| 331 | doğal kuyu | bk. obruk. | 
| 332 | doğal nüfus devinimi | Belli bir yerde, ölüm ve doğum gibi doğal nedenlere dayalı olarak nüfusta görülen değişmeler azalıp çoğalmalar. | 
| 333 | doğal sınır | İki komşu devlet arasında akarsu, sıradağ dorukları, göl ve deniz gibi doğal engellere dayanan sınır. bk. yapma sınır. | 
| 334 | doğu | Herhangi bir yerde gün-gece eşitliği günlerinde güneşin çevrende doğduğu yön. bk. anayönler. | 
| 335 | doğum oranı | Bir ülkede, belli bir yıl içinde 1000 nüfusa düşen ortalama doğum sayısı (canlı doğan bebekler açısından). | 
| 336 | doğurganlık oranı | Herhangi bir ülke ya da bölgede, bir yıl içinde gerçekleşen doğumların, doğurma yaşındaki kadın (15-49 yaş arası) sayısına oranı. | 
| 337 | dokuma bitkileri | Pamuk, kenevir, keten gibi dokumacılıkta kullanılan lifleri sağlayan bitkilerin genel adı. | 
| 338 | dolma | Sığ bir göl ya da körfezin, dışgüçlerin taşıdığı özdeklerle dolup kara durumuna gelmesi. | 
| 339 | dolma ovası | bk. ova. | 
| 340 | dolu | Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, çeşitli irilikte, iç içe katmanlı, yuvarlak ya da düzensiz biçimli saydam buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü. | 
| 341 | don | Hava sıcaklığının sıfır dereceden aşağı düşmesiyle suyun katı duruma geçmesi olayı. | 
| 342 | donmuş toprak | Eksenucu bölgelerinde donmuş durumda bulunan, ancak yazın kısa bir süre için üst kesimi çözülebilen toprak. | 
| 343 | doruk | Bir dağın en yüksek yeri. | 
| 344 | doruk çizgisi | Yüksek dağlarda, doruk uçlarını birbirine bağlayan ve bitişik iki aklanı ayıran sınır. | 
| 345 | doruk sivrisi | Kimi genç dağlarda görülen, iğne gibi ince uçlarla son bulan dorukların her biri. | 
| 346 | dorukucu | Üzerinde kar aşındırmasının etkilerini taşıyan genç ve yüksek dağlarda, yan yana dorukların testere dişi ya da horozibiği görünüşündeki uçlarından her biri. | 
| 347 | doymuş hava | Belli sıcaklıkta birim kitle havanın alabileceği en fazla su buğusu. | 
| 348 | döküntü | Dağ eteklerinde köşeli taşlar ve daha ince öğeli özdeklerin karışımından oluşan yığıntılar. | 
| 349 | döküntü yelpazesi | Döküntülerin dağ eteklerinde oluşturduğu, çok kez belli bir yönde ve belli aralıklarla sıralanan koni görünümündeki yer biçimi. | 
| 350 | dönence | Yeryuvarı üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve eşleğin 23° 27' kuzey ve güneyinden geçen çemberler. bk. Oğlak dönencesi, Yengeç dönencesi. | 
| 351 | dönencealtı | Yengeç dönencesine kuzeyden, Oğlak dönencesine de güneyden bitişik ve komşu olan, sıcak ve ılıman kuşaklar arasında bir ara iklim alanı yaratan bölge. | 
| 352 | dönencealtı iklim | İlginç örneklerinden biri Akdeniz çevresinde görülen iklim türü. | 
| 353 | dönencealtı yüksek basınç | Dönenceler dolayında yer alan, güneşin görünürde devinimine uyarak kuzey-güney doğrultuda az çok yer değiştirirse de, sürekliliğini yitirmeyen basınç. | 
| 354 | dönenceler arası kuşak | bk. sıcak kuşak. | 
| 355 | dönencelerarası | Yeryuvarı üzerinde Oğlak ve Yengeç dönenceleri (23° 27' K ve 23° 27' G) arasında kalan, genellikle sıcak iklimlerin egemen olduğu kuşağın yayılma alanı, bk. dönence, Oğlak dönencesi, Yengeç dönencesi. | 
| 356 | dördüncü çağ | İnsanın türediği, gelişen doğal olayların izlerinin bugün de canlılığını koruduğu yerbilim çağlarının son ve içinde yaşadığımız bölümü. | 
| 357 | dulda | bk. rüzgâraltı yanı. | 
| 358 | düden | Eriyebilen kayaçların, özellikle kireçtaşlarının yaygın olduğu bölgelerde görülen, değişik çap ve derinlikte, çok kez çember biçiminde kapalı çukur. | 
| 359 | düden gölü | Kireçtaşı, alçı taşı gibi suda kolay eriyen kayaçlardan oluşma yörelerde açılmış kimi düdenleri dolduran göl. | 
| 360 | dünya | bk. yeryuvarlağı. |