901 | antikoagûlant | Kanın pıhtılaşmasını engelleyen herhangi bir madde. Örnek: heparin, hirudin. |
902 | antikodon | mRNA üzerindeki kodonun tRNA' daki tamamlayıcısı olan üçlü nükleotit grubu. |
903 | antikor | (Yun. anti: karşı corp: vücut) Özel bir antijene cevap olarak B lenfositleri ve plazma hücreleri tarafından meydana getirilen ve bağışıklıktan sorumlu olan glikoprotein yapısındaki maddeler. İmmunoglobulinler (IgG, IgM, IgA, IgD ve IgE tipleri) ve bunları |
904 | Antilocapra americana | bk. Amerika antilobu |
905 | antilop | Çift parmaklılar (Artiodactyla) takımından, Afrika'da yaşayan bir memeli türü. |
906 | Antilope cervicapra | bk. kara antilop |
907 | Antilopinae | bk. antiloplar |
908 | antiloplar | Memeliler (Mammalia) sınıfının, geviş getirenler (Ruminantia) alt takımının, boynuzlugiller (Bovidae) familyasından, boynuzları yukarı ve geriye doğru kıvrık, iyi koşan, Afrika'da yaşayan türlere sahip bir alt familya. |
909 | antimikrobiyal ilâç | Vücut dokusuna zarar vermeden patojenleri tahrip eden herhangi bir kimyasal madde. |
910 | antimisin A | Streptomyces griseustan izole edilen ve elektron taşıma zincirinde elektronların sitokrom b'den sitokrom c"ye taşınmasını engelleyen bir antibiyotik. |
911 | antimitotik ajan | (Yun. anti: karşı mitos: iplik) Hücre populasyonlarının mitoz yapma etkinliğini bastıran herhangi bir bileşik. |
912 | antimutagen | (Yun. anti: karşı genos: doğum) Mutagenin etkisini değiştiren ya da mutasyon hızını düşüren herhangi bir madde. |
913 | antioksin | (Yun. anti: karşı auxein: büyümek) Oksinlerle büyüme uyartısını engelleyen herhangi bir madde. |
914 | antiparalel DNA | Biri 5'-3' yönünde, tamamlayıcısı 3'-5' yönünde uzanan çift iplikli DNA molekülü. |
915 | antipetal | Çiçeklerde petallerin karşısında olan, petallerle almaşlı olmayan. |
916 | antiport | Zarda bulunan taşıyıcı moleküllerle bir molekül ya da iyon içeri taşınırken aynı anda başka bir molekülün dışarı taşınması Na+ K+ATPaz enziminin üç sodyum iyonunu hücre dışına, iki potasyum iyonunu hücre içine taşıması gibi. |
917 | Antisepal | Çiçeklerde sepallerin karşısında olan, sepallerle almaşlı olmayan. |
918 | antiseptik | Vücudun çeşitli kısımlarını mikroplardan arındırmak için kullanılan kimyasal madde. |
919 | antiserum | (Yun. anti: karşı serum: kesilmiş süt suyu) Bağışıklıktan sonra elde edilen ve özel antikorlar kapsayan serum. |
920 | antispesifik faktörler | Bazı spesifik faktörlerin faaliyetlerini engelleyen gen ürünü maddeler. Örnek: RNA polimerazın spesifiklik faktörü tarafından başlama yerlerinin tanınmasını engelleyen protein. |
921 | antiterminasyon | Bir gende normal bitme noktasından sonra, RNA polimerazla transkripsiyonun devam etmesi. |
922 | antiterminasyon faktörü | RNA sentezinin normal bir şekilde sonlanmasını engelleyen bir protein. Bu engelleme RNA polimerazın DNA üzerinde bitirme kodonlarını verecek bölgelerin transkripsiyonunu yapmadan transkripsiyona devam etmesiyle meydana getirilir. |
923 | antitoksin | (Yun. anti: karşı toxikon: zehir) Toksinle birleşerek onu etkisiz hâle getiren herhangi bir madde. |
924 | antitragus | bk. dış kulak lobu |
925 | antiviral protein | Virüs çoğalmasını durduran herhangi bir protein. |
926 | antofor | (Yun. anthos: çiçek pherein: taşımak) Kaliks ve korolla arasında reseptakulumun uzaması. |
927 | antosiyan | Bitkilerde bulunan, suda çözünen, kırmızı renk maddesi. |
928 | antropoloji | (Yun. anthropos: insan logos: bilim) İnsanın yeryüzüne gelmesinden bugüne kadar gelişmesini inceleyen bilim dalı. |
929 | antropoyitler | bk. insansılar |
930 | Anura | bk. kuyruksuz iki yaşamlılar |