451 | göçmen nüfus | Yaşadığı ülkede doğmamış, oraya başka yerlerden gelerek yerleşmiş, "yerli"nin karşıtı olan insanlar. |
452 | göçüntü | bk. yer göçmesi. |
453 | gökcismi | Gök boşluğunda yer alan yıldız, gezegen, güneş, bulutsu vb. adlarla tanınan varlıkların tümüne verilen ad. |
454 | gökekseni | Yer ekseninin sonsuza uzatılmasıyla oluşan, tüm gök boşluğunu içine aldığı düşünülen gökyuvarının ekseni. |
455 | gökpenceresi | Gökyüzünün çok bulutlu olduğu sıralarda, gök mavisinin yer yer görünebildiği açıklıklar. |
456 | göktaşı | Çok seyrek de olsa, yeryüzüne düşebilen akan yıdız parçası, bk. akan yıldız. |
457 | gökyuvarı | Sonsuz gök boşluğunu tüm gökcisimleriyle içine alan ve özeğinde yeryuvarının bulunduğu düşünülen varlık. |
458 | göl | Karalar üzerinde, dört yanından kapalı ve oluşumlarıyla ayrımlı çanakları dolduran, az çok geniş ve derin, tuzlu ya da tatlı su örtüleri. |
459 | gölayağı | Bir gölün artan sularını denize, başka bir göle ya da bir ırmağa taşıyan akarsu. |
460 | gölbilim | Karalar üzerindeki durgun suları, özellikle gölleri inceleyen ve doğal coğrafyanın bir kolu olan bilim. |
461 | gölcük | Killi topraklar üzerindeki küçük, kapalı çukurluklarda kaynak ve yağmur sularıyla beslenerek oluşan, akışsız, sığ ve kimi kez yapayları da olan bir göl türü. |
462 | gölden çıkan akarsu | bk. gölayağı. |
463 | göle karışan akarsu | bk. gölkolu. |
464 | gölet | Akarsular üzerinde kurulan büğetlerin ardında toplanan suların oluşturduğu yapay göl. |
465 | gölgecil bitkiler | İklime bağlı çevre koşulları içinde gölgeden hoşlanan ve yapılarını buna göre düzenlemiş bitki türlerinin oluşturduğu takım. |
466 | gölkolu | Bir göle dökülen ve onun beslenmesinde büyük payı olan akarsu. |
467 | gölova | Karst bölgelerinde uzun, az çok geniş, yer yer göller ve akarsularla kaplı, tarıma elverişli topraklarla örtülü teknelere verilen ad. |
468 | gömük büklüm | Yatağını yeniden derinleştirerek üzerinde aktığı koyak tabanı ve ovanın içine gömülen büklüm. |
469 | görünüm | Herhangi bir yörede, fiziksel, dirimsel ve özellikle insana değgin öğelerin ortaklaşa oluşturdukları ve göz önüne serdikleri doğal çevre. |
470 | göze | bk. kaynak. |
471 | gözenekli kayaç | Öğeleri arasında boşluklar bulunması nedeniyle su emme, su geçirme gibi fiziksel nitelikler taşıyan kayaç. |
472 | gübre | Toprağı bitekleştirmede çok kez zorunlu olarak kullanılan, örgensel ya da madensel kökenli her türlü özdek. bk. hayvansal gübre, kemre, kimyasal gübre. |
473 | gün ağarması | Güneş doğmadan önce başlayan ve süresi eşlekten eksenucu çemberine doğru giderek artan yarı aydınlık durum, bk. alacakaranlık. |
474 | gün yanı | Kuz yanına göre, bol güneşli yamaç. |
475 | gün-gece eşitliği | bk. ılım. |
476 | günberi | Gezegenlerin yörüngeleri üzerindeki devinimleri sırasında güneşe en yakın oldukları nokta. |
477 | günbilgisi | Gün, hafta, ay ve yılları doğrudan doğruya gözlenebilen olayları, özellikle güneş ve ayın devinimleriyle bağlantılı olarak zaman akışını göstermek üzere kurulan çeşitli düzenler. |
478 | gündeğişme çizgisi | 180° Öğlen boyunca, iki eksenucu noktası arasında uzanan ve doğudan batıya ya da batıdan doğuya aşıldığında, bulunulan tarihin bir gün geri ya da ileri alındığı çizgi. |
479 | gündönümü | Güneş ışınlarının dönencelerden biri üzerine dik geldiği ve gecelerin uzatmadan kısalmaya ya da kısalmadan uzanmaya döndüğü gün: 21 Aralık ve 21 Haziran. |
480 | güneş | Kızgın gaz yığınından oluşan, ısı ve ışık saçan, yeryuvarının da içinde bulunduğu dizgenin özeği olan gökcismi. |