Tiyatro - XML


IDTerimAçıklama
871öncü(T.K.O.):Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad.
872öncü oyunGeleneksel tiyatrodan ayrılan, kuruluş ve anlatım yönünden yenilikler getirmek isteyen oyun.
873öncü tiyatroHerhangi bir akımda ya da dönemde birtakım yenilikler getiren tiyatro. Öncü oyunlar sunan, onları yaygınlaştırmağa çalışan tiyatro.
874öndeyişOyundan önceki bölüm. Antik tiyatro döneminde Euripides'in, tra- gedya'ya Plautus'un da komedyaya getirdikleri söz. Oyuna konu olan olaydan önce geçenleri özetler. Modern tiyatroda oyunun anlamı üzerinde bilgi verir.
875önoyunBir oyunun bütününe bağlı, ama oyunu aydınlatıcı nitelikte, sözsüz ya da sözlü olarak oynanan ön bölüm.
876önörgü1. Konunun ana çizgisi. 2. Tulûata dayanan tiyatroda senaryo.
877önperdeSahneyi seyircilerden ayıran büyük tiyatro perdesi.
878önsahneSahne çevresinin dışına ya da perde önüne çıkan sahnenin ön bölümü.
879önsahne lambalarıSeyirci salonundan sahneye yönelen ışıklama düzeni.
880önyüzSahnenin seyirciye açılan yanı, cephe.
881örgü1. Oyun dokusu, işlenişi, çatısı. 2. Konunun ana çizgisi. 3. Tulûata dayanan tiyatroda senaryo.
882örtmecilikKişilerin bir duyguyu olduğu gibi değil de, dolambaçlı, üstü örtülü olarak belirtme durumu.
883örtülü sesTını yönünden bir sesin duru olması.
884öterli sesTını yönünden bir sesin zengin olması.
885öykücü(Lat. Praecurrer - Anlatan) Ortaçağda oyun sırasında konuyu az da olsa anlatan, başta, sonda ya da ortadaki özetlemeler, yorumlarla oyunun ayrı bölümlerini birbirine bağlayan oyuncuya verilen ad. Modern tiyatroda bu öykücüler çok kullanılır. Örn. Thorten Wilder: Our Town (-Bizim Şehir).
886öykülemeOyundaki kişilerden birinin oyunun konusunu anlatmasından başta, sonda, kimi kez de, ortada, oynanmakta olan bölümleri özetlemeğe ve yorumlamağa başlamasından ortaya çıkan anlatım çeşidi.
887özdeşleme1. Oyuncunun canlandırdığı oyun kişisiyle kendini bir duyması. 2. Seyircinin sahnedeki oyunculardan biriyle, çoğu zaman kahramanla bir tutup onun başına gelenleri gerçekten yaşıyormuş duygusuna kapılması yanılsamaya (illüzyona) dayanan tiyatronun baş ereğidir.
888özdeyişÖzlü söz.
889özel tiyatroResmî kişiliği olmayan, özel sermaye ile kurulmuş tiyatro topluluğu.
890özenciHevesli, amatör (bk. amatör.)
891özenci oyuncuMeslekten olmayan, çoğu kez para karşılığında olmadan, sırf hevesinden ötürü oynayan kimse. Kişisel beğenisi için oynayan. Acemi, toy kişi. (bk. amatör oyuncu)
892özenci tiyatroPara karşılığında olmaksızın oynanan tiyatro meslekten oyuncu olmayan, istekli, hevesli kişilerin kurduğu tiyatro topluluğu.
893p.s.İngilizcede "Prompt side" teriminin kısaltılmışıdır. Sahnenin fıslaycısı (suflör) yanını gösterir. Seyirciye göre sahnenin solu.
894pabuç sektirmek(Ort. O.): Kavuklu'nun zor olan bir gösterisi pabucu düşürmeden sektirmek.
895palanga(Ort. O.): Oyun alanı. (bk. orta.)
896palavracı askerLat. Miles Gloriosus (Plautus): Latin komedyasının durmadan böbürlenen, yüksekten atan, farfara, o oranda da korkak bir asker tipi. Hemen herkesten dayak yer. Latin komedyasından sonra çeşitli komedya türlerinde bambaşka adlarla sık sık karşımıza çıkar: Commedia dell'Arte türünün Kukuruku, Kapitano, gibi tipleri (bk. kukuruku, kapitano, kikirrus.)
897palyata komedyasıYunan Mantosu anlamındaki "Pallium" sözcüğünden gelen bu terim, Roma tiyatrosunda Yunan giysi, töre ve konularından etkin bir akımın, adıdır, olaylar hep Yunanistan'da geçer. (Örn. Plautus komedyaları) (bk. fabula.)
898panayır tiyatrosuPanayırlarda, oraya gelenleri eğlendirmek üzere kurulan, kaba çizgili, bazen açık saçık güldürüler oynayan topluluk.
899panç ile cudiİngilizlerin geleneksel kukla oyunu. Panç (Pulçinella'nın etkisi) çirkin bir kamburdur, kocaman bir burnu ve göbeği vardır. Cudi de onun karısıdır. Günlük konuları ele alıp yeren, taşlayan bir halk kuklasıdır.
900pandomimaTanzimat ve Meşrutiyet dönemi tiyatrolarında oyunlar arasında oynanan sözsüz oyun.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir