301 | güç kolay | (Söz sanatı terimi) Kolay göründüğü halde benzerinin yazılması güç olan (yazı, eser). |
302 | güdükleme | (Yunan Latin Tartıbilim Terimi) Bir dizenin veya bir dönünün sonundan yarım adım kaldırma (GÜDÜK, Catalectique). |
303 | gülmece | Sanat değeri olmıyan kaba saba komedi. |
304 | gülünçleme | Bir eserin gülünç bir eşini meydana getirme işi. |
305 | günlem | Bir gazete veya derginin günlük meselelerden kısaca bahseden köşesi (GÜNLEMCİ, Chroniqueur). |
306 | güriz | (Divan edebiyatı terimi) Kasidelerde teşbipten sonra maksada geçilen beyit. |
307 | gürizgâh | bk. güriz |
308 | güzel | İnsanın estetik duygusunu heyecana getiren hal. |
309 | güzel sanatlar | Edebiyat, müzik, rakıs, heykelcilik ve mimarlık sanatlarının ortak adı. |
310 | güzelleme | (Halk edebiyatı terimi) Lirik bir koşuk şekli. |
311 | güzellik | bk. güzel |
312 | haikai | (Japonca) Japonların kullandığı kısa bir nazım şekli ki birinci ile üçüncü dizeleri beşer, ikincisi ise yedi heceli olmak üzere üç dizeden ibarettir. Buna hokku da derler. |
313 | hale uygunluk | (Söz sanatı terimi) Üslûpta zamana, yere ve kişilere göre dikkat edilmesi gereken noktalar. |
314 | halk romanı | Sanat düşüncesinden çok, topluluğun merakını çekmesi gözetilerek yazılan ve çoğu gazetelerde bölün halinde yayımlanan roman. |
315 | halkbilgisi | (halkbilim) Bir toplulukta yaşıyan inanları ve alışkıları, söylenen türkü, masal, fıkra, atalar sözü, bilmece, tekerleme, efsane gibi varlıkları inceleyip o topluluğun yaşayış ve duyuşunu anlamağa çalışan bilim. |
316 | halkbilim | bk. halkbilgisi |
317 | halkçılık | Yirminci yüzyıl başlarında Fransız yazarlarından A. Thérive ve L. Lemonnier tarafından açılmış bir çığır, ki romantikliğe, aşırı duygululuğa, hele Zolanın karamsarlıklarına sapmadan, hiç bir özelliği olmıyan, halk içinde sıradan bir takım tipleri anlatan |
318 | hamse | (Divan edebiyatı terimi) Mesnevi şekliyle yazılmış beş kitaptan ibaret takım. |
319 | hane | (Halk edebiyatı terimi) Halk edebiyatında beyit. |
320 | harf bilmecesi | Bir kelimedeki harflerle başka kelimeler meydana getirmek esasına dayanan bir bilmece şekli. |
321 | harfteş | Aynı harflerden meydana gelen kelimelerden her biri. Masa ile asma gibi. |
322 | haykırı | (Söz sanatı terimi) Sevinç, şaşma, öfke, acıma gibi şiddetli duyguları belirtmek için bir şeye yüksek sesle haykırma. Ey kimsesiz avare çocuklar, hele sizler, hele sizler! (T. Fikret.) |
323 | hazf | (Divan edebiyatı terimi) Eski yazıda noktasız kelimelerden yazı meydana getirme sanatı. Böyle olan yazıya mahzuf denirdi. |
324 | hazırlama | Bir eserin iyi anlaşılması için yazılan uzun giriş. |
325 | hece | (Divan edebiyatı terimi) Hicvin başka bir adı. |
326 | hece bilmecesi | Bir kelimeyi meydana getiren heceleri örtülü bir tarzda söyliyerek o kelimenin bilinmesini istemek esasına dayanan bilmece. |
327 | hece nazmı | Hece tartısına dayanan nazım. |
328 | hece tartısı | Belirli sayıdaki hece kümelerine dayanan nazım tartısı ki parmak hesabı da denir. |
329 | hıkâyeleme türleri | Edebiyatın tarih ve roman türlerine verilen ad. |
330 | hikâye | Hayalde tasarlanan meraklı bir takım olayları anlatarak okuyanda heyecan veya zevk uyandıran ve çoğu ancak bir kaç sayfa tutan yazı. |