811 | uzunarası çiftkısa adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) İki uzun arasında iki kısa heceden ibaret tartı adımı. |
812 | uzunarası kısa adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) İki uzun arasında bir kısa heceden ibaret adım. |
813 | üç terimli taylam | Üç çeşit hece öbeğinin tekrarlanmasiyle olan taylam. |
814 | üçleme | (Halk edebiyatı terimi) Üç dizeli bentlerden meydana gelmiş koşuk. |
815 | üçlü | Üç dizeden ibaret kesek veya dönü. |
816 | üçlü parçalama | Bir dizenin iki parça yerine iki orta durakla üç parçaya ayrılmış olması. |
817 | üçüncü epitrit | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Üçüncüsü kısa, öbür üçü hep uzun olan dört heceli tartı adımı. |
818 | üçüncü peon | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Üçüncüsü uzun, öbür üçü hep kısa olan dört heceli tartı adımı. |
819 | üçüz kısa adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Arka arkaya gelen üç kısa heceden ibaret tartı adımı. |
820 | üçüz uzun adım | (Yunan Latin tartıbilim Terimi) Arka arkaya gelen üç uzun heceden ibaret tartı adımı. |
821 | üçüzleme | Konuları birbirinin sonrası olmak üzere ayrı ayrı gösterilen üç sahne eserinin bütünü. |
822 | ülkülük | Tutulan bir yola, benimsenen bir dâvaya, arkasından koşulan bir maksada işaret olan bir iki kelimelik söz. Ölmek var dönmek yok gibi. |
823 | ündeş | Sonlarında aynı ses öbeği bulunan kelime veya cümlelere denir. (ÜNDEŞLİK, Consonnance). |
824 | üslûp | 1. Her yazarın, her sözenin (hatîbin) fikrini, duygularını anlatmak için kullandığı özel anlatış tarzı. 2. Bir sanatçının, bir sanat türünün veya bir sanat devrinin özel tarzı. (BAYAĞI ÜSLÛP, Style bas ou routier ÇOCUKSU ÜS., S. mièvre ÖZENSİZ ÜS., S. nég |
825 | üslûpta zenginlik | (Söz sanatı terimi) Fikirlerin, duyguların, hayallerin inceliklerini anlatmak için bulunan uygun kelime ve deyimlerin bolluğu. |
826 | üst gerçekçilik | Yirminci yüzyıl başlarında Fransada A. Breton tarafından Freudun görüşlerine dayanılarak açılan ve bilinçaltı gerçeğini rüyada olduğu gibi parçaları birbirini tutmaz bir ifade halinde anlatmağa çalışan çığır. |
827 | üstüre | Tarih öncesi tanrı ve kahramanlarının efsaneli maceralarını anlatan ve bir topluluğun inanışlarını, duygularını, eğilim ve özlenimlerini gösteren hikâye. (ÜSTÜRELER, ÜSTÜRECİLİK, Esatir, Mythologie ÜSTÜRECİ, Mythologue ÜSTÜRE YAZARI, Mythographe). |
828 | üye | bk. Dizge. |
829 | üye yinelemesi | (Söz sanatı terimi) Bir ibaredeki cümlelerin belli yerlerinde ve en çoğu başta ve sonda olmak üzere aynı kelimelerin tekrarlanması. Aşk bir zevktir, anın da başka dili var aşk bir şevktir, anın da ayrı ehli var. - Sinan Paşa. |
830 | üzünleme | Konusu gönül hicranları ve dünya hüzünleri olan şiir türü (ÜZÜNLÜ, Elégiaque). |
831 | vaız | Bir din konusu üzerine öğüt şeklinde yapılan konuşma. |
832 | vaız sözenliği | Nesrin sözenlik türlerinden biri olup vaız, mevize, din konuşması, pazar vazı, ağıtlama gibi çeşitleri vardır. |
833 | varlıkçılık | İkinci Dünya Savaşının sonunda, Fransız yazarlarından Jean - Paul Sartre tarafından kurulmuş özel bir edebiyat çığırıdır. Bu çığır, insanın varlığı ve hürlüğü tek gerçek olduğu halde onu saran dünyayı bir türlü anlıyamamaktan doğan umutsuzluk ve bezginlik |
834 | varsağı | (Halk edebiyatı terimi) Bir çeşit kayabaşı. |
835 | vasıta | (Divan edebiyatı terimi) bk. Tercii bent. |
836 | vasl | (Divan edebiyatı terimi) Sebki mevsul yapma usulü. |
837 | vayang | (Cava dilinden) Cavalıların, karagöz oyununa benzer bir gölge oyunları ve bunda oynatılmak üzere yazılan eser. |
838 | vezni ahir | (Halk edebiyatı terimi) Her dizesi bir bent meydana getirmek üzere iç uyaklı olarak düzülmüş bir dörtleme türü. |
839 | vilanel | Onaltıncı yüzyılda Fransızların kır veya halk türkülerine verilen ad. |
840 | viröle | (Fransız edebiyatı) İlk ikisi öbür böleklerde tekrarlanmak üzere, dört dize ile başlıyan kısa bir koşuk çeşidi. |