1321 | yer değiştirme | 1. kimya: Bir taneciğin ya da dizgenin yerinden koparak kayması. 2. fizik: Dıştan elektrik ya da mıknatıs alan uygulandığında, ortamın içinde oluşan alan. |
1322 | yeraltı geçiti | madencilik: Maden ocaklarında açılan yeraltı yolu. |
1323 | yerbetim | coğrafya: Belirli bir yerin toprak parçasını, ayrıntılı olarak çizgilerle kâğıt üzerine betimleme. |
1324 | yerbetimci | yerbilim: 1. Herhangi bir toprak parçasının haritasını çıkaran kişi. 2. Yerbetim çalışmalarıyla ölçme ve hesaplamalar yapıp verileri değerlendiren uzman. |
1325 | yerbiçimbilim | yerbilim: Yeryüzündeki olayların ve yer biçimlerinin incelenmesi yoluyla, buradaki değişmelerin tarihsel gelişimini araştıran bilim dalı. |
1326 | yerbilim | Yerin ve yerdeki yaşarlığın gelişme tarihini, yerkabuğunun bileşimini yapı koşullarını, evrimlerindeki dağılışlarını inceleyen bilim. |
1327 | yerbilimci | yerbilim: Yerbilimle uğraşan bilgin, yerbilim uzmanı. |
1328 | yerçekimi | genel uygulayım: Yer kütlenin çekim etkisiyle bir cismin çeşitli bölümlerine uygulanan kuvvetler bileşkesi. 2. fizik: Herhangi iki kuvvetin iki ayrı, özdeksel noktaya kazandırdığı ivme. |
1329 | yerçekimölçer | bk. çekimölçer. |
1330 | yerçekimölçüm | bk. çekimölçüm. |
1331 | yerdeş | fizik: kimya: 1. Öğecik sayıları eş, çekirdeksel kütleleri değişik öğecik çekirdeklerinden her biri. 2. Yalnız öğeciklerinin kütleleri yönünden birbirinden ayrı olan kimyasal öğe. |
1332 | yerdüzler | bayındırlık: Toprağı kazıyarak düzelten, bir yerdeki toprak yığınını başka yana aktaran, demirden kazıcısı ve toplayıp aktarıcısı sandığı bulunan motorlu araç. |
1333 | yerellik | sinema, coğrafya: İncelenecek olayın bir yerle sınırlanmış olması, belirli bir yere bağlı olarak gelişirliği. |
1334 | yerfiziği | yerbilim, fizik: Yerin fiziksel özelliklerini inceleyen bilim dalı. |
1335 | yerleştirme | bk. yerseme. |
1336 | yerölçüm | coğrafya: Yeryuvarlağının büyüklüğü, biçimiyle ilgilenen ölçme yollarıyla haritacıların dayandığı temel verileri veren bilim dalı. |
1337 | yersakızı | genel uygulayım: İşlenmemiş yeryağının doğal çekilmesiyle elde edilen alev alıcı hidrokarbonlar karışımı özdek. |
1338 | yerseme | fizik, kimya: Bir etki, yörüngeç vb. özdeciğin belli bir yöresinde bulunur kılma. |
1339 | yersenik | fizik, kimya: Özdeciğin belli bir yöresini kapsayan (yörüngeç, etki vb.). |
1340 | yersizleştirme | fizik, kimya: Yörüngeci, özdeciğin belirli bir yöresine değil de birçok öğeciklerine yayma. |
1341 | yeryağı | yerbilim: Yoğunluğu 8-0,3 arasındaki hidrokarbonlardan oluşmuş, kendine özgü kokusu olan, koyu renkli, arıtılmış doğal yağ. |
1342 | yeryazım | yapıcılık, mimari: Her türlü toprak ve taşınmazların yerini, alanını, sınırlarını, konumsal değerlerini ölçüp tasara bağlama işi. |
1343 | yığa | fizik, kimya: Eşbasınçlı bir işlemde dizgenin aldığı ısı. |
1344 | yığım | genel uygulayım: Yığılmış özdek, ürün, araç, gereç vb. |
1345 | yığıt | bilişim: Bir bilgisayarın iki birim ya da belleği arasında aktarılan bilgileri, geçici olarak toplamaya yarayan iç bellek bölgesi. |
1346 | yıkama | 1. fotoğrafçılık: Gizli görüntüyü açık ve kalıcı görüntü durumuna getirmek için yapılan işlemler dizisi. 2. sinema: Duyarkattaki gizli görüntüyü oluşturmak üzere ışıktan etkilenmiş bölümleri kimyasal işlemden geçirme. |
1347 | yıkamaç | fotoğraf, sinema: Duyarkat üzerinde oluşan gizli görüntünün ortaya çıkmasını sağlayan kimyasal özdek. |
1348 | yıkayıcı | fotoğraf, sinema: Deneylikte filmleri yıkama işini yöneten kimse. |
1349 | yılantaşı | yerbilim: İçinde çoğu kez izleri görülen olivin, piroksen ya da anfibolün başkalaşmasından oluşan fidratlı manyezi silikatlarından birleşmiş kütle. |
1350 | yıldırımlık | elektrik: Yıldırımın kötü sonuçlarını önlemek, yüksek gerilimli elektrik akımına karşı korunmak için kullanılan düzen ya da araç. |