751 | eşcinsellik | Aynı cinsin bireyleri arasında kurulan cinsel nitelikteki duygusal ya da bedensel bağlılık. |
752 | eşik uyaranı | Duyu örgenlerinden herhangi birisinde bir algı ya da tepkiye ancak yetebilecek güçteki uyaran. |
753 | eşit duyum ayrımlığı yöntemi | Birbirinden oldukça farklı iki ayrı duyumun orta noktasının bulunmasında izlenen bir yöntem. (Bu durumda duyumun orta noktasının ve solunda kalan duyum parçalarının birbirine eşit olduğu varsayılır.) |
754 | etki aşaması | Belirli bir dizi içindeki uyaran-tepki davranışının ödüllenmesi ya da cezalandırılmasının, ondan önceki ya da onu izleyen uyaran-tepkiler üzerinde köreltici ya da pekiştirici etkiler yapması. |
755 | etki yasası | (Thorindike) Uyaranla tepki arasındaki ilişkinin, tepkinin başarılı olduğu ya da ödüllendirildiği zaman güçlenmesi, başarısız kaldığı ya da cezalandırıldığı zaman zayıflaması ilkesi. |
756 | etki yaygınlığı | Bir tepkinin sonuçlarının doyurucu oluşu ya da olmayışı ile ilgili etkilerin, durumun kapsamı içine giren ya da ona bitişik durumda bulunan şeyler üzerine de yayılacağını savunan bir varsayım |
757 | etkileme sabuklaması | Gerçeklere aykırı olarak kişinin başkalarının kendi üzerinde uygunsuz etkiler yapmakta olduğu yolundaki inancı. |
758 | etkileyici | Yönetici ya da örgeni diye benimsenen bir salgı bezi ya da kas topluluğu. |
759 | etkili alışkanlık gücü | (Hull) Belirli bir pekiştirme süreci ile bir ya da daha çok pekiştirme süreçlerinin değişimli toplamı yoluyla kurulan bütün alışkanlık geliştirme alanına değgin alışkanlık gücü. |
760 | etkili tepki gizilgücü | Ketleyici davranışlar çıkarıldıktan sonra kalan tepki gizilgücü. |
761 | etkin dil | Kişinin konuşma ya da yazı dilinde yeterli olarak kullanabildiği sınır. bk. edilgin dil. |
762 | etkin içedönüklük | (jung) Dış gerçeklerden kendi isteği ile kaçınarak içe kapanma. |
763 | etkin küme sağaltımı | Topluma uyumu kolaylaştırmak ve sağaltıma yardımcı olmak için dikkatle düzenlenmiş toplu etkinliklere girilmesini sağlamak. |
764 | etkin sağaltım | Sağaltım anında sağaltımcının sorular sorarak, öğütleyerek, hastanın davranışlarını etkileyip yönetmeğe çalışarak sağaltım yapması. |
765 | etkinlik gereksinmesi | Dış uyaranların da bulunmadığı durumlarda canlının bedensel etkinliklere girişme gereksinmesini duyması. |
766 | etkinlik ilkesi | Öğrenmenin ancak öğrenci etkin duruma geçirildiğinde gerçekleşebildiği görüşü. |
767 | etkinlik kuramı | Coşkuların kaynağını, organizmanın türlü bölümlerinin birbiriyle güçlü etkileşiminin sonucuna bağlayan görüş. (Etkileşim zayıfladıkça durulma ve uyku durumuna gidilir.) |
768 | etmen | Belirli bir sonucu ortaya çıkarmak için ötekileriyle birlikte ya da yalnız başına etkili olan güçler ya da koşullardan birisi. |
769 | etmen kuramı | Anlıksal örgülü, sayıca sınırlı, nitelik açısından herkeste eşit, yalnız nicelikte bireyden bireye farklılık gösteren etmenlerle açıklama. |
770 | ev-ağaç-kişi ölçeri | Denekten serbestçe bir ev, ağaç ya da insan resmi çizmesi istenilen yansıtıcı bir yöntem. (Bu resimler yorumlanarak deneğin kişisel olgunluk durumu ve uyumu üzerinde kimi yargılara varılır.) |
771 | evirtik | bk. eşcinsel. |
772 | evirtik Oedipus | Kişinin kendi cinsinden olan ana ya da babasına karşı cinsel ilgisini yönelttiği Oedipus karmaşası. |
773 | evre sırası kuramı | (Hebb) Davranışların ya da bilinçteki süreçlerin sinirsel karşıtlarını, beyinde birbirine bağlanan hücre topluluklarını, ilişki ve evre sırasıyle yorumlayan bir kuram. |
774 | evseme | Kişinin henüz uyma becerilerini kullanamadığı yabancı çevrelerde, kendine güvenlik sağladığını bildiği ev ve yurdunun özlemini duyması. |
775 | eylem | 1. İlişkili ve karmaşık bir davranış dizisi. 2. Belli bir erekle belli bir yöntem kullanarak yapılan iş. |
776 | eylem dizgesi | Belirli davranışsal bir sonuca erişilebilmede gerekli olan devimsel alıcılar, sinirler, kaslar ve beyin yapısı gibi örgensel ya da kişisel yapının tüm düzeni. |
777 | eylem gizilgücü | Eylem akımının elektrik gizilgücü olarak ölçüsü. |
778 | ezberleme | Herhangi bir öğrenme konusunu ya da algısal gereçleri daha sonra anımsanacak durumda yineleyerek belleğe yerleştirme. |
779 | fırsatçılık | Güç durumlarda, uzak ve üstün amaçları bir yana bırakarak yalnızca içinde bulunulan koşullara göre davranma niteliği. |
780 | fırtına yılgısı | Gök gürültüsü ve şimşeğe karşı duyulan hastalık derecesindeki korku. |