1261 | tül | Çoğu kez düşçül oyunlarda, sahnedeki görüntüye uçuculuk, gerçek dışı, düşsel ya da anısal bir hava vermek ereğiyle kullanılan tül perde. |
1262 | tümceleme | Bir oyuncunun sözlerini iyi duyurup, noktalama işaretlerini ve durak yerlerini yerli yerince belirtmesi. |
1263 | tümcül tiyatro | Tiyatroyu, bütün sanat kollarının kaynaştırılmasıyla ortaya çıkartmayı öngören tiyatro anlayışı, bk. bireşim. |
1264 | tümcülük | XX. yüzyıl başlarında çıkan öncü sanat hareketlerinden biri konu olarak aldığı düşünceyi, duyguyu hiç eksiksiz ortaya koyma çabasını güder. |
1265 | tütü | Balet sanatçılarının ayak hareketlerini daha iyi göstermek için giydikleri dizkapaklarının üstünde kısa etek. |
1266 | uçlanmak | (Kar.): Karagöz, Matiz ve Külhanbeyi tiplerince "vermek" anlamında kullanılan argo. |
1267 | ufak rol | Kısa, ama dikkati çeken bir rol. |
1268 | ufuk ışıklaması | Sahne gerisine verilen her çeşit aydınlık, ışık. |
1269 | uğursuz kadın | Cselinçekiciliği olan, ama hayranlarını mahveden kadın tipi. |
1270 | ulak | Antik tiyatroda yer birliğini bozmamak için, sahne dışında geçen ve baş olgunun akış yönünden önemli (savaş sonucu, ölüm v.b.) olayları oyunun sonuna yakın bir yerde gelip anlatan kişi. Haberci. |
1271 | us-dışı tiyatro | bk. absürt tiyatro. |
1272 | usta | (Karagöz): Oyun oynatan sanatçı. |
1273 | usta ezgici | XV. ve XVI. yüzyıllarda, Alman kentlerinde, özellikle Nürnberg'de toplanmış olan zanaat ustaları olan ezgiciler (Hans Sachs). Bunlar o zamanın tiyatro gösterilerinde yer alırlardı. R. Wagner'in "Die Meistersinger von Nurnberg" (Nünberg'li Usta Ezgiciler). |
1274 | usta oyuncu | (T.K.O.): Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad. |
1275 | uyarı aracı | Yangın gibi tehlike anında tiyatro yapısı içinde bulunan kişileri uyaran araç. |
1276 | uyarlama | bk. adaptasyon. |
1277 | uyarlama hakkı | Herhangi bir yapıtın sahneye uyarlama izni ya da bunu yapabilmek için izinle alınan hak. |
1278 | uyarlamak | Yabancı bir tiyatro yapıtını yerli dile çevirirken, kişileri, olayları, töreleri yöreselleştirmek. Yabancı yapıtı yöresel havaya uygun biçimde yerleştirme. |
1279 | uyarlanabilirlik | Tiyatro için hazırlanmış bir metnin ya da bir özetin tiyatro özelliklerini taşıma derecesi. |
1280 | uyarlayıcı | Uyarlama işiyle uğraşan kimse, yazar. |
1281 | uygulamak | Bir yapıtı, bir taslağı sahneye uygulamak, yerleştirmek. |
1282 | uzaktan denetleme kutusu | Bir uzmanın sahne dışından ya da kulisten yönettiği ışık ve ses denetleme kutusu. |
1283 | uzaktan renk değiştirme | Uzaktan, renk değiştirmede kullanılan otomatik düzen. |
1284 | ücret | Yapılan iş karşılığında tiyatro oyuncusuna ya da yardımcı uzmanlara verilen para. |
1285 | üç birlik kuralı | Klasik oyunların özelliği olan Yer-Zaman-Olay birliğini getiren kuram. |
1286 | üç vuruş | Sopayı üç kere yere vurarak oyunun başladığını seyircilere bildirme. Moliére zamanından bu yana Fransız tiyatrolarında gelenek olmuştur. |
1287 | üçleme | bk. trilogya. |
1288 | üçüncü oyuncu | bk. trilogonist. |
1289 | üniversite tiyatrosu | Yüksek öğrenim gençliğinin amatör tiyatrosudur. Bu tür tiyatrolarda, daha çok büyük sahnelerde oynanmayan, klasik yapıtlara ya da öncü denemelere yer verilir. |
1290 | üst balkon | bk. galeri. |