331 | bireşim | Verilerin bir bütünlük ortaya çıkaracak biçimde birleşmesi. |
332 | birey | İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek canlıya verilen ad. |
333 | bireyleşme | Bütünün, parçalarından birisinin büyüyüp gelişerek belirgin ve bağımsız bir duruma gelmesi. |
334 | bireysel ayrılıklar | Bireyler arasında bir ya da birkaç özellik yönünden görülen ayrılıklar. |
335 | bireysel danışma | Sorunla ilgili bütün gerçekleri bir araya toplayarak danışanın dikkat ve ilgisini bunlar üzerine toplama ve sorunu güdümlü ya da güdümsüz olarak çözmekte bireye yardımcı olma. |
336 | bireysel ruhbilim | 1. Olgu incelemeleri ve ayrılıklar yöntemini kullanarak bireyi betimsel bir biçimde inceleyen ruhbilim türü. 2. Adler okulunun, bireyin eşsizliği ve anagüdü olarak davranışlarının öncelikle üstünlük ya da yeterlik güdüsünce yöneltildiği görüşüne bağlı ruh |
337 | bireysel tepki | Çağrışım ölçerinde, genel tepkilere uymayan bir sözcükle gösterilen tepki (Kent-Rosanoff listesi kullanıldığı zaman bireysel tepki, çağrışım sıklık tablosunda gösterilmeyen bir sözcüğün kullanılmasıdır.) |
338 | bireysellik | Bir canlıyı benzerlerinden ayıran özelliklerin tümü. |
339 | birincil an yetenekleri | T. G. Thurstone'ın etmen çözümü yoluyla ortaya çıkardığı yedi temel yetenek. Bunlar, sözlü kavrama, dili kullanma yeterliği, sayı, uzay, çağrışımsal bellek, algılama hızı ve yargı yetenekleridir. |
340 | birincil anlak geriliği | Bireyin yaşamıyle açıklanamayan, bu yüzden kalıtımsal olduğu sonucuna varılan anlak geriliği. |
341 | birincil birleştirim | (Ruhsal çözümleme) Küçük çocuğun, bedeninin ve onu oluşturan örgenlerin, çevreden ayrı ve kendine özgü ruhsal nitelikleri olan bir bütünlük olduğunun bilincine varması. |
342 | birincil bölge | (Ruhsal çözümleme) Belirli bir gelişim döneminde sevgeç için en çok doygunluk sağlayan ve bu yüzden öteki bölgelerin duyarlığını da içine alan beden bölgesi. |
343 | birincil coşku | Yeni doğanların belirli uyaranlar karşısında gösterdiği korku, öfke ve sevinç tepkileri. |
344 | birincil dikkat | Öğrenim söz konusu olmadan ve özel bir çaba gerektirmeden kendiliğinden beliren dikkat. |
345 | birincil güdülenme | Öğrenilmeyen, doğal olan bir güdülenme türü. |
346 | birincil kendini benzetme | Çocuğun babasına benzemek için gösterdiği ve üst benliğin özü olan çaba. |
347 | birincil küme | Ortak ülküleri, birbirine karşı sevgi bağları olan, ortak bir sonuca doğru çabalayan bir küme. |
348 | birincil özsevi | (Freudçulara göre) Yeni doğan bebeğin sevgecinin kendi bedenine yöneldiği bir dönem. |
349 | birincil yaralanma | (Ruhsal çözümleme) Yaşamın ilk yıllarında geçirilmiş olan ve sürekli ruhsal dengesizliklere yol açan önemli ve güçlü bir sarsıntı. |
350 | birincil yetenekler | Anlak ya da genel yeteneği oluşturduğu düşünülen temel yetenekler. |
351 | birleştirici tutum | Alanı bir bütünlük ve birlik olarak algılama çabası. (Rorschach da bütünlük tepkileriyle, biçim ruhbiliminde "yapısal kapsamlılık" bu tutumla ilgilidir.) |
352 | birleştirim | Parçaları birleşik bir bütün durumuna getirme süreci. |
353 | bitişiklik | Nesneler, davranışlar ya da deneyimlerin yer, zaman ya da her ikisi yönünden birbirine yakın oluşu. |
354 | bitişiklik çağrışımı | İki ya da daha çok uyaran, düşünü ya da kavram arasında yer, zaman birliğinin etkisiyle kurulan ve birbirini çağrıştırmaya yol açan anlıksal ilişki. |
355 | bitişiklik ilişkisi | (Piaget) Çocuklardaki düşünce gelişiminde, nesnelerin uzayda yan yana oluşlarının neden sonuç gibi içsel bağlantıların varlığı anlamına geldiğine inanma eğilimi. |
356 | bitişiklik ketlemesi | İlişkili bir bütün halinde öğrenilen parçaların bütünden kopuk, bağımsızken anımsanmasında karşılaşılan güçlük. |
357 | bitkinlik | Dürtü, içgüdü ya da bir tepki dizgesinin belirli örgensel erkesi olduğu varsayımı ile her tepki ya da etkinliğin sonunda, bu erkenin bir bölümünün harcandığı ve yeniden kazanılmasına zaman bırakılmazsa söz konusu olan dürtü, içgüdü, tepki dizgesinin gücün |
358 | bitkinlik sabuklaması | Uzun süren güçlü beden etkinlikleri, zehirlenmeler, yüksek ateş gibi durumlar sonucu baş gösteren sabuklama. |
359 | bizdenlik | Bir kümeyi oluşturan üyelerin, aynı düşünce, duygu ve amaçlara bağlı olma durumu. |
360 | bizim küme | Bireyin güçlü olarak bağlı bulunduğuna inandığı herhangi bir küme. |