1801 | yetersiz soru | Özü ve incelikleri gözden kaçabilecek biçimde sorulan soru. |
1802 | yetersizlik | Bir ölçme aracı ya da bir gözlem evreninin sayıca elverişsiz büyüklükte olması. |
1803 | yeti | Anlak, angı gibi üst ansal işlevselliklerin birbirinden ayrılabilen işlemleri ya da alt öğeleri. |
1804 | yetiş(tir)me | Bir alan araştırmasında görüşmeci olarak görev alacak gözlemci takımının belli kurallar uyarınca eğitilmesi. |
1805 | yetkin ölçek | Ölçüm konusunda bireyleri aynı boyuta ilişkin bir süreklilik üzerinde belirsizliklere yol açmadan belli konumlara yerleştiren ölçek. bk. aksar ölçek. |
1806 | yetkinlik | Bir ölçme aracı ya da bir ölçme sürecinin ölçüm yanılgılarını en aza indirgeme yeteneği. |
1807 | yığı | İstenildiğinde kullanılmak üzere yığınlanmış bilgi. |
1808 | yığıl | Ölçekleme yordamında değişik sınarların, ölçek konumlarını belirlemek üzere yargıcılarca içine sokulduğu küme. |
1809 | yığın görüşmesi | Ölçünlü bir görüşme çizinliği kullanarak belli ayrıtlar taşıyan geniş bir evrenle görüşme yordamı, bk. bireysel görüşme. |
1810 | yığın iletişim araçları | Kamuoyu oluşumunda üstlencesi bulunan, bilgi, ileti vb. aktaran sözlü ve yazılı araçlar. |
1811 | yığın iletişimi | Basın yayın yoluyla gerçekleştirilen bildirişim ve etkileşim ilişkilerini araştıran ve "kim söylüyor, kime söylüyor, ne söylüyor, nasıl söylüyor, ne gibi bir sonuç sağlıyor?" sorularını yanıtlamaya çalışan bilgi dalı. |
1812 | yığınsal soru çizinliği | İki yüz ile üç yüz sorudan oluşan ve doldurulması uzun süren soru çizinliği. |
1813 | yığışımlı dağılım | Gözlem değerleri ya da kümelerin sıklıklarını yığıştırarak veren dağılım. |
1814 | yığışımlı geçerlik | Bir ölçme aracının, kullanıldığı çeşitli zaman ve bağlamlarda geçerli sonuçlar vermesine bakarak geçerliğini belgeleme yolu. bk. geçerlik saptama yolları. |
1815 | yığışımlı ölçek | Ölçülmekte olan bir boyut üzerinde belli bir konumda bulunan bir tutumun, bu konumun bir yanındaki tüm konumları içerirken, öte yandakilerin tümünü dışarda bırakmasını gerektiren ölçek. bk. Guttman ölçeklerine yordamı. |
1816 | yığışımlı sıklık eğrisi | bk. kemer. |
1817 | yığıştırma | Bir gözlem değeri ya da bir kümenin sıklığını kendisini önceleyen tüm öteki sıklıkların toplamı olarak gösterme. |
1818 | yığıyanıt | Bir görüşmede görüşmecinin karşılaştığı güç soru ve tutumlara karşı hazır kalıplı yanıtları. |
1819 | yılansı gidiş | Alanda yapılan bir rastlantılı örneklemede konut birimleri arasından seçim yapmak üzere rastlantılı bir başlangıç noktasından yola çıkarak sokaklar boyunca izlenen ve yılan devinimlerine benzer gidiş. |
1820 | yıldız | Kümeölçümde küme üyelerinin anlamlı bir kesiminden çekim alan birey. |
1821 | yıpranma | Bir yanıtlayıcının sık sık yapılan tecimsel soruşturulardan ötürü bilimsel araştırmalara karşı ilgisizliği ya da güvensizliğinden doğan olumsuz durum. |
1822 | yinelenme sıklığı | Bireylerin bir davranışı ne sıklıkla yinelediğini gösteren ve davranış sorularını ölçeklemeye elveren ölçüm boyutu. |
1823 | yineleyici araştırma | Aynı gözlem birimlerini zaman içinde izleyerek birkaç kez gözlem konusu yapan süremli araştırma. |
1824 | yineleyici bilgi | Tümdengelimci bilimlerde önsayıtlardan çıkarım yoluyla türetilmiş ve bu sayıtlarda örtük biçimide belirtilmiş olanı yeniden dile getirmekle yetinen bilgi. |
1825 | yineleyici bilimler | bk. önkanıtlı bilimler. |
1826 | yitim | Bir alan araştırmasında örneğe girmekle birlikte çeşitli nedenlerle kendilerinden yanıt alınamayan birimlerin örnekten düşülmesi. |
1827 | yoğulum | Bir algıyı güçlendirmek üzere ansal süreçlerden bir kesit üzerinde toplanma, yoğunlaşma gücü. |
1828 | yoğulum yaratma | Bir soruşturu ya da görüşmede yanıtlayıcının katılım, uyanıklık ve bilinçlilik düzeyini yükseltip korumak üzere başvurulan uyarıcı ve güdüleyici öğelerle sağlanan yoğun ilgililik durumu. |
1829 | yoğunluk düzeyi | Bir duygunun, bir düşüncenin, bir kanının, bir tutumun benimsenme ya da benimsenmeme düzeyi. |
1830 | yoğunluk ölçeği | Belirli bir tutum konusunda yanıtlayıcının ilgili anlatıma katılıp katılmadığını saptamakla kalmayarak aynı zamanda yandaşlık ya da karşıtlığının düzeyini de belirleyen ölçek. |