2581 | yıldız dansçı | Bale sanatında yıldız düzeyine erişmiş sanatçı. |
2582 | yıldız etmeni | Çevren üzerinde yıldızların görünümünü veren etmen. |
2583 | yıldız gergisi | Üzerinde yüzlerce delik bulunan koyu renk gergi. Bu deliklerin hemen arkasında çevresi mavi boyalı, ama deliği hizasına gelen tepeleri boyalı olmayan ışıtaçlar konulur. |
2584 | yıldız oyuncu | 1. Seyirci arasında ünlenmiş, bir oyunun uzun süre oynanmasını sağlayan, beğenilen oyuncu. 2. Baş oyuncu. |
2585 | yıldızcılık | Bir gösterinin başarısını yıldız olmuş oyuncuların aşırı tanıtısına bağlayan, bundan dolayı yıldızlar üzerine ilginç haberler çıkarmayı ve yığınları etkilemeyi amaç edinen tutum. Bu tutumda ortaklaşa bir çalışma ve sanat kaygısı pek yoktur. |
2586 | yılgı oyunu | Amacı seyircinin korku duygusunu uyandırmak olan oyun. |
2587 | yılgı tiyatrosu | İçinde tüyler ürpertici, korkunç sahneler bulunan, seyircinin korku duygusunu uyaran tiyatro anlayışı. Örnek : Grand Guignol. |
2588 | yırtıcı hayvan eğiticisi | Yırtıcı orman hayvanlarını eğiterek gösteri yapacak duruma getiren uzman. |
2589 | yırtıcı hayvan eğitimi | Yırtıcı hayvanları sirkin amacına uygun biçimde eğitme eylemi. |
2590 | yırtıcı hayvanlar | Evcil olmayan, yabansı hayvanlar. |
2591 | yiğitbaşı | (Köy oyunu) : Anadolu'da oyun düzenleyicilere verilen adlardan biri |
2592 | yineleme | Bir oyunun yeni baştan ele alınarak yeniden oynatılması. |
2593 | yivli mercek | Dışa doğru genişleyen, birbirine koşut, yuvarlak yivleri olan ve yumuşak ışık veren mercek. Bu merceği bulan Fransız fizikçisi Augustin Jean Fresnel (1788-1827) dir. |
2594 | yivli-mercekli ışıldak | Adını merceğinden alan bu ışıldağın gücü 500 ile 2000 vat arasında değişir. Merceği yivli olduğundan hem sınırlı, yumuşak ışık verir, hem de ısıya dayanıklıdır. İçindeki ışıtaç merceğe çok yaklaşabildiğinden aydınlatma alanı elli dereceye kadar genişletilebilir. |
2595 | yoğunlaştırmak | Bir oyunun metninde bulunan gevşek dokulu yerleri uygulama sırasında derleyip toparlamak, daha güçlü ve etkin duruma getirmek. |
2596 | yontulmuş kukla | Yontularak yapılmış kukla. |
2597 | yorum | Bir yapıtın anlamını aydınlatmada tutulan inceleme ya da düşünme yolu. |
2598 | yorumlayan oyuncu | Rolü yorumlayan oyuncu. |
2599 | yorumlu oyunculuk | Oyunculukta yorum. Bir oyuncunun herhangi bir rolü doğru bir yorumla canlandırması ya da göstermesi. |
2600 | yön | Dansçının gövdesinin yönü. |
2601 | yön değiştirme | Dansçının yönünü değiştirmesi. |
2602 | yön simgesi | Dansçıların yönlerini gösteren simge. |
2603 | yöneliş | Dansçının gövdesini tek bacağı üzerine durdururken, öbür bacağını doksan derecelik bir açıyla kaldırması ve dizden bükerek geriye getirmesi. |
2604 | yöneliş simgesi | Dansçıların birbirlerine olan ilişkilerinin içinde yönelişleri gösteren simge. |
2605 | yönetici | Tiyatronun sanat dışındaki her türlü yönetsel ve parasal işlerinin başında olan yetkili. |
2606 | yönetme teli | Uzaktaki bir şeyi yönetebilmek için palangalar üzerinde düzeneksel olarak hareket ettirilen tel. |
2607 | yönetmek | 1. Tiyatroyu yönetmek. 2. Bir tiyatro yapıtının sahnelenmesi işini yönetmek. |
2608 | yönetmen | Bir oyunu, gerekli ön hazırlığı ve yorumu yaptıktan sonra, dengeli ve sıkı bir düzen içinde, doğru, inandırıcı ve sanatsal bir biçimde, çeşitli alanların sanatçıları, uzmanları ve uygulayımcıları ile işbirliği yaparak sahneye çıkaran sanatçı. |
2609 | yöntem | Çağdaş oyunculuğun kurucusu Stanislavski yöntemi için kullanılan sözcük. bk. Stanislavski dizgesi. |
2610 | yöresel ışıklama | Sahne üzerinde yalnızca belli bir bölgeyi aydınlatma. |