Felsefe - XML


IDTerimAçıklama
871toplum1. Bilinçli bireylerden ve özellikle aralarında örgütleşme bağları ve karşılıklı görevler bulunan kişilerden kurulu topluluk. 2~ (Dar anlamda) Doğal eğilimlere değil, sözleşmeye dayanan, belirli ereklere ulaşmak için isteyerek kurulan, istenildiğinde dağılabilen insan topluluğu, birliği. Bir ilke üzerine kurulmuş birliktelik = ortaklaşalık (Gemeinschaft - Communaute'nin karşıtı olarak. Tönnies).
872toplum felsefesi1. Toplumun ve toplumsal olayların özü ve anlamı üzerinde felsefe araştırmaları. 2. Toplumun özü ve nasıl olması gerektiği üzerindeki felsefe öğretileri. toplumsal ahlak felsefesi: 1. İnsanların toplumsal ilişkilerinden doğan töre ve ahlak sorunlarını ve ahlaksal görevleri inceleyen öğretiler. 2-Toplumu ahlaklılığın taşıyıcısı olarak gören ahlak felsefesi. Karşıtı bk. bireysel ahlak felsefesi
873toplum sözleşmesibk. sözleşme
874toplumbilimToplumsal oluşumun ve toplumsal yaşamın özü, biçimleri, ilkeleri ve yasalarını inceleyen bilim. // Bağımsız bir bilim olarak 19. yüzyılda A. Comte kurmuştur. Türlü yöntemlerin uygulanmasıyle hızla gelişmiş ve modern düşünce dünyasında temel bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.
875toplumculuk1-(En geniş anlamda) İnsanların birlikte yaşayışlarında toplumsal adaletin sağlanması için gösterilen her türlü çaba. 2-(Kuramsal açıdan) Her insana, insana yaraşır bir yaşam sağlamak üzere, kişiler ve sınıflar karşısında topluma üstünlük tanıyan görüşler. Üretimi devletin düzenlemesini ve üretim araçlarının kamulaştırılmasını savunan öğreti. Karşıtı bk. erkincilik. 4- (Dar anlamda) Üretimde ve üretilenlerin dağıtımında tek tek kişilerin, sınıfların değil, toplumun yararını göz önünde bulunduran toplumsal düzen.
876totemcilik1. İlkel budunlarda, özellikle Amerika ve Avusturalya yerlilerinde belli insan topluluklarının kendilerinin bir hayvan türüyle, bazen de bir bitki ile, doğal bir nesne ile soyca akraba oldukları inancı. Bu hayvan türü ya da nesne (totem) sonradan kutsal sayılmıştır. 2. (Durkheim'da ve Freud'da) Totem inancının dinin ilkel biçimi, toteme dayanan -> tabuların da ahlakın ilkel biçimi olduğunu öne süren görüşler.
877totolojibk. eşsöz
878töre1. Bir toplulukça benimsenmiş, yerleşmiş eyleme ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların tümü. 2. (Dar anlamda) Bir toplumdaki ahlaksal davranış biçimleri.
879törel bilinçAhlaksal bilinç, iyi ve kötü üzerine bilinç, iyi ile kötü, doğru ile yanlışın ne olduğu üzerindeki duygu, içten bir bilme. 1. İnsanın ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama, yapma gücü (yetisi). 2. İnsanın kendi davranışlarının ahlakça değerli olup olmadığı üzerine öznel bilinç. Bu bilinç yapmayı ya da yapmamayı öğütleyerek, uyararak, suçlayarak, yargılayarak, onaylayarak, ve kınayarak kendine özgü bir biçimde yaşam ve eylemlerimize eşlik ediyor gibidir. 3. İçimizdeki bir ses ya da Tanrı'nın sesi olarak da yorumlanır, ama burada (özellikle son durumda) yanılan törel bilincin de olduğunu ve törel bilincin bir savaş alanına dönebileceğini de unutmamak gerek. Törel bilincin kökeni konusunda birbirine karşıt iki görüş vardır: 1. Törel bilinç bir gelişme ürünüdür hayvanda da bulunan başlangıç durumundan gelişmiş biçimine eğitim ve alışkanlık yoluyla ulaşılır. 2. a. Törel bilinç gerçekte insana özgü bir şeydir temelini insanın özünde bulur. Ama törel bilinci insanda temellendiren anlayış da eğitimi gerekli görür ve gelişme olanağını dışarda bırakmaz, b. Toplumda kazanılır insanın toplumsal benliği ile ilgilidir, c. Tanrı insanı törel bilinçle donatmıştır.
