1981 | sahne tabanı | Sahne zemini. |
1982 | sahne uygulayımcıları | Sahnede dekoru yerleştiren, kaldıran ve her türlü uygulayım işini yerine getiren kişiler. |
1983 | sahne üstü | Ana sahnenin üst kesimi. |
1984 | sahne üstü dizi ışıkları | Oyun alanının orta bölümünü aydınlatan ve genel ışıklamada kullanılan dizi ışıkları. |
1985 | sahne yaygısı | Saline tabanı üzerine serilen oyun yaygısı. |
1986 | sahne yetkilisi | Sahnenin disiplininden, düzeninden ve güvenliğinden sorumlu olan, sahne başyetkilisinden sonra gelen kişi. |
1987 | sahne yukarısı | Çerçeve sahneli tiyatroda oyun alanının seyirciye ek uzak olan kesimi. |
1988 | sahne yüksekliği | Sahnenin, tabanından tavanına olan yüksekliği. |
1989 | sahneye çıkartmak | Bir oyunu, oyunculuk, dekor, ışıklama ve bütün uygulayım öğeleri ile uyumlu bir biçimde seyirciye sunmak. Sahneye koymak da denir. |
1990 | sahneyi boşaltın! | Çalışmanın ya da gösterinin başlayacağını bildiren uyarı. |
1991 | sahte hasta | Hacivat ile Karagöz arasında geçen söyleşmelerden biri. Karagöz'ün yalandan hasta olması üzerinde geliştirilen atışmalı konuşma. |
1992 | salgı | Türk cambazının bir becerisi : İp üstünde aşağı doğru eğilerek ipi iki yana sallayıp gezinme. |
1993 | salkım inci | Türk gölge oyununda yosma tipi. Kanlı Nigar'ın düşmanı ancak bazı oyunlarda bunların ikisi bir olup dolap çevirirler. Şallı Natır'ın sevgilisidir. |
1994 | sallanma | Sallanma hareketi. |
1995 | salon aydınlatma ana çevirgeci | Seyirci salonunun, dinlenme yerlerinin ve seyircinin bulunduğu yerlerin ışıklarını açıp kapayan ana çevirgeç. |
1996 | salon aydınlatması | Seyirci salonunu aydınlatmada kullanılan ışık düzeni. |
1997 | salon ışıkları | Seyircinin tiyatro içinde bulunduğu yerleri aydınlatan ışıklar. |
1998 | salon ışıldak köprüsü | Seyirci salonunun tavanında bulunan ışıldak köprüsü. |
1999 | salon komedyası | Bir salon dekoru içinde oynanan, hafif, salt eğlendirmeye dayanan komedya biçimi. |
2000 | salon tiyatrosu | Üç yüz, dört yüz seyirci alabilecek orta büyüklükte, balkonsuz, locasız, orkestra çukuru bulunmayan, seyirci yeri olan tiyatro. Seyirci-sahne uzaklığını kaldırmak amacıyla yapılmıştır. |
2001 | salt sözsüz oyun | Sözsüz anlatım ustası Etienne Decroux'nün ortaya attığı bir kavram. Paris Okulunda dizgesel bir biçimde pantomime karşıt olarak geliştirdiği gövdesel mimiğin yeni bir biçimi. Asal uygulayım kavramları, eğilme, dönme, kayma, tartım ve hız ile sanatçının kişiliğinden gelen devinimdir (deyiş gücüdür). Decroux'nun en ünlü öğrencileri Jean-Louis Barrault ile Marcel Marceau'dur. |
2002 | saltika | Roma tiyatrosunda, sözsüz oyunlara eşlik eden dans parçası. |
2003 | samamiko | (Argo) Karagöz'ün argodaki adı. |
2004 | samıt | (Köy oyunu): Anadolu'da sessiz ve sözsüz köy oyunlarına verilen ad. |
2005 | sanat tiyatrosu | Tiyatroda kazancı düşünmeden, sanat eylemini gerçekleştirirken seyircisine düşünce ve duygu açısından katkıda bulunmayı amaç edinen tiyatro. Tecimsel tiyatronun karşısında yer alır. |
2006 | sanat yöneticisi | Bir tiyatronun sanat işlerindeki baş yürütücüsü. Tiyatronun sanat etkinliklerini düzenlemede söz sahibi olan baş kişi Sanat alanında sorumluluk ondadır ve bağımsız olarak karar verir. Oyuncuların sözleşmelerinde ve yönetmenin seçiminde onun onayı zorunludur. |
2007 | sanatçı | Yaratıcı ve olağandışı nitelikleri olan, sanat yapabilecek yetkide olan kişi. |
2008 | sandık boşaltma | (Tuluat argosu) Birçok taklidi birden oynama. Bütün taklitleri bilene «sandık boşaltabilen kişi» denir. |
2009 | sandıkkâr | Sandıkçı. Gölge oyunu ustalarının ikinci yardımcısı. Oyun takımından sorumludur ve çırağın yardımcısıdır. |
2010 | sansür | bk. sıkıdenetim. |