241 | çiy | Su buğusunun açık ve durgun havalarda, sabaha karşı yoğunlaşarak otlar, yapraklar ya da açıkta kalmış nesneler üzerinde oluşturduğu küçük su damlacıkları. |
242 | çizikli taş | Üzerinden geçen sert ve ağır buzullarla çizilmiş yerlikaya ve buzultaşlar. bk. parlatılmış kayaç. |
243 | çok ürünlü tarım | Bir yörede, yıl içinde çeşitli ürünler yetiştirmeyi amaçlayan tarım türü. bk. tek ürünlü tarım |
244 | çorak | Kurak, tuzlu, tarıma elverişsiz topraklarla ilgili nitelik. |
245 | çökerti | bk. tortu, tortulaşma. |
246 | çökme | İçgüçlerin etkisiyle, yerkabuğunun bir bölümünün asal durumunu yitirerek alçalması. |
247 | çökük | Bir kırık dizgesinde, iki yanda yükselen çıkıklar arasında kalan oluk biçimli çukurluk, bk. çıkık. |
248 | çöküntü alanı | Karalar üzerinde çevresi yüksekliklerle kapalı, tabanı kimi kez deniz yüzeyinden de aşağı inebilen yer biçimi, bk. çökme. |
249 | çöküntü çanağı gölü | Doldurduğu doğal çanağın kökeni kırılma, çökme gibi olaylara dayanan göl türü. |
250 | çöl | Özellikle sıcak ve ılıman iklim bölgelerinde geniş alanlar kaplayan kurak, sürekli akıştan ve bitki örtüsünden yoksun, günlük ve mevsimlik sıcaklık ayrımları yüksek, nüfuslanma ve yerleşim olanakları çok sınırlı bölgelere verilen ad. |
251 | çöl iklimi | Daha çok dönencelerarası kuşakla, ılıman kuşağın geniş ve deniz etkilerine kapalı bölgelerinde görülen ve başlıca iklimsel niteliği yıllık yağış tutarlarının aşırı azlığı ve kararsızlığı ile sıcaklık ayrımlarının yüksekliği olan iklim türü. |
252 | çöl yerleşimi | Çöllerde çok kez yüze çıkan yeraltı sularının yarattığı ve önemi suyun niceliğine bağlı olarak değişen tarım ve yaşam bölgesi. |
253 | dağ | Yerkabuğunun çıkıntılı, yüksek eğimli yamaçlarıyla çevresine egemen ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine verilen ad. |
254 | dağ buzulu | İki anabuzul türünden biri, örtü buzulunun karşıtı, bk. buzul, örtü buzulu. |
255 | dağ dizgesi | Alplerde olduğu gibi, birçok ikincil kollarla geniş alanlara yayılan, ancak kesin ortak yanları bulunan dağ takımlarına verilen ad. |
256 | dağ düğümü | Ayrı yönlerden gelen dağ sıralarının bir yörede birbirine yaklaşıp karıştığı yer. |
257 | dağ eteği buzulu | Yukarı enlemlerdeki yüksek dağların eteğinde, bu dağlardan inen buzul dillerinin oluşturduğu dışbükey, mercimek biçimli geniş buzul. |
258 | dağ eteği düzlüğü | Dağlık bir yüksekliğin önünde, yer yer bu yüksekliğe az çok sokularak yayılan ve bir birikme alanı olan düzlük. |
259 | dağ iklimi | Yeryuvarının neresinde bulunursa bulunsun, dağlar ve yüksek yaylalarda görülen ve özellikleri "yükseklik" ve "bakı"ya dayanan iklim türü. |
260 | dağ meltemi | Dağlardan koyak tabanlarına ve ovalara doğru esen günlük çevrimsel rüzgâr. bk. meltem |
261 | dağ otlağı | Yüksek yerlerde görülen nemcil, hemen hemen sürekli yeşil kalan, yazın çok kez yaylacıların hayvanlarıyla gelip kaldıkları otlak. |
262 | dağ tutması | Yükseltinin (basınç, özellikle oksijen basıncın azalması nedeniyle) örgenlik üzerindeki etkisiyle ortaya çıkan çarpıntı, soluk almadaki güçlük. |
263 | dağ yağmuru | bk. engebe yağmuru. |
264 | dağılış | Coğrafyanın, doğal ya da insana değgin olayların yeryüzüne dağılış ve yayılışlarını göz önüne alan temel ilkelerinden biri. |
265 | dağınık yerleşme | Kırsal yerleşmede köyü oluşturan yapıların yereye, kimi birkaç yüz metreye ulaşabilen boşluklarla dağılması. |
266 | dağsal oluşum devinimleri | Deniz diplerine yığılan ve kalın katmanlar oluşturan tortuların, yan basınçlarla sıkışıp kıvrılarak yükselmesi ve kara durumuna gelmesi, bk. yer teknesi. |
267 | dalga | Geniş su yüzeylerinde rüzgârla oluşan, sırt ve çukur bölümleriyle durgun su yüzünü pürüzlendirip bir salınım devinimiyle birbirini kovuşturarak ilerleyen dizilerden her biri. |
268 | dalga aşındırması | Dışgüçlerden biri olarak dalgaların, özellikle yüksek kıyılarda, taşıdıkları irili ufaklı katı özdeklerin de yardımıyla yaptıkları işlev. |
269 | dalga aşındırması düzlüğü | Aşınan ve karaya doğru gerileyen bir yalı yarın yerinde oluşan, denize doğru azıcık eğimli yerey. |
270 | dalga boyu | Yan yana iki dalga sırtı arasında kalan ve uzunluğu yerine göre birkaç metreden birkaç yüz metreye kadar ulaşabilen yatay uzaklık. |