880törel bilinç özgürlüğübk. özgürlük
881töretanımazDaha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan.
882töretanımazlık1. Ahlaksal değerlere, törelere ve ilkelere karşı kayıtsızlık, aldırışsızlık. 2. Genellikle ahlak ilkelerini kabul etmeme ve onlarla savaşma. 3. Belli bir çağda belli bir kültür çevresinde iyi ve kötü olarak geçerli olan değerleri ya da yürürlükte olan ahlak görüşlerini kabul etmeyip onlara karşı savaş açma (Nietzsche).
883töz(Yun. hypostasis, hypokeimenon = altta bulunan) : (Yunanca'da ousia = öz de aynı anlamda kullanılır.) Değişen durumlar ve niteliklere karşı kalıcı olan bir başka şeyle ya da bir başka şeyde değil, kendi kendisiyle, kendikendisinde var olan. Öznede değil, kendinde var olan. Bağımsızca kendi içinde var olan. Spinoza'nın tanımı ile"Varoluşu için başka bir şeye gereksinme duymayan şey." Bağlılaşık kavramı -> ilinek. Modern doğa bilimleri için töz, görüngülerin taşıyıcısı anlamında biçimsel bir kavramdan başka bir şey değildir.
884tözcülük1. Bir ya da çok tözün varlığını kabul eden öğretiler. 2. Ruhun bir töz olduğunu kabul eden öğreti. Karşıtı bk. etkincilik
885transsendental(Lat. tran-cendere = aşmak, öteye geçmek) : (Kant'ta) Usu eleştirme yöntemi "Nesnelerle değil de, genel olarak nesneleri önsel olarak bilişimizle uğraşan her bilgi." // Bu gibi kavramlardan kurulu bir dizge "transcendental felsefe"dir deneyle ilgili kavramlardan hiç biri bu bilimde yer almaz transsendental kavramı deneyin karşıtı olduğu gibi -> transcendent = aşkın'ın da karşıtıdır bir bakıma: "aşkın bilgi", olabilir bilginin sınırını aşan bilgidir oysa "transsendental biigi", bu sınırları aşmayıp, araştıran bilgidir.
886transsendental mantıkbk. mantık 3
887tutarlıMantık kurallarına uygun olan usavurma.
888tutarsız1. Düşünmede mantık eksikliği. 2-Davranışlarında kendi kendisiyle uyum kurmayan (insan). 3. İki önerme arasındaki bağlantıda ikinci birincinin sonucu gibi gösterilir, oysa gerçekte birinciden böyle bir sonuç çıkarılamaz.
889tutku1. Bir insanın isteme, duyma ve düşünmesine egemen olan güçlü eğilim. 2. Uzun süreli, kalıcı ve güçlü duygulanım. // Tutkular erek ve doğrultularına göre olumlu ve olumsuz, yapıcı, yaratıcı ve yıkıcı olabilirler . Olumlu tutku başarıya, olumsuz tutku kötülüğe götürür. Hegel tutku olmadan hiç bir büyük işin başarılamayacağını söyler.
890tümdengelim1-Varılan sonucun zorunlu ve kesin olarak geçerli olduğu (kesin sonuca vardıran) mantıksal işlem. Bu çıkarım biçiminde öncüller doğru ise sonuç önermesi de zorunlu olarak doğrudur. 2-Tümel olandan tikelin, genel olandan özelin çıkarılması. Tümel bir önerme aracılığı ile somut bir olayın bilgisine ulaşma. Tümdengelimin mantıksal biçimi: tasım (syllogismus) ve tasıma dayanan kanıttır. Karşıtı bk. tümevarım. 3. -> Tümdengelimli yöntemle eşanlamlı. 4. Tümdengelimli yolla birbirine bağlı önermeler topluluğu. Deneyüstü tümdengelim (transsendental deduktion): Kant'ın kullandığı deyim. Önsel kavramların duyu dünyasındaki nesnelere nasıl uygulanabileceğini nesnelerle nasıl ilişkisi olabileceğini açıklama biçimi.
