1831 | penglipur lara | Malezya'da romantik halk öykülerine verilen ad. |
1832 | peniz | (Ortaoyunu): Ortaoyunu argosunda söz anlamında kullanılır. |
1833 | perde | Oyun yerini seyirci salonuna kapayıp açan kumaş perde. |
1834 | perde açmak | Gölge oyunu dilinde gergiyi kurmak. |
1835 | perde dekor | Kulisleri görüşe kapayan, genellikle kara renkteki kumaş perde ya da panolarla kurulmuş dekor. |
1836 | perde gazeli | Gölge oyununda Karagöz görünmeden önce Hacivat'ın söylediği gazel. |
1837 | perde önü | Çerçeve sahneli tiyatrolarda sahneyi seyirciye açıp kapayan perdenin önü. |
1838 | perde teli | Sahnenin iç üstünde bulunan ve perdenin açılıp kapanmasını sağlayan tel. |
1839 | perde yolu | Perde halkalarının hareket ettiği demir yol. |
1840 | perdeci | Tiyatroda perdeyi yönetmenin gerektirdiği biçimde açan ve kapayan görevli. |
1841 | perdedari | İran'da, arkalarına, Peygamber ailesinin başından geçen acıklı olayları gösteren resimli gergi asarak bunun önünde öykü anlatanlara verilen ad. |
1842 | perendebaz | Türk seyirlik oyunlarında çeşitli taklalar atarak beceri gösteren sanatçı. |
1843 | peri komedyası | Peri oyunu biçiminin kapsamına giren, cinler, periler içinde geçen ve çevre olarak bir düş dünyasını ele alan komedya. |
1844 | peri oyunu | Halk efsaneleri ile peri masallarının olağandışı dünyasını, göz kamaştırıcı ve büyüleyici donatımla sağlayan, gerçekliği yansıtmaya yönelik imgesel öğelerle bezenmiş oyun biçimi. |
1845 | periyaktoy | Antik Yunan tiyatrosunda eksenleri çevresinde dönen üç yüzlü prizmalara verilen ad. Bunların her yüzüne resimler yapılırdı, öbür yüzü döndürülüp dekor değişimi sağlanırdı. Bunun için de büyüklü küçüklü altı yedi periyaktoy kullanılırdı, bak. telari, biçme pano. |
1846 | persiflaj | Alay, tersinleme. Tiyatroda çoğunluğun bildiği tarihsel ya da güncel bir konuyu alıp yazarın kendi imgelemine göre, gülünçlü ancak anlamlı bir duruma sokmasıyla ortaya çıkan oyun. |
1847 | pertav | Türk cambazının becerilerinden biri : İp üstünden takla atma ve ipin üstüne düşerken bacakları makas gibi açma numarası. |
1848 | pes bölge | Bir sesin pes noktalarının toplandığı bölge. |
1849 | peş tahtası | Gölge oyununda, gerginin arkasında, çerçeveye iplerle tutturulmuş raf. Buraya gergiyi ve tasvirleri aydınlatan mum, çıra ya da ışıtaç konulur. Buna destgah da denir. |
1850 | peşrevi | Âşık öykülerinde, bazen mani biçiminde, bazen Köroğlu türküleri olarak kesimler arasına yerleştirilen parçalara verilen, ad. |
1851 | petaz | Antik Yunan tiyatrosunda, yolcuları canlandıran oyuncuların giydikleri geniş kenarlı şapka. |
1852 | peyk | (Köy oyunu): Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri. |
1853 | pickelherring | On yedinci yüzyılda bütün Avrupa'da ün yapan İngiliz oyuncusu Robert Reynolds'un yarattığı ve anonim bir duruma getirdiği soytarı tipi. |
1854 | pike | Dolaşma boyunca gergin gövdenin ağırlığını parmak uçlarında taşıma. |
1855 | pinakes | Antik Yunan tiyatrosunda sanatsal nedenlerle skene'nin sütunları arasına konulan boyalı pano. |
1856 | piramit | İnsanlardan oluşturulmuş piramit gösterisi. |
1857 | piramit bitişi | Denge sanatçılarının gösterilerinin sonunda kurdukları piramit bu bitişi haber verir. |
1858 | pişbop | Beberuhi'nin argo adı. |
1859 | pişekâr | (Ortaoyunu): Ortaoyunu başladığında ilk başta oyun alanına gelen ve oyunun anlatıcısı, düzenleyicisi işlevini de yüklenmiş baş tiplerden biri. Gölge oyunundaki Hacivat'ın bir uzantısıdır. Her şeyi bildiğine Kavuklu'yu inandıran, her kalıba giren çıkan, Kavuklu'ya ne yapması gerektiğini söyleyen, bilgiçlik taslayan ve oyunu yönlendiren kişi Hacivat'ın gölge oyunu'nda yüklendiği nitelikleri, Pişekâr ortaoyunu'nda sürdürür. |
1860 | piyanolu kukla | Piyano çalma taklidi yapan kukla. |