| 331 | dengeleyici | 1. otomobil: Eğikliği ya da yaylanma genliğini azaltmak için, çatkı ve tekerleklere yerleştirilen düzen. 2. kimya, metalbilim: Bir evredeki işlemin daha dengeli bir duruma gelmesini sağlayan aygıt. |
| 332 | dengelilik | 1. fizik: Bir cismin denge ya da devinim durumunu değiştirmemesi. 2. kimya: Özdeğin ayrışma, kimyasal değişme eğiliminde olmayışı. 3. metalbilim: Karşılıklı çalışan güç ya da etkenler arasındaki eşitlik durumu. |
| 333 | denizbilim | coğrafya: Coğrafyanın büyüık su alanlarıyla ilgilenen dalı. |
| 334 | denkleme | kimya, hekimlik: Dizgelerdeki bir bölümün çalışması bozulduğunda, başka bir bölümün çok çalışarak onun işini üstlenmesi olayı. |
| 335 | denkleştirici | 1. elektrik: Elektrik çevrimindeki dengeyi sağlamak için, bir etkiye karşı etki oluşturan araç. 2. optik: Bilinmeyen bir çift kırılmayı bilinen, istendiği gibi değişebilen bir çift kırılma ile düzenlemeyi sağlayan araç. |
| 336 | denşirme | kimya: Kimyasal bir özdeğin niteliğini, doğallığını bozma. |
| 337 | deprembilim | coğrafya, yerfiziği, yerbilim: Depremlerin, toprak devinimlerinin oluşmalarını, etikilerini araştırıp inceleyen bilim dalı. |
| 338 | depremgörür | coğrafya, yerfiziği, yerbilim: Bir depremin varlığını gösteren aygıt. |
| 339 | depremöiçer | coğrafya:, yerfiziği: yerbilim: Depremin yeğinliğini ölçmekte kullanılan aygıt. |
| 340 | depremyazar | coğrafya, yerfiziği, yerbilim: Depremleri saptayıp çizgeleyen aygıt. |
| 341 | derinlikölçer | denizcilik: Denizlerin derinliklerini ölçme işinde kullanılan aygıt. |
| 342 | derinlikölçüm | coğrafya, denizcilik: Denizlerin derinliğini ölçme işi. |
| 343 | derişik | kimya: İçindeki su oranı azalarak koyulaşmış, yoğunlaşmış olan (sıvı, eriyik). |
| 344 | derişik töz | madencilik: Bileşimindeki su alınarak koyulaştırılmış töz. |
| 345 | derişme | 1. fizik, kimya: Bir özdeğin, bileşimindeki suyu yitirmesiyle yoğunlaşıp koyulaşması olayı. 2. metalbilim: Bir öğe, evre ya da özdeğin, bir ötekisi içinde bulunma yüzdesi ya da oranı. |
| 346 | devim | bk. devinme. |
| 347 | devimbilim | fizik: Devinimi yol ve zamana bağlı olarak inceleyen bilim dalı. |
| 348 | devimsel erke | Bir özdeğin, devinmesi sonucu açığa çıkan erke. |
| 349 | devingen | (I) fizik: Devim durumunda olan, devinen özdek, nesne vb. |
| 350 | devinik | bk. devingen. I. |
| 351 | devinim | bk. devinme. |
| 352 | devinimbilim | fizik: Mekaniğin devinimle ilgili bölümü. |
| 353 | devinirlik | fizik, kimya: Devinim çokluğunu ölçen temel düzenek niceliği. |
| 354 | devinme | fizik: Bir özdeğin tüm ya da kimi noktalarının zamana bağlı olarak yer değiştirmesi. |
| 355 | devirgi | 1. demiryolu: Bir kömür vagonunun en kısa sürede boşaltılmasını sağlayan düzen. 2. elektrik: Akım geçmediğinde, kumanda akımının belirlediği en son durumda kalan ve yalnız iki konumda çalışan değiştirgeç. |
| 356 | devitken | fizik: 1. Bir devinimin oluşmasını sağlayan, herhangi bir devinimi başlatan araç, gereç vb. 2. Herhangi bir erke türünü mekanik erkeye dönüştüren dizge. |
| 357 | devre kesici | bk. akım kesici. |
| 358 | devrilir kapak | bk. kapaç. |
| 359 | dışatım | 1. motor: Bir ısı motorunda yakıt gazlarının ya da itenekli kimi makinelerde genleşen buğunun dışarı atılması. 2. uzaycılık: Bir füzenin yanma odasında oluşan gazların borularla dışarıya atılması. |
| 360 | dışbükey | fizik: Yüzeyi tümsek, çıkık, şişkin olan (cam, mercek, ayna vb.). |