481 | lirik dram | Baştan başa veya yer yer müzikli olduğuna göre operaya veya komedili operaya denir. |
482 | lirik komedi | Komedili opera anlamdaşı. |
483 | lirik koşuk | 1. (Eski Yunanlılarda) Lir çalarak okunan koşuk. 2. (Şimdi) Ditiramb, od ve koronun ortak adı. 3. Kişinin kendi duygularını coşkun bir dille anlatan koşuk. |
484 | lirik roman | Konusu özlük duygulara dayanan ve coşkun bir dille yazılan roman. |
485 | liriklik | Özlük duyguların ilhamiyle olan coşkun ifade. |
486 | macera romanı | Hayalin ve fantezinin coğrafya ve bilim konulariyle ustaca karıştırılmış olduğu meraklı gezi ve bilinmiyen diyarlar yolculuğu romanı. |
487 | madrigal | Fransız ve İtalyan edebiyatında, ince, şefkatli veya âşıkça bir fikir anlatan küçük koşuk. |
488 | mahakavya | (Sanskritçe) Sanskrit dilinde yazılmış destanların büyüklerine verilen ad. |
489 | mahlas beyti | (Divan edebiyatı terimi) Gazellerde şairin adı bulunan beyit (Saz şairleri buna imza beyti, mühür beyti, karalama beyti gibi adlar verirler). |
490 | mahzuf | (Divan edebiyatı terimi) bk. Hazf. |
491 | makta | (Divan edebiyatı terimi) Gazel veya kasidenin son beyti. |
492 | mâni | (Halk edebiyatı terimi) Ezgi ile okunmak üzere, çoğu yedi heceli ve dört dizeli veya 7 + 7 heceli ve iki dizeli olarak meydana getirilen bir dörtleme türüdür. |
493 | marinoculuk | Onyedinci yüzyılın başlarında Marino adındaki İtalyan şairinin kullandığı özenticiliğe verilen ad. |
494 | masal | Temsillerle, eşyayı canlılaştırma, hayvanları dile getirme gibi yollarla çekici bir şekil verilmiş kısa hikâye (MASAL YAZARI, MASALYAZAR, Fabuliste). |
495 | masalın anlatısı | Masaldan çıkarılan ders düşünülmeksizin masalın söz kısmı. |
496 | masalın dersi | Bir masaldan çıkarılan ibret dersi. |
497 | matlâ | (Divan edebiyatı terimi) Gazel veya kasidenin ilk beyti. |
498 | maysterzinger | Şövalyelik devrinde belli başlı ailelerden yetişen ve şatolarda vakit geçiren lirik şairlere Almancada verilen ad. |
499 | mecaz | (Söz sanatı terimi) Gerçek analmından ayrılmış bir kelimenin anlamı hakkında kullanılır. (MECAZ ANLAM, Mecazi mâna, Sens figuré). |
500 | mecazlar | (Söz sanatı terimi) Kelime yanaçlarının bir kolu ki öz anlamları dışında kullanılan kelime veya deyimlerden ibarettir. (bk. Addeyişi, Değişleme, Dolaylı adlama, İğretileme, Kapsamlama, Kaydırma, Orunalma, öteleme) |
501 | mektup türü | Bir yazarın her hangi bir konu üzerindeki düşünce ve duygularını anlatmak üzere konuşma ifadesiyle yazdığı sade, ince ve zarif mektuplar tarzındaki edebiyat türü. |
502 | mektuplu roman | Olguların, kişilerin birbirine yazdıkları mektuplarla anlatıldığı roman. |
503 | mektupsu yazarı | Yazıları mektup türünde olan yazar. |
504 | melodram | 1. (Eskiden) Bazı yerlerinde müzik çalınan fakat sözleri ezgili olmıyan sahne eseri. 2. (Şimdi) Pek acıklı raslantılar üzerine kurulmuş halk dramı. |
505 | mesel | (Söz sanatı terimi) İbret almağa meydan verme yoliyle insana bir ahlak veya davranış kuralı telkin eden orunlama. |
506 | mesnevi | (Divan edebiyatı terimi) Her beyti ayrı uyaklı koşuk şekli. |
507 | metin | Bir eserin, bir yazının öz ibaresi ileri sürülen fikri anlatmak için kullanılmış bulunan kelimelerin topu (METİNCE, Textuellement). |
508 | mevize | Özenle hazırlanmış ve çoğu yazıya geçmiş vaız. bk. Vaız sözenliği. |
509 | mezar şiiri | Romantik öncesi devrinde, konu olarak geceyi, ölüleri ve mezarları alan içli şiir türü. |
510 | minnesenger | Orta çağda, şehirlerde işçi sınıfından yetişen şairlere Almancada verilen ad. |