elde edildiği gibi, kişilerin karakter özellikleriyle de yaratılabilir. |
701 | dükkân (doğ.ve o.o.) | (Doğaçlama ve Ortaoyunu) 1. Doğaçlamaya dayanan Türk tiyatrosu argosunda tiyatro yapısı. 2 -Ortaoyunu'nda iş yerini belirten, yalnızca iki alçak kanadı bulunan 1 arşınlık (yaklaşık 68-70 cm.) bir peyke. Önünde arkalıksız bir alçak iskemle durur. |
702 | düşçülük | Yirminci yüzyıl başlarında ortaya çıkan, öyküleri düşteki gibi silik, karışık, usdışı ve fantazi yanı varsıl olan kısa sürmüş bir sanat eğilimi. |
703 | düşük gerilimli ışıtaç | Gücü az olan ışıtaç. |
704 | düşün oyunu | Bir ana düşün çevresinde geliştirilen oyun. Olay dizisi, kişiler ve konuşma örgüsü yalnızca ortaya konulmuş olan ana düşün için vardır. Sahneleme olanağı az olan bir oyun anlayışını benimser. |
705 | düşüş | Atlamadan sonraki denetimli düşüş. |
706 | düzeltme | Oyun seyirci karşısına çıkartıldıktan sonra görülen bazı aksaklıkları düzeltmek için yapılan ara çalışması, anl. parlatma çalışması. |
707 | düzen açıklaması | Yazarın, oyun betiğinde, yere, girişlere, çıkışlara, dekore, giysilere, donatımlıklara, müziğe, çeşitli etmenlere, kişilerin görünüşlerine ve davranışlarına ilişkin çoğu kez ayraç içinde yaptığı açıklama. |
708 | düzenleyici | Sahne yetkilisinin yardımcısı. Çalışmalarda ve gösteriler sırasında oyun düzeni ile saptanmış işleri (oyuncuların girişlerini, müzik, ışıklama repliklerini, dekor değişimini, perdenin açılıp kapanmasını) denetler. Aynı zamanda, gerektiğinde, sahne gerisinden uygulayım işliklerine ve giysiliklere bağlantı kurmakla görevlendirilir. |
709 | düzgün koşuşma | Söz söylerken sözcükleri yerinde kullanma. |
710 | ebyat okuma | Meddahların iki dizeden kurulu uyaklı sözler söylemesi. |
711 | ecel beşiği | Türk cambazının tehlikeli becerilerinden biri : ip üstündeki bir cambazın ayaklarına salıncak bağlaması, bir başkasının da bu salıncakta sallandıktan sonra tepetakla salıncağa ayaklarıyla tutunup kolan vurma numarası. |
712 | edil | 1. Roma tiyatrosunda oyunları parasal ve yönetsel açıdan koruyanlara verilen ad. 2. Oyunları denetleyip gösteri günlerini ve daha başka kayıtları saptayanlara verilen ad. |
713 | edilgen kahraman | Başka oyun kişilerinin etkisiyle hareket eden baş oyun kişisi. |
714 | edison cıvatası | Işıldaklarda kullanılan büyük cıvata. |
715 | efe | Türk gölge oyunu ile Ortaoyunu'nda görülen kabadayı tipi. Bunlara zeybek de denir. Heybetli görünüşleri ve mertlikleri ile kavgaları ayırır, sorunları çözümler. |
716 | efe (o.o.) | (Ortaoyunu) : Ortaoyunu ile Türk Gölge Oyunu'nda görülen kabadayı tipi. Bunlara Zeybek de denir. Heybetli görünüşleri ve mertlikleri ile kavgaları ayırır, sorunları çözümlerler. |
717 | efsane | Tarih öncesi Tanrıların yaşamları ve kahramanların serüvenleri yoluyla bir toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini ve düşünce dizgesini yansıtan olağanüstü öykü. |
718 | efsane-guyan | Efsane okuyanlara verilen ad. |
719 | egzostra | Antik Yunan tiyatrosunda tekerlekli yükselti bunun üzerinde bazı kısa sahneler oynanır ya da ölmüş olan kimsenin durumu gösterilirdi. |
720 | eğilim | Eğilim gösteren hareket. |