1801 | biyosistematik | (Yun. bios: hayat systematikos: sistemleme) Canlıların morfolojik karşılaştırılması esas alınarak yapılan sınıflandırma. |
1802 | biyosit | Canlı organizmaların özellikle mikroorganzimaların gelişmelerini durduran ya da öldüren bakterisid, fungisid, pestisid gibi kimyasal maddeler. |
1803 | biyositin | Biyotinin karboksil grubu aracılığıyla lizinin amino grubuna bağlanarak meydana gelen bileşik. |
1804 | biyosönoz | (Yun. bios: hayat koinos: ortak) Belli bir biyotopta yaşayan organizmalar komünitesi. |
1805 | biyospeleoloji | (Yun. bios: hayat spelaion: mağara logos: bilim) Mağarada yaşayan organizmaları inceleyen bilim dalı. |
1806 | biyostatik | (Yun. bios: hayat statos: sabit, durgun) Canlı organizmaların yapısının görevi ile ilişkisini inceleyen bilim dalı. |
1807 | biyostazî | (Yun. bios: hayat stasis: duran) Çevrede değişiklik olduğu zaman canlı organizmanın kendinde bir değişikliğin oluşmaması durumu. |
1808 | biyot | Yeryüzünde birim alanda bulunan kuru biyokitle. Biyod. |
1809 | biyota | Bir bölgenin hayvan varlığı (fauna) ve bitki varlığının (flora) tümü. |
1810 | biyoteknoloji | Canlı hücreleri ve mikroorganizmaları kullanarak biyolojik tekniklerle endüstri ve tıp alanında kullanmak üzere materyal üretimi. Antibiyotik, şarap ve peynir üretiminin bakteri ve mantarlar aracılığı ile yapılması. |
1811 | biyotik | Canlılığa ait. |
1812 | biyotik çevre | Bir organizmanın diğer organizmalarla olan ilişkilerinin yer aldığı çevre. |
1813 | biyotik faktör | Canlı varlıkların hayatını önemli derecede etkileyen besin faktörü, yırtıcılık, rekabet, parazitlik gibi faktörler. |
1814 | biyotik klimaks | Bazı biyotik faktörler ile dengeli hâlde yaşayabilen bitki komünitesi. |
1815 | biyotik komünite | Bitki ve hayvanların oluşturduğu birlik. |
1816 | biyotik potansiyel | Bir populasyonda ölümlerin en az, çoğalmaların da en yüksek düzeyde olması sonucu populasyonun en çok artma oranı. |
1817 | biyotin | bk. B vitaminleri |
1818 | biyotip | (Yun. bios: hayat typos: örnek) Genetik yapının benzer olduğu organizmalar grubu. |
1819 | biyotop | (Yun. bios: hayat topos: yer) Organizmanın içinde yaşadığı karakteristik olan ya da özel tip habitat, çayır, orman gibi ortamlar. |
1820 | biyotrof | bk. biyofaj |
1821 | Bizam sıçanı | Kemiriciler (Rodentia) takımının, sıçangiller (Muridae) familyasından, 90 cm kadar uzunlukta, 25 cm kadar kuyruğu olan, kuyruğu basık ve pullarla kaplı, Kuzey Amerika'da su kenarlarında yaşayan, kürkü çok değerli bir memeli türü. Maskaret. |
1822 | bizon | bk. Amerika bizonu |
1823 | Blanus strauchii | bk. Strauch'un iki yönlü kertenkelesi |
1824 | Blasius`un nal burunlu yarasası | Memeliler (Mammalia) sınıfının, yarasalar (Chiroptera) takımının, nal burunlu yarasagiller (Rhinolophidae) familyasından, böceklerle beslenen, mağaralarda Rhinolopus ferrumequinum ile simpatrik yaşayan, yön tayinini ağız ve burundan çıkarılan sesler yardı |
1825 | blast | Yunanca yeni hücreler verecek olan yapı ya da hücreyi gösteren ön ek. |
1826 | blâstoderm | (Yun. blastos: tomurcuk derma: deri) Blâstulanın birinci karın boşluğunu çeviren bir sıra hücreden yapılmış olan epitel. |
1827 | blâstomer | (Yun. blastos: tomurcuk meros: parça) Blâstulada blâstomer tabakasını meydana getiren hücrelerin her biri. |
1828 | Blastophaga psenes | bk. incir eşek arısı |
1829 | blâstopor | bk. ilk ağız |
1830 | blâstosist | (Yun. blastos: tomurcuk kystis: kese) Memelilerde döllenmiş yumurtanın peş peşe bölünerek uterus boşluğuna ulaştıktan sonraki ilk farklılaşmış hâli. Dışta hücrelerden oluşmuş bir kılıf (trofoblâst) ile gelişmenin ileri safhalarında embriyoyu meydana getir |