891tümdengelimli1. Varılan sonucun zorunlu olduğu ve kesin olarak geçerli olan çıkarım. Tümelden kalkan usavurma biçimi. 2. Gelişmesi boyunca deneye baş vurmadan çıkarımlar yapan düşünce biçimi. Tümdengelimli yöntem: Çıkarıma dayanan yöntem. Bu yönteme, doğruluğu bilinen önermelere dayanarak çıkarımlar yapıyorsa koşulsuz tümdengelimli (kategorik-deduktif), yalnızca varsayım olarak konmuş öncüllere dayanarak çıkarımlar yapıyorsa koşullu tümdengelimli (hypothetik deduktif) denir. Varsayım yanlışsa, çıkarımın kendisi doğru olmakla birlikte, varılan sonuç yanlış olacaktır.
892tümel(Mantıkta) Belli bir sınıfa bağlı bireylerin tümünü içine alan. Bütün kapsamıyle alınmış olan (önerme). Bir önermenin tümelliği "bütün" ya da "her" sözcüğüyle gösterilir. Genellik bir terimin kapsamını tümellik önermede konunun bütün kapsamıyle alındığını gösterir.
893tümel kavramKapsamına aldığı bütün nesneleri gösteren kavram (bütün insanlar, bütün aslanlar). Karşıtı bk. tikel kavram
894tümel önermeKonunun kapsamına giren bütün bireyler için belli bir şey bildiren önerme. Formülü: Bütün S ler P dir. Karşıtı bk. tikel önerme
895tümevarımTekil olandan, özel olandan genel olana giden, tek tek olgulardan genel önermelere varan yöntem burada ve şimdi gözlenilmiş olanlardan belli bir türün bütün durumları için geçerli olan yasaya gider. Tam olan tümevarım (Lat. inductio compléta)''da olanaklı olan bütün durumlar araştırılmıştır, bundan dolayı mantıkça zorlayıcı bir niteliği vardır tam olmayan, bundan böyle olasılı olan tümevarımdan (Lat. inductio incompleta) tam olanı ayırmak gerekir.
896tümtanrıcılık(Yun. pan = her şey, hep, tüm theos = Tanrı) : Tanrı ile evreni bir kılan, her şeyi Tanrı olarak gören öğretilerin genel adı. // Şu biçimlerde ortaya çıkmıştır: 1. Evren bütününün (tüm evren) Tanrılık olduğunu savunan görüş. Bu anlayış Parmenides ye Ksenophanes'te vardır, daha sonra G. Bruno'da ve özellikle "Tanrı tek gerçektir." düşüncesiyle Spinoza'da rastlanır. 2. Evreni Tanrılığın bir görünüşü ve gelişmesi olarak kabul eden görüş. Hegel'de ve bir ölçüde E. von Hartmann'da görülür. 3. Tek gerçeğin evren olduğunu, Tanrı'nın var olan her şeyin toplamı olduğunu öne süren görüş Holbach ve Diderot bu görüşü savunurlar. 4. (Felsefe dışında) Doğayı canlı bir birlik olarak tasarımlayan anlayış.
897tür1. Birbirinden üreyen ve dirimbilimsel açıdan akraba olan canlı varlıklar öbeği. (Ör. Arslan ya da insan.) 1. Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram. // Ama bu cins kavramı, kendi üzerinde bir başka cins varsa, yeniden tür durumuna gelir ve bu böyle sürüp gidebilir. Mantık diliyle: Bir A sınıfı , bir başka sınıfın, B sınıfının kapsamı içindeki bir bölümü kurduğunda: B cinstir, A da tür. (Ör. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir.)
898türeyimsel(Yun. genesis = oluş) Oluşa ilişkin olan. bk. oluş
899türeyimsel tanımBir şeyi türeyişine, oluşuna göre belirleyen tanım. (Ör. Çember, bir düzlem üzerindeki bir nokta, aynı düzlem üzerindeki bir başka noktaya göre değişmez bir aralıkla devindiğinde ortaya çıkan çizgidir.)
900türümAşağı olanın daha yukarı olandan çıkması çok olanın (her şeyin) "bir olan"dan çıkması. Bir olan yetkin olandır ve kendi varlığı içinde azalmadan ve değişmeden kalır, ondan türeyen ise çıkış kaynağından olan uzaklığının ölçüsüne göre gitgide yetkinliğini yitirir. Buna karşılık evrim'de (evolution) gelişmemiş bir şey, gitgide daha yetkinliğe doğru gelişir yetkin olan yetkin olmayandan doğar. Türüm Yeni Platonculuğun ana ilkesidir. Türüm düşüncesini geliştirmiş olan Plotinos, tözce azalma olmadan olup biten türüm sürecini anlamayı kolaylaştırmak için ışıyan güneş imgesini kullanır. (Yun. perilampsis = yayılan güneş ışını.) .

